| Evet, adı Woodson İngiltere'den itibarını kaybetmiş olarak ayrılmış bir adam! | Open Subtitles | انه ودسون ودسون هو الإسم غادرَ إنجلترا تحت سحابة من العار |
| Her sayfada sadece aşağı yukarı 20 kişi mevcut, çünkü her bir kişinin adı, soyadı ve telefon numarası burada yazıyor. | TED | في الواقع لايوجد سوى 20 شخص في كل صفحة, لأن لدينا الإسم والعنوان, ورقم الهاتف لكل شخص. |
| "Nasıl olur da bir dedektif çıktığı kadının gerçek adını bilmez?" | Open Subtitles | أي نوع من المحققين لا يعرف الإسم الحقيقي للمرأه التي يواعدها؟ |
| O zamanlar ABD'de ismini ve cinsiyetini değiştirmeden önce ameliyat olmak gerekiyordu. | TED | حينها في الولايات المتحدة، يجب أن تخضع لجراحة قبل أن تقوم بتغيير الإسم والجنس المسجل. |
| Bu yetimhanede bu isimde kardeşler yoktu. | Open Subtitles | لم يكُن هناك أُختَـان بهذا الإسم في الملجأ |
| O ismi taşıyıp da tek kuruş katkıda bulunmayayım mı? | Open Subtitles | كيف تشعر بحمل ذلك الإسم وعدم إمتلاك قرش خلفه ؟ |
| Öyle uzun zamandır böyle hitap ettim ki, kimse başka bir isimle tanımıyor. | Open Subtitles | لقد كنت أناديها بهذا الإسم منذ فترة طويلة لا أحد يناديها بإسم آخر. |
| Derneğin üyeleri için uygun bir Adın olmadığını kibarca kabul etti. | TED | وقد وافق بطريقة مهذبة أن الإسم المناسب لأعضاء الجمعية لم يوجد بعد. |
| Bir adı ve yüzü olan dehşeti defetmek için ona başka bir yüz ve isim vermeli. | Open Subtitles | لتلقي بالرعب ذو الإسم و الوجه يجب أن تعطيه اسما آخر و وجها آخر |
| Tanıdığımın Harlem'de dükkanı vardı. adı da... | Open Subtitles | هذه الشخصيه لها متجر فى هارلم و له نفس الإسم |
| Çıkış yolunun üstünde. Kapıda adı var. Hemen şurada. | Open Subtitles | في طريقك إلى الخارج ، الإسم مكتوبعلىبابالمكتب. |
| Tam adı Roxanne Hardy. Son bilinen adresi, Cloverdale, California. | Open Subtitles | الإسم الكامل روكسانا هاردى آخر عنوان معروف كلوفيردال |
| Tek yaptığım şey bu kuruluşu ve Hank'in adını onurlandırmaktı. | Open Subtitles | كل ما فعلت هو جلب الفخر لهذة المنظمة لهذا الإسم |
| Arduino'nun ne olup ne olmadığını insanlara anlatabilmek için sadece adını koruyoruz. | TED | الإسم فقط هو محمي حتى نتأكد من أنه يمكننا أن نقول للناس ما هو الأردوينو وما ليس هو. |
| Johnny Favorite ismini hatırlıyor musunuz? | Open Subtitles | هل من قبيل الصدفه أنك تذكرت الإسم جونى فافوريت ؟ |
| ...muhtemelen sen unuttun birinin ismini değiştirmesi onun çehresini ve suçunu değiştirmez. | Open Subtitles | ربما نسيت بأن تغيير الإسم لا يغير وجه الشخص وجريمته |
| Yıllar önce bu isimde bir hastam vardı. | Open Subtitles | لقد عالجت مريضا بهذا الإسم منذ سنوات عديده |
| Bu ismi kullanacak tek kişi olduğum için sana istediğim gibi seslenebilirim. | Open Subtitles | انا الشخص الوحيد الذي سيستخدم هذا الإسم لذلك سأدعوك بأي اسم اشاء |
| Bir çok erkek otel kayıt defterini o isimle imzalar. | Open Subtitles | نعم، الكثير من النّاس يكتبون ذلك الإسم في قائمة النّزلاء |
| - Bu Adın telaffuz edildiğini uzun zamandır duymamıştım. | Open Subtitles | لم أسمع هذا الإسم يُنطق منذ زمن بعيد جداً |
| "Eğer bu benim cesedimse, küçük kuşları çağırın ve isme itirafım olsun. | Open Subtitles | إذا كانت هذه جثتي فلتحضر الطيور الصغيرة لقد إعترفت أني قلت الإسم |
| İdeal olarak ismin sembolik olmalı ve güçlerine veya estetiğine karşı gelmeli. | Open Subtitles | من الناحية المثالية، يجب أن يكون الإسم رمزياً ومرتبط بصفاتك أو قواكِ |
| Adım yanlış olabilir ama doğru adam benim. | Open Subtitles | كلا، لم يكن لديَّ الإسم الصحيح .ولكن أنا الرجل المنشود |
| Fransızcada eğer sıfat isimden önce yerine | Open Subtitles | في اللغة الفرنسية، إذا أتت الصفة بعد الإسم بدلا من قبله، |
| Yani, hepsinden önceki Adınız. | Open Subtitles | أقصِد، ما هو الإسم الذي سبق كُلّ الأسماء الأخرى؟ |
| Annen, Forrest adının bana yaptığımız bazı şeylerin mantıksız olabileceğini hatırlatmasını söyledi. | Open Subtitles | قالت أمي أنا هذا الإسم سيذكرني بأننا جميعاً قد نفعل نفس الشيء حتى لا أشعر بالذنب |
| Yazarı, William Chester D Phil Christchurch. İsminiz lütfen. | Open Subtitles | " بواسطة " ويليام شيستر دي فيل " من مدينة " كرايست تشيرش الإسم ، من فضلك |
| O komik isimli yerden gelen mektubu aldığında... | Open Subtitles | حين تسلمت الرسالة من هذا المكان ذو الإسم المضحك أى رسالة ؟ |