"البوّاب" - Translation from Arabic to Turkish

    • Kapıcı
        
    • Hizmetli
        
    • hademe
        
    • Kapı
        
    • Kapıcının
        
    • kapıcıyla
        
    • Hizmetlinin
        
    • Kapıdaki
        
    • kapıcısı
        
    • Kapıcım
        
    • görevlisi
        
    Kapıcı muhtemelen dışarıda taksi çağırıyordu ya da bir paket teslim alıyordu. Open Subtitles كان يمكن أن يكون البوّاب في الخارج يستوقف سيّارة أجرة، يستلم طلبيّة
    Fakir Kapıcı eşine ve çocuğuna bakmak için iki işte çalışmalı. Open Subtitles على البوّاب المسكين أن يعمل وظيفتين، لكي يطعم زوجته وطفله.
    Hizmetli beni kaçırmış olsa da beni kaldırdığında, ilişkimiz için hâlâ umut olduğunu hissetmeden edemedim. Open Subtitles رغم أن البوّاب خطفني إلا أنه حين ساعدني على النهوض، لم أستطع منع نفسي من التفكير في انه مازال هناك أمل في علاقتنا
    Bayrak görevi gördükten sonra Hizmetli'nin bu tecrübeden hiçbir şey öğrenmediğini anladım. Open Subtitles عندما تصرفت مثل العلم شعرت أن البوّاب لم يتعلم شيئاً من هذه التجربة
    Yurttaki hademe ile bile yatmıştım. Open Subtitles حتّى أننّي قمتُ بذلكَ مع البوّاب في غرفتي.
    Bu yüzden Kapı görevlisi diyorlar. Open Subtitles لهذا السبب يدعى البوّاب ذاك ليس إحتقاراً
    Kapıcının hayal dünyası epeyce iyi değil mi? Open Subtitles لا بد أن البوّاب يتمتع بمخيلة واسعة، أليس كذلك؟
    kapıcıyla konuşmadan yukarı çıktın. Open Subtitles حسناً، صعدت السلّم دون التكلّم مع البوّاب.
    Hizmetlinin ne dediğini bilmiyordum ama işlerin düzeldiğini hissediyordum. Open Subtitles لا أعرف ما قاله البوّاب لكنني أشعر بأن الأمور ستتحسن
    Kapıcı, üzerinde kırmızı yelek olduğunu söylemişti. Aradığımız kız o olabilir. Open Subtitles قال البوّاب أنّها ترتدي سترة حمراء تلك هي فتاتنا
    Kapıcı aradığında telefonu açan olmamış. Open Subtitles لا ردّ من الشقة عندما إتّصل البوّاب بالطابق العلوي
    Ki Kapıcı da bu noktayı doğrulayamamış. Open Subtitles الأمر الذي وفقاً لملف القضيّة، لم يكن البوّاب قادراً على إثباته. حسناً.
    Kapıcı bir limuzinin onu lobiye saat 22.00 de bıraktığını söyledi. Open Subtitles قال البوّاب أنّ سيّارة الليموزين أوصلتها عند ردهة الفندق ليلة البارحة عند العاشرة مساءً.
    Hizmetli'nin favori sakallarını çıkarmadan seni ciddiye alamam. Open Subtitles لا يمكنني أن أتعامل معك بجدية حتى تزيلي شعر وجه البوّاب الجانبي
    Çıktığımda, küt küt seslerinin Hizmetli'nin çekicinden mi yoksa Dr. Cox'un en sonunda köşeye sıkışmasının kafamdaki yansımasından mı geldiğini anlayamamıştım. Open Subtitles بينما رحلت, لم أستطع معرفة إذا ماكانت تلك الضّربات.. كانت طرقات البوّاب.. أو فحسب صوت رأسي عن د.
    Hizmetli'nin rastgele spekülasyon yapması mı, yoksa Dr. Kelso'nun kek sonrası yürüyüşüyle emekli olduğunu gözümüze sokması mı. Open Subtitles ؟ البوّاب يُسهب في الكلام عن أمور غير مفهومة.. أو د.
    Hey, hademe bluzundan içeri bakıyordu. Open Subtitles مهلاً، ذلك البوّاب يَنظر أسفل قميصِكَ
    - hademe beni bırakıp gitti. - Afedersiniz efendim. Open Subtitles البوّاب تَركَ أعذرْني، سيدي
    Ve burda Ben Kapı görevlisiyle konuşuyorum. Open Subtitles وهنا إعتقد أني كنت أتكلّم مع البوّاب
    Kapıcının dediğine göre, bir kaç saniyeliğine dışarı çıkmış... - ...geldiğinde ise elinde bir spor çantası varmış. Open Subtitles يقول البوّاب أنّه ذهب للداخل للحظة، ثمّ خرج وهو يحمل حقيبة قماشيّة.
    kapıcıyla koltuk hırsızlığı hakkında konuşuyorduk. Open Subtitles كنت أتكلّم للتو مع البوّاب بخصوص سرقة الأريكة.
    Benim yerime gelen Hizmetlinin yerine geldim. Open Subtitles في الحقيقة, أنا البوّاب السابق، استبدلت البوّاب الذي استبدلني!
    Taksici, kızların hangi binadan bindiklerini söyledi ve Kapıdaki adam kimliklerini teşhiş etti. Open Subtitles لكنّه أعطانا رقم المبنى الذي إلتقط الفتاتين منه، ولقد تعرّف عليهما البوّاب هُناك.
    Yolun karşısındaki hotel kapıcısı,arabasını teşhis etmiş. Open Subtitles البوّاب بفندق الإقامة تعرّف على السيّارة.
    Kapıcım benimle konuşmaya başladı. Open Subtitles بدأ البوّاب يخاطبني.
    Siz insanlar benim sadece kat görevlisi olduğumu düşünüyorsunuz. Open Subtitles أنت ناس يُفكّرونَ بي كلا شيء سوى البوّاب.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more