12 yıl boyunca büyük babamın durumu gittikçe kötüleşti ve onun özellikle başı boş gezinmeleri ailemi büyük bir strese sürükledi. | TED | خلال ال 12 سنة الماضية، تحولت حالته من أسوء لأسوء، وخاصة هيامه على وجهه تسبب في كثير من الإجهاد لأسرتي. |
Şunu öğrendim ki duygusal stres çoğu zaman hayatla ölüm arasındaki fark. | TED | وقد تعلمت أن الإجهاد العاطفي هو مسألة تتعلق أكثر بالحياة منه بالموت. |
Ben küçükken sorun oluyordu ve okul hemşiresi stresle alakalı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | كانت مشكله عندما كنت صغيرا، و ممرضة المدرسة قالت انه بسبب الإجهاد. |
Odaya oksijen veriyor, düşünmemi sağlıyor stresi azaltıyor. İhtiyaçları da basit. | Open Subtitles | يملىء الغرفة بالأكسجين, يساعد على التفكير يخفف من الإجهاد, آحتيجات بسيطة |
stresten kurtulup, günüme devam ediyorum. | Open Subtitles | تخفيف بعض الإجهاد وبعد ذلك أنتقل لإكمال يومي |
Ve tabii ki stresin etkilerinden biri hafıza kaybıdır. Ben de az önce küçük bir hafıza kaybı yaşadım. | TED | وأحد أعراض الإجهاد بالطبع، هو فقدان الذاكرة، وهو نوعا ما، ما حصل لي لوهلة قبل قليل. |
Kendimi biraz stresli, biraz fazla çalışmış hissediyordum ama en iyisinden öğrendim işi. | Open Subtitles | كنت أشعر بالقليل من الإجهاد القليل من الإرهاق العملي لكنني تعلمت من الأفضل |
Nasıl korkunç bir insan birisinin kronik yorgunluk sendromuyla dalga geçer? | Open Subtitles | من يتصرف بتلك البشاعة ويحاول استغلال شخص مصاب بمتلازمة الإجهاد المزمن؟ |
Bitkileri hastalıklara ve strese karşı dayanıklı yapan genler üzerinde çalışıyorum. | TED | لقد درست المورثات التي تجعل النباتات مقاومة للمرض وقادرة على إحتمال الإجهاد. |
Genetik faktörler ve alkol strese sebep olur. | Open Subtitles | اغلق فمك العوامل الوراثية تساهم فى تفعالات الإجهاد من الكحول |
Ama aynı zamanda bedenin strese karşı tepkisine yüzünden de olabilir. | Open Subtitles | لكنها يمكن أن تكون رد فعل للجسم على الإجهاد |
Travma sonrası stres sendromu yüzünden delirdiğime inandırmaya çalıştı beni. | Open Subtitles | حاولت إقناعي أنني سأجن بسبب أعراض الإجهاد ما بعد الصدمة |
Kalbinin zayıflamasına neden olup dilateye yol açan stres olabilir. | Open Subtitles | يمكن أن يكون بسبب الإجهاد الشديد ضعف قلبه, مسبباً التوسع |
stres. Yorgun insanlar oldukça streslidir. | TED | الإجهاد. الأشخاص المتعبون يعانون من الإجهاد بشكل كبير. |
Sanırım her birimiz stresle farklı yollarla başa çıkıyoruz. | TED | وأعتقد أننا جميعا نتعامل مع الإجهاد بطرق مختلفة. |
Bazen benim için yüzmek stresle başa çıkmanın en iyi yoludur. Hiç bir şey aldın mı? | Open Subtitles | أحيانا تكون السباحة أفضل طريقة لي للتعامل مع الإجهاد |
İşinin çok stresli olduğunu biliyorum, o yüzden stresi azaltmak istiyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنك عملك يكون مجهداً جداً لذا أريد أن أساعد لأخفف الإجهاد |
stresi azaltmaya birebir. Şiddetle tavsiye ederim. | Open Subtitles | بالتأكيد ستساعد لتخفيف الإجهاد ، أوصي بها بشدة |
Oğlum bir çeşit travma sonrası stresten acı çekecek mi bastırılmış hisler, anılar, bu tür saçmalıklar gibi? | Open Subtitles | هل سيعاني ابني نوعاً من الإجهاد بعد الصدمة؟ كالمشاعر المكبوتة، والذكريات، كلّ ذلك الهراء؟ |
Ama bu adrenalin, sinirler ya da stresten olabilir. | Open Subtitles | لكنّه قد يكون بسبب الأدرينالين، التوتّر أو الإجهاد |
Doktorum stresin bağışıklık sistemine etkisinden bahsetti. | Open Subtitles | ذكر طبيبي بأن الإجهاد يؤثر على جهاز المناعة |
Ve bilirsiniz işte bu tür tüm rahatsız edici sesler bizi stresli bir duruma sokar. ve odaklanmamızı ve sukunetimizi engeller. | TED | ونعلم أن مثل تلك الأصوات تضعنا في حاله من الإجهاد وتمنعنا من الهدوء والتركيز. |
Dr. Carroll, Russell'ın iki hafta boyunca her türlü yorgunluk ve heyecandan uzak durması gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قال الدكتور كارول أن لا يجب على راسل ألا يفرط في الإجهاد .. .. لإسبوعين على الأقل تبعا لحالته |
Bende onun için bu şarkıyı yazdım ki, ona işindeki stres ve baskı ile boğuşurken biraz cesaret verebileyim. | TED | فقادني ذلك لكتابة هذه الأغنية لها فقط. فقط لمنحها بعض الشجاعة بينما تتعامل مع الإجهاد والضغط في العمل. |
Bedendeki gerginlik çok fazla olur. | Open Subtitles | الإجهاد على الجسمِ سَيَكُونُ عظيمَ جداً. |
Yüz kasları bize stresinin suçluluk ya da utanç duygularıyla bağlantısı olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | تنبئنا عضلات وجهه أنّ الإجهاد الذي لديه ليس بسبب مشاعر الذنب أو الخزي |
Hafıza problemlerinin en önemli nedenlerinden biri de kronik Stress. | TED | وأحد الأسباب الرئيسية الأخرى لمشاكل الذاكرة هو الإجهاد المزمن. |
Sizlere olabildiğince Stressiz bir ortam sağlayabilmek için bu şekilde tasarlandı. | Open Subtitles | صُمِّمَت على هذا النحو لتكون خالية من الإجهاد بقدر الإمكان لِتناسبكم. |