Ben bebeğiniz ile telafi etmek için çalışıyordu bu yüzden sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا هو السبب لمحاولتي التعويض عن الأمر بهذا الطفل |
- Açıkçası ödleklik edip benden kaçtığın zamanı telafi etmeye çalışıyorsan başardın. | Open Subtitles | حسناً, إذا كنت تحاول التعويض عن مغادرتك مثل الجبان, إذن وفيت إشارتك |
Hiçbir söz, hiçbir ceza, hiçbir intikam bana yaptıklarını telafi edemez. | Open Subtitles | لا عقوبة، لا عقاب، لا انتقام أن يكون أقرب إلى التعويض عما قمت به |
Dinle, kaza poliçesinde çifte Tazminat diye bir madde vardır. | Open Subtitles | توجد فقرة فى كل بوليصة تأمين شئ اسمه التعويض المضاعف |
O her daim bir şeyleri telâfi etmeye çalışır. Doğru ile yanlışı didikleyen. | Open Subtitles | تحاول التعويض عن شيء ما دائماً، تصحيح خطأ خيالي. |
Akhilesh için vaad edilen tazminatı bunun için bağışlayama karar verdi. | Open Subtitles | التعويض التي حصلت عليه من حادث اكيليش قررت ان تتبرع به |
Günahlarından dolayı tövbe etti, ve şimdi yaptığı hataları düzeltmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لقد ندمت على خطاياها وتحاول التعويض عنها |
Eksikse, bir sonraki ödemede telafi edebilirsin. | Open Subtitles | لو ناقص يمكننا التعويض لاحقاً في الدفعة التالية |
Şimdi izin verin bu saçma olayın neden olduğu sıkıntıyı telafi edeyim. | Open Subtitles | اسمحوا لي التعويض عن المتاعب في هذا الأمر السخيف |
Bazen telafi etmeye çalışmak işleri daha da kötüleştirir. | Open Subtitles | أحياناً التعويض عن الأمور يزيد الطين بلة. |
O yüzden, lesbiyenler eksikliklerini telafi etmek için... bütün paralarını vibratör falan gibi seks aletlerine yatırıyorlar. | Open Subtitles | لذلك تشتري السحاقيات دائماً ويصرفن نقودهن على أجهزة جنسية ومفاتيح ربط جنسية ويحاولن التعويض |
Böylece onu telafi etmek zorunda kalmayacağım. | Open Subtitles | بهذه الطريقة لن استطيع التوقف عن محاولة التعويض له |
Bir şey bulduğunu söylersen telafi etmeyi düşünebilirim. | Open Subtitles | أخبريني أنكِ وجدتي شيئاً و سأفكر في التعويض عليكِ |
Eğer ahır yangınını telafi etmek istiyorsan, bize münasip bir devekuşu ağılı yapabilirsin. | Open Subtitles | اذا كنت تسعى الى التعويض عن حرق الحظيرة فحظيرة ملائمة للنعام قد تفيدنا بالتأكيد |
Tazminat konusunda şaka yapmıyorum. Çok ciddi bir şok yaşadın. | Open Subtitles | لست أمزح بخصوص طلب التعويض فقد أصبتِ بصدمة مما حدث |
Biliyorum ailen ile geçirmediğin zamanları geri alamazsın ama telâfi edebilirsin. | Open Subtitles | أعلم أن ليس بإمكانك استعادة الوقت الضائع مع عائلتك ولكن بإمكانك التعويض عنه |
Hayal gücünüzdeki sağlıksızlığın tazminatı konusunda eminim avukatlarımız anlaşacaklardır. | Open Subtitles | وأقترح أن نترك لمحامينا أن يقرر ما هو التعويض المناسب لكونه موضوعا من هرائك المبتذلة مساء الخير |
Evlat buradayım, çünkü yaptıklarımı düzeltmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول أنا هنا. أنا بني, فعلته ما عن التعويض |
George, barışma seksi hakkında bilgim var ama gerçekten özür dilerim. | Open Subtitles | جورج , أعرف كل شيء عن جنس التعويض و أنا آسفه جدا |
Hemen hemen 6 ay öncesine kadar kafa sallanan tanesi 10 dolarlık iade çeklerine. | Open Subtitles | الذي كان قبل 6 أشهر مطبوع بملصق أسفل شيك العشر دولارات التعويض |
En azından bir telafisi olur ama beni kandırıp buraya getiren de sensin. | Open Subtitles | على الأقل يمكن أن يكون في هذا بعض التعويض. لكنك خدعتني هناك أيضا. |
Maddi tazminatın altında yatan nedenleri mi soruyorsunuz? | Open Subtitles | هل تقصد الدافع بغض النظر عن التعويض المادي |
Ted kaçırdığı iki vuruş için kendini affettirmek istiyor. | Open Subtitles | أتدرون ، إنه يريد التعويض عن الضربتين الضائعتين |
Geçmiş günahlarımı affettirmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول التعويض عن تلك الذنوب التي اقترفتها |
Avantaj paketimizden hak kazanacaksınız ve ailelerinize kayıpları için ödeme yapacağız. | Open Subtitles | لكن سوف تضافون لقائمة التعويض وعائلاتكم سيتم تعويضها لخسارتها |
Endişelenme! Masrafını karşılar! | Open Subtitles | لا تقلق سأرسل لك التعويض بنفسى |