Kapıcı muhtemelen dışarıda taksi çağırıyordu ya da bir paket teslim alıyordu. | Open Subtitles | كان يمكن أن يكون البوّاب في الخارج يستوقف سيّارة أجرة، يستلم طلبيّة |
Fakir Kapıcı eşine ve çocuğuna bakmak için iki işte çalışmalı. | Open Subtitles | على البوّاب المسكين أن يعمل وظيفتين، لكي يطعم زوجته وطفله. |
Hizmetli beni kaçırmış olsa da beni kaldırdığında, ilişkimiz için hâlâ umut olduğunu hissetmeden edemedim. | Open Subtitles | رغم أن البوّاب خطفني إلا أنه حين ساعدني على النهوض، لم أستطع منع نفسي من التفكير في انه مازال هناك أمل في علاقتنا |
Bayrak görevi gördükten sonra Hizmetli'nin bu tecrübeden hiçbir şey öğrenmediğini anladım. | Open Subtitles | عندما تصرفت مثل العلم شعرت أن البوّاب لم يتعلم شيئاً من هذه التجربة |
Yurttaki hademe ile bile yatmıştım. | Open Subtitles | حتّى أننّي قمتُ بذلكَ مع البوّاب في غرفتي. |
Bu yüzden Kapı görevlisi diyorlar. | Open Subtitles | لهذا السبب يدعى البوّاب ذاك ليس إحتقاراً |
Kapıcının hayal dünyası epeyce iyi değil mi? | Open Subtitles | لا بد أن البوّاب يتمتع بمخيلة واسعة، أليس كذلك؟ |
kapıcıyla konuşmadan yukarı çıktın. | Open Subtitles | حسناً، صعدت السلّم دون التكلّم مع البوّاب. |
Hizmetlinin ne dediğini bilmiyordum ama işlerin düzeldiğini hissediyordum. | Open Subtitles | لا أعرف ما قاله البوّاب لكنني أشعر بأن الأمور ستتحسن |
Kapıcı, üzerinde kırmızı yelek olduğunu söylemişti. Aradığımız kız o olabilir. | Open Subtitles | قال البوّاب أنّها ترتدي سترة حمراء تلك هي فتاتنا |
Kapıcı aradığında telefonu açan olmamış. | Open Subtitles | لا ردّ من الشقة عندما إتّصل البوّاب بالطابق العلوي |
Ki Kapıcı da bu noktayı doğrulayamamış. | Open Subtitles | الأمر الذي وفقاً لملف القضيّة، لم يكن البوّاب قادراً على إثباته. حسناً. |
Kapıcı bir limuzinin onu lobiye saat 22.00 de bıraktığını söyledi. | Open Subtitles | قال البوّاب أنّ سيّارة الليموزين أوصلتها عند ردهة الفندق ليلة البارحة عند العاشرة مساءً. |
Hizmetli'nin favori sakallarını çıkarmadan seni ciddiye alamam. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أتعامل معك بجدية حتى تزيلي شعر وجه البوّاب الجانبي |
Çıktığımda, küt küt seslerinin Hizmetli'nin çekicinden mi yoksa Dr. Cox'un en sonunda köşeye sıkışmasının kafamdaki yansımasından mı geldiğini anlayamamıştım. | Open Subtitles | بينما رحلت, لم أستطع معرفة إذا ماكانت تلك الضّربات.. كانت طرقات البوّاب.. أو فحسب صوت رأسي عن د. |
Hizmetli'nin rastgele spekülasyon yapması mı, yoksa Dr. Kelso'nun kek sonrası yürüyüşüyle emekli olduğunu gözümüze sokması mı. | Open Subtitles | ؟ البوّاب يُسهب في الكلام عن أمور غير مفهومة.. أو د. |
Hey, hademe bluzundan içeri bakıyordu. | Open Subtitles | مهلاً، ذلك البوّاب يَنظر أسفل قميصِكَ |
- hademe beni bırakıp gitti. - Afedersiniz efendim. | Open Subtitles | البوّاب تَركَ أعذرْني، سيدي |
Ve burda Ben Kapı görevlisiyle konuşuyorum. | Open Subtitles | وهنا إعتقد أني كنت أتكلّم مع البوّاب |
Kapıcının dediğine göre, bir kaç saniyeliğine dışarı çıkmış... - ...geldiğinde ise elinde bir spor çantası varmış. | Open Subtitles | يقول البوّاب أنّه ذهب للداخل للحظة، ثمّ خرج وهو يحمل حقيبة قماشيّة. |
kapıcıyla koltuk hırsızlığı hakkında konuşuyorduk. | Open Subtitles | كنت أتكلّم للتو مع البوّاب بخصوص سرقة الأريكة. |
Benim yerime gelen Hizmetlinin yerine geldim. | Open Subtitles | في الحقيقة, أنا البوّاب السابق، استبدلت البوّاب الذي استبدلني! |
Taksici, kızların hangi binadan bindiklerini söyledi ve Kapıdaki adam kimliklerini teşhiş etti. | Open Subtitles | لكنّه أعطانا رقم المبنى الذي إلتقط الفتاتين منه، ولقد تعرّف عليهما البوّاب هُناك. |
Yolun karşısındaki hotel kapıcısı,arabasını teşhis etmiş. | Open Subtitles | البوّاب بفندق الإقامة تعرّف على السيّارة. |
Kapıcım benimle konuşmaya başladı. | Open Subtitles | بدأ البوّاب يخاطبني. |
Siz insanlar benim sadece kat görevlisi olduğumu düşünüyorsunuz. | Open Subtitles | أنت ناس يُفكّرونَ بي كلا شيء سوى البوّاب. |