| silahı alıp, pişman olacağım bir şey yapmaktan alıkoydu beni. | Open Subtitles | منعني من رفع البندقية , وعمل شي يجعلني ااسف علية |
| silahı alıp, pişman olacağım bir şey yapmaktan alıkoydu beni. | Open Subtitles | منعني من رفع البندقية , وعمل شي يجعلني ااسف علية |
| Venedik'te intihar oranı gerçekten düşüktür çünkü eğer bir binadan atlarsan, kanal ya da benzeri şeylerin içine düşüp ıslanırsın. | Open Subtitles | نظرية ان معدل الانتحار في مدينة البندقية منخفض جدا لانه عندما اقفز من على بناية مؤخرتك سوف تصطدم بالماء والقرف |
| Sadece tavşanları vuran bir adam için bu silah çok fazla. | Open Subtitles | هذه البندقية كبيرة على رجل لا يطلق النار إلا على الأرانب |
| Daha önceki anlaşmazlığınız neydi bilmiyorum ama şimdi tüfeği de ekleyebilirsin. | Open Subtitles | لا أعلم أسباب خلافكما سابقا ولكن هناك سبب جديد : البندقية |
| Ve bundan sonra bizim insanlarımızın hiçbirine silahını doğrultmayacaksın. | Open Subtitles | وأنت،لاترفعأبداً، البندقية ضدّ أيّ مِنْ شعبنا ثانية. |
| Uzun namlulu, keskin nişancı silahı için kamyonetinin arkasına delik açmış. | Open Subtitles | لقد وضع فتحة في خلفية الشاحنة من أجل فوهة البندقية والمدى |
| Ya beni vur, ya da o lanet silahı indir. | Open Subtitles | أذاً إما تطلق النار علي أو تضع البندقية إلى الأسفل. |
| "Genler silahı doldurur, çevre ise tetiği çeker." | TED | ,و هذه المقولة تقول أن الوراثة تحشو البندقية .و البيئة تضغط على الزناد |
| daha iyi bir dünya yaratmak için niye silahı seçtiğimi anlatacağım. | TED | لماذا أخترت البندقية لكي أجعل من هذا العالم عالم أفضل |
| Kocan Venedik'in en şanslı adamı ama bunun farkında değil. | Open Subtitles | زوجك هو أكثر الرجال حظوظاً في البندقية لكنه لا يعرف |
| Sizi haberdar etmeliydim ancak, Venedik'e daha yeni geldim ve Papa Kilise'ye bağlılığıyla bilinen son elçi eşinizin ailesini görmem konusunda çok istekliydi. | Open Subtitles | كان يجب أن أن أعلمكم بقدومي بما أنني وصلت للتو إلى البندقية بينما زوجك السفير يلفت نظر الكنيسة نسى البابا من فرط شوقه |
| Venedik ziyafetleri boy ölçüşecek olsa neden arkadaşımız oradan ayrılsın? | Open Subtitles | إذا كانت ولائم البندقية قابلة للمقارنة لماذا غادر صديقنا دياره؟ |
| Ben hayır deyince, kafama silah dayayıp 10'dan geriye saymaya başladı. | Open Subtitles | عندما رفضت وضع البندقية إلى رأسي وبدأ يعد تنازليا من عشر |
| Önce annemi lekelediler. Ben de bir silah alıp buraya geldim. | Open Subtitles | في الأول ألحقوا بأمي العار فحملت البندقية و جئت إلا هنا |
| Sonrasında, tüfeğini silah deposuna teslim eder ve tüfekle işinin bittiğine inanır. | Open Subtitles | و بعد ذلك أعاد بندقيته للجيش و اعتقد أنه انتهى من البندقية |
| Ama FBl mümkün olup olmadığını görmek için tüfeği denedi. | Open Subtitles | ولكن مكتب التحقيقات الفدرالي أجرت تجارب على البندقية لاختبار صلاحيتها |
| Artık sağanak yağmurun tüfeği ağırlaştırdığı bir savaşta dövüşmek zorundayım. | Open Subtitles | اليوم, يجب أن أقيم حرباً حيث المُدافع لا يحمل البندقية |
| Yeni silahını denemek için iyi bir yer. | Open Subtitles | اي بقعة نختار لتجربة تلك البندقية الجديدة ؟ |
| Ve silahın nasıl yardımcı olabileceğini de anlatmak istiyorum. | TED | و أريد أن اخبركم كيف يمكن لهذه البندقية أن تساعد |
| Büyük bir Tüfek ortaklığı son gösterilerini evimizin önünde yaparken zaman değişim kokuyordu. | Open Subtitles | بدأ التغيير يلوح في الأفق بينما قدم تحالف البندقية عرضه الأخير امام منزلنا |
| Bu film 1962 yılında Venice Film Festivalinde iki ödül aldı. | Open Subtitles | هذا الفيلم حصل على جائزتين في مهرجان البندقية السينمائي عام 1962. |
| tüfeğin dipçiğini omzuna koy, sol gözünü kapa, arpacıktan bak. | Open Subtitles | ضع مؤخرة البندقية على كتفك أغلق عينك اليسري أنظر للأمام |
| Evet, kurbanın kulağını neredeyse koparan atış bulduğunuz tüfeğe uygun bir silahla yapılmış ama ölümcül vuruş 22 kalibreden gelmiş. | Open Subtitles | أجل والضحية كان يصاب في أذنه برصاصة عيار أكبر متوافق مع البندقية المكتشفة لكن الطلقة القاتلة جاءت من عيار 22 |
| Penceredeki tabancayı mı, Kennedy'nin uçan kafasını mı görüyorsun? | Open Subtitles | هل ترى البندقية عند النافذة، أو كيف تفجر رأس كينيدي؟ |
| Tony patlamayı durdurup onu bir silahtan dakikada 3000 mil hızla çıkan kurşun gibi uzaya yönlendireceğimize bahse girdi. | Open Subtitles | توني يراهن بأننا يمكننا أحتواء قوة الأنفجار وتوجيهه إلى الفضاء مثل الطلقة من البندقية بسرعة 3 الألف ميل بالدقيقة |
| Bir çocuğa tüfeğe el süremeyeceğini söyle. Büyüyünce keskin nişancı olsun. | Open Subtitles | قل لطفل أنه ليس بإمكانه إستعمال تلك البندقية و سيصبح قناص |