"افتراض" - Translation from Arabic to Turkish

    • farz
        
    • varsayım
        
    • varsayarsak
        
    • tahmin
        
    • varsayıyorum
        
    • varsayarak
        
    • tabii
        
    • kabul
        
    • diyelim
        
    • düşünerek
        
    • varsayıyoruz
        
    • düşünmek
        
    • varsayalım
        
    • farzedersek
        
    • varsaymalıyız
        
    Şimdilik personel dosyalarını yenilemediklerini farz edersek,... bizi içeri ben sokabilirim. Open Subtitles على افتراض أنهم لم يحدثوا ملفات موظفيهم, فسيكون بإمكاني تمريرنا للداخل
    Önceki deneyimime bakarsak pek de mantıksız bir varsayım sayılmaz. Open Subtitles بالرجوع لخبرتي السابقة من الصعب ان يكون افتراض غير مقبول
    Tamir edebileceğimizi varsayarsak, Dünya'ya geri uçmak ne kadar sürecek? Open Subtitles على افتراض أننا أصلحناها كم يلزمنا من الوقت للعودة للأرض؟
    Ki bu anlaşılabilir bir tahmin, ışıl ışıl barizlik dışında. Open Subtitles . وهو افتراض يمكن فهمه . فيما عدا الأمر الواضح
    Bu geceden sonra tekrar oynamak isteyeceğimi varsayıyorum Open Subtitles على افتراض أن أريد أُمثٍّل مرة أخرى بعد هذه الليلة
    Eğer onu tanısaydım bende onlarla top oynamaya gidebilirdim. Tabi berbat oynadıklarını varsayarak. Open Subtitles اذا كنت صديقه كنت ساذهب لالعب معه مع افتراض انهم ضعفاء فى اللعب مثلى
    - El sallarsın. Bunu söylerken dalın üzerinde oturmadığını farz ediyoruz. Open Subtitles أنت الموجه هذا على افتراض أنه ليس مجرد الجلوس على الفرع
    Osmanlı İmparatorluğu'nun sonunda yıkıldığını farz edersek Rusya kendilerine en yakın kısım olarak Çanakkale Boğazı'nı alacak ve İtalyanlar da adaları alacaklar. Open Subtitles على افتراض ان الامبراطورية العثمانية انتهت بالكامل روسيا سوف تحصل على الدرنديل وهى الاقرب لها جغرافيا والايطاليون سيحصلوا على جزر البر الرئيسى
    Evet, Promisin alıp yaşayacağını farz edersek. Open Subtitles نعم على افتراض انك ستاخذ البرومايسن وستنجو
    Bu varsayım modernliğin rekabet, piyasa ve teknolojinin ürünü olduğuna dayanıyor. TED إن افتراض ان الحداثة يتم تشكليها فحسب من خلال المنافسة والاسواق والتكنولوجيا هو افتراض خاطىء
    İnsanları oyun oynayarak daha çok zaman geçirmeye cesaretlendirmeyi alışkanlık haline getirdiğim düşünülürse bu kesinlikle mantıklı bir varsayım olur. TED الآن هذا افتراض معقول تماما، بالنظر إلى أنه من عادتي تشجيع الناس لقضاء وقت أطول في اللعب.
    CA: Yani bu Goldilocks gezegenleri arama takıntısı, su ve diğer şeyler için tam doğru konum yani, oldukça dar bir varsayım o hâlde. TED ك.أ: هذا الهوس بالبحث عن كواكب ذات درجة حرارة معتدلة يكون موقعها مناسباً مع توافر الماء وكل شيء آخر، هذا افتراض ضئيل الاحتمال ربما.
    Parlak bir geleceğin var derdim tabi bir geleceğin olduğunu varsayarsak. Open Subtitles كنت سأقول أن أمامك مستقبل مشرق على افتراض أن لديك مستقبل
    Basit bir şey olduğunu varsayarsak panelinde en az 30 saniyeye ihtiyacım var. Open Subtitles وسوف احتاج إلى 30 ثانية على الأقل في اللوحة على افتراض أنه واضح وصريح
    Her zaman gittiği yerlerden birinde olduğunu varsayarsak bir saate dönerim. Open Subtitles يجب أن أعود في غضون ساعة، على افتراض أنه في واحدة من جلسات هنغوتس المعتادة له.
    Ama tahmin ederim gerçekleri geçip dedikoduları sunacak. Open Subtitles ولكن على افتراض انه سيتجنب الحقائق ويتهم بالشائعات
    tabii bunu derken, yaşlandıkça sağlık durumunun kötüye gitmeyeceğini varsayıyorum. Open Subtitles على افتراض أن صحتي لن تتدهور بينما أتقدم بالسن
    Lady Alexander'ın Bay Ed'le bir bağı olmadığını varsayarak başladığımız yerdeyiz. Open Subtitles على افتراض ان ليدي الكساندر لا تتعلق بالسيد اد يبدو بأننا في نهاية مسدودة
    Eğer tabii duvarlar yürüyüp yer değiştirmedilerse. Open Subtitles على افتراض أن الحيطان ليس لها سيقان مورقة وتحركت في هذه الأثناء
    Emin değilim ve henüz kimseye söylemediğini kabul ediyorum hiçbir şey söyleme. Open Subtitles أنا لست متأكده و على افتراض أنكِ لم تثرثري لأي شخص بعد
    diyelim ki Cochise'i buldun seni dinler miydi, sana inanır mıydı? Open Subtitles على افتراض انك وجدت كوتشيس... هل سوف يستمع إليك او سيصدقك؟
    Dongguan'da satılan her şey gibi bu cüzdanın da taklit bir ürün olduğunu düşünerek ona teşekkür ettim. TED شكرتها، على افتراض أنها تقليد، مثل كل شيء آخر تقريبا للبيع في دونغقوان.
    - Hâlâ hayatta olduğunu varsayıyoruz. Open Subtitles على افتراض أنّها ما تزال على قيد الحياة.
    İnsanlar hakkında sürekli olumsuz düşünmek zor olmalı. Open Subtitles لا بد أنه أمر بائس افتراض الأسوأ دائماً بالناس
    varsayalım bu adamları üzerlerinde çok parayla Open Subtitles و على افتراض انه وجد جثث الرجال خارج ال باسو
    Saatte 600 mil hızle gittiğini farzedersek, bu 30 mil dairesi içinde bulunuyor demektir. Open Subtitles على افتراض أن الصاروخ يسافر بسرعة 600 ميل في الساعة فلابد أنه على بعد 30 ميل.
    Her şeyi verdiğini varsaymalıyız. Kimse güvende değil. Open Subtitles علينا افتراض كل شيء، لا أحد آمن.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more