Elli bin dolar borç vermek beş yüz dolar borç vermekten daha riskli. | TED | فمن الخطر إعطاء قرض ب50 ألف دولار عوضاً عن اعطاء قرض ب 500 دولار |
Cunku olay birilerini kandirmak degil, kisiye kendi inanislarinin sinirlarini vermek: nereye kadar kandirilmak istiyorsunuz. | TED | لأنها ليست حول خداع حول شخص ما ، انها فعلا اعطاء شخص ما مقياسا لاعتقادهم الخاصة : كم من الاستغفال تريد. |
Şimdi, bak Rick, yakın arkadaşımın almayı düşündüğü bu arabaya tam onay vermek üzereyim. | Open Subtitles | أنصت يا ريك، أنا قريب من اعطاء هذه السيارة والتي يفكر في شرائها صديقي الشهير، تصديقي التام. |
- Bunu lçişleri'ne ver de ben yokken çiçeklerimi sulasınlar. | Open Subtitles | اعطي هذا لشئون الداخلية . طالما أنهم ذاهبون لتكونو في شقتي، يمكنهم اعطاء مياه الى النباتات سخيفة. |
Bu adamlara yiyecek vermeyi kesmeliyiz. Onlar açlıktan zafiyet geçiriyorlar. | Open Subtitles | يجب ان نتوقف عن اعطاء الطعام لهؤلاء الناس انهم يتضورون جوعا |
Yıllarca çırpınışlarını izledim. Kahve karşılığı gitar dersi verdi. | Open Subtitles | راقبت كفاحها لسنوات ، في اعطاء دروس في القيثارة للصالون |
Küçük kızlara şeker vermeye çalışan ahlaksız yaşlı adamlar gibi. | Open Subtitles | مثل رجل عجوز قذر يحاول اعطاء طفله صغيره بعض الحلوى |
Aynı davada erkek arkadaşına ölümcül dozda eroin vermekten suçlanmış. | Open Subtitles | نفس القضية. كانت متهمة ايضا بتهمة اعطاء مصل سام لحبيبها |
Sence papa Pauline'e kürtaj izni verebilir mi? | Open Subtitles | هل تظن ان البابا يمكنه اعطاء بولين الاذن بالاجهاض |
Etkisini göstermesi için biraz zaman vermelisin. | Open Subtitles | أم، كنت مجرد اعطاء فلدي ذلك بعض الوقت لركلة في، تعرف يا؟ |
Naruto'ya biraz Ohagi vermek istiyordum. | Open Subtitles | كنت اريد اعطاء ناروتو بعض الحلويات كنت اريد اعطاء ناروتو بعض الحلويات |
Bence istemeyen birine yedi bin dolar vermek çok aptalca. | Open Subtitles | حسنا ، أنا أعتقد أنه من السخيف اعطاء شخص ما 7000 آلاف دولار وهو لا يريده |
- Ya da birine telefon numaranı vermek kadar. - Gary Chris'e yardım etmek istiyor. | Open Subtitles | أو اعطاء شخص ما الهاتف النقال قاري يريد مساعدة برات |
Bebeğe birden fazla vermek, böbrek üstü bezini baskılar. | Open Subtitles | اعطاء الجنين أكثر من جرعة سيقمع وظيفة الغدة الكظرية |
Onun düşüncesi doğru insanlara, özel güçler vermek. | Open Subtitles | , فكرته , اعطاء الناس قدرات الناس الذين يستحقون |
Yapılacaklar listesi: Anneme kız kıza tam destek ver,... | Open Subtitles | قائمه بالشياء التى سوف أقوم بها اعطاء دعم كامل لأمى.سيده لسيده |
Dinle, Reed'e karşı bir dava oluşturması için ona bir şans ver, olur mu? | Open Subtitles | نظرة، مجرد اعطاء لها فرصة للحصول على لإقامة الدعوى ضده، حسنا؟ |
Jovius, sırf dişlerini gösterip havladıkları için barbarlara toprak vermeyi kabul edemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تقرّر اعطاء الأرض للبربر فقط لأنهم يخيفونك لذلك. |
Hâkim de fazla düşünmeye gerek duymadan anneliğe uygun olmadığımı hükmetti ve küçük oğlumun velayetini Brad'e verdi. | Open Subtitles | وبدون اعطاء فكرة ثانية حكم القاضي بأنني ام غير صالحة ومنح براد الحضانة الكاملة لولدي الصغير |
İIginçtir, senin işini, sahiden yapacak birine vermeye karar verdim. | Open Subtitles | من المثير للاهتمام . لقد قررت اعطاء وظيفتك لشخص ما يقوم بها فعلاً |
Peki ona benden şu mesajı verebilir misiniz? | Open Subtitles | حسنا هل يمكنك اعطاء هذه الرسالة له من اجلي؟ |
Walter, elemanlara bahşiş vermelisin. | Open Subtitles | أوه ، والتر علي اعطاء هؤلاء الرجال بقشيشاً |
Hepimiz makul insanlarız. Teminat vermemize gerek yok. | Open Subtitles | جميعنا هنا رجال منطقيون ليس علينا اعطاء ضمانات كما لو كنا محامين |