Fakat o ilk günlerde, bize yeterince birlik ve kaynağa sahip olmadığımız söylendiğinde, Afganistan'da büyük bir ilerleme kaydettik. | TED | ولكن اليوم .. في الوقت التي يخبرونا فيه عن نقص القوات العاملة في أفغانستان فنحن قد حققنا الكثير من التقدم في أفغانستان |
Bu ikisi tamamen ayrı teşebbüslerdir ancak bir taraftaki ilerleme diğer tarafa da akseder. | TED | تلكما مؤسستان منفصلتان تماما، و لكن التقدم في كل مجال ينعكس صداه على الآخر |
Ve şu sonuca vardım, yaşlanma için daha uygun olan metafor bir merdiven -- insan ruhunun göğe yükselişi, bize bilgelik, bütünlük ve gerçeklik getiriyor. | TED | واكتشفت ان افضل تعبير مجازي عن التقدم في العمر هو الخط التصاعدي انه خط تصاعد الروح البشرية التي ستوصلنا الى الحكمة و الكلية و الأصالة |
Bir kimyager yaşlanmamı önlemek için bir taş kullandı. | Open Subtitles | إستعمل كيميائي حجراً لمنع جسمي من التقدم في العمر. |
Eğer hayatta ilerlemek istiyorsan o zaman ışıklar ve girişlerden sonra durmayı öğrenmelisin. | Open Subtitles | ،إذا كنتَ ترغب في التقدم في الحياة .تعلّم الوقوف بعد إشارة ممنوع الدخول |
Günün ilerleyen saatlerinde bir şeyler öğrenebileceğimi umuyorum. Böyle tahrik olmaya devam edersem, doktora görünmek zorunda kalacağım. | Open Subtitles | آمل بعض التقدم في هذه السيدة اليوم , لو بقيت تصلباتي أكثر ربما أستشير طبيبي |
Ancak yaşlanma hakkında ne kadar bilgi sahibi olursak, yaşlanmanın kaçınılmaz bir düşüş olduğu fikri göze o kadar yanlış gelmeye başlıyor. | TED | لكن كلما عرفنا أكثر عن التقدم في السن، كلما كانت الصورة أوضح عن أن دورة الهبوط الكاسح غير دقيقة إطلاقا. |
yaşlanmaktan o kadar korkuyoruz ki, mani olmak için elimizden geleni yapıyoruz. | Open Subtitles | نخاف جدا من التقدم في العمر نفعل كل مافي وسعنا لكي نتجبنه |
Ayrıca yaşlanmak, sadece kaçınılmazı erteliyor, olayların göstermediğini zaman gösteriyordu. | TED | وإلى جانب ذلك، أجّلَ التقدم في السن الأمور التي لا مفر منها، يمكن للزمن رؤية ما لا تستطيع الظروف رؤيته. |
Navigasyon ve gemi üretiminde yaşanan ilerlemeler sayesinde Avrupalı maceracılar dünyanın geri kalanını keşfedip sömürebildi. | Open Subtitles | حيث مكّن التقدم في الملاحة و بناء السفن المغامرين الأوروبيين من استكشاف واستثمار بقية الكرة الارضية |
Evet. Bunda ne zaman bir ilerleme kaydetmenizi bekleyelim? | Open Subtitles | نعم، و متى نتوقع بعض التقدم في هذا الشأن؟ |
Bu kadar kısa süre içerisinde çok büyük ilerleme kaydettin. | Open Subtitles | لقد قمتِ بهذا التقدم في الفتره الزمنيه القصيره نعم |
Bu kadar kısa süre içerisinde çok büyük ilerleme kaydettin. | Open Subtitles | لقد قمتِ بهذا التقدم في الفتره الزمنيه القصيره |
Son yıllarda biraz ilerleme olmuş.. | Open Subtitles | حصل بعض التقدم في السنوات القليلة الماضية |
Sanatta ilerleme. Bilimde ilerleme. Teknolojide ilerleme. | Open Subtitles | التقدم في الفن التقدم في العلم التقدم في التقنية |
Geleneksel toplumlar içinde yaşlanma hakkında konuşacağım. | TED | سأتكلم عن التقدم في العمر في المجتمعات التقليدية. |
Bir kimyager yaşlanmamı önlemek için bir taş kullandı. | Open Subtitles | إستعمل كيميائي حجراً لمنع جسمي من التقدم في العمر. |
Bakın, bu departmanda ilerlemek üç yıldan fazla sürer. | Open Subtitles | اسمع, ان التقدم في هذا القسم يدوم اكثر من ثلاث سنوات |
yaşlanmak ve ilerleyen yaşın getirdikleri. | Open Subtitles | تتكلم عن التقدم في السن، وما ينطوي عليه ذلك |
Aralarındaki bağı yaşlanmanın yalnızlığından koruyan | TED | يرون ارتباطهم بأنه الدرع الحامي من الوحدة التي يجلبها التقدم في العمر. |
yaşlanmaktan endişelenmiyorum. O karakterde biri değilim. Ama saçım seyreliyor. | Open Subtitles | وأنا لا يقلقني التقدم في السن أنا لست واحداً من هؤلاء الشخصيات |
yaşlanmak ya da kalıtımımızla ilgili elimizden bir şey gelmez. | TED | ليس بإمكاننا فعل أي شيء بخصوص التقدم في السن، أو الجينات التي نرثها. |
Robotik ve makine öğreniminde ilerlemeler ve çalışma şeklimizin dönüşümü pek çok meslekte rutin işleri otomatik bir hâle getirirken diğer işlerde insan gücünü güçlendiriyor ve artırıyor. | TED | التقدم في مجال الروبوتات والتعلم الآلي غيرت طريقة عملنا، أتمتة المهام الروتينية في العديد من المهن مقابل زيادة وتضخيم العمل البشري في مهن أخرى. |