"الجوز" - Translation from Arabic to Turkish

    • ceviz
        
    • fındık
        
    • cevizli
        
    • cevizi
        
    • cevizleri
        
    • palamut
        
    • meşe
        
    • cevizler
        
    • fındıkları
        
    • pekan
        
    • fıstık
        
    • fındığa
        
    • fındıklı
        
    • Fındıklar
        
    • fıstıkları
        
    Bunun içinde piyanodaki siyah tuşların sayısı kadar ceviz var. Open Subtitles هنا عدد الجوز هو نفس عدد المفاتيح السوداء في البيانو
    Bunca yıl ceviz kırmama rağmen, eldiven giymeyi bir türlü öğrenemedim gitti. Open Subtitles أوه أعتقد بأني تعلمت أرتداء القفازات بعد كل هذه السنوات بتكسير الجوز
    Merhaba.fındık topluyorduk ve size bir torba getirdik. Open Subtitles مرحباً، كنا نقوم بتجميع الجوز وجلبنا لكِ حقيبة منه
    Yalnızca güçlü bir kokusu olan cevizli turta yermiş. Open Subtitles هو يأكل فقط فطيرة الجوز التي تملك رائحة مميزة
    Yatağımın yanında kuma gömülü bir kola cevizi ile uyumak zorundaydım ve 7 cüzzamlı için 7 madeni para gibi şeyler... TED ولكن اضطررت الى النوم مع عروق الجوز بجانب سريري, مدفونا في الرمل, ومنح سبع قطع نقدية لسبعة مرضى بالجذام وهلم جرا.
    Ellerimi böyle koyarak başının iki yanına her bir elimi ve kafatasını ellerimin arasında ceviz gibi kıracağım. Open Subtitles سأضع يدي هكذا على جانبي رأسك ثم أهشم جمجمتك في يدي كحبة الجوز
    - Bayılırım. Bir sürü insan ceviz sever. Open Subtitles الكثير من الناس يحبون الجوز إنه مفيد للكبد
    En sevdiğin ağaç, büyükbabanın bahçesindeki ceviz ağacıydı. Open Subtitles شجرتك المحببة كانت شجرة الجوز في حديقة جدك
    Evlat, ister bir kızı elde etmeye çalış ister ceviz kırmaya çalış, anahtar kelime kararlılıktır. Open Subtitles بنيّ ، سواء تريد الفوز بفتاة أو كسر الجوز ، المفتاح هو المثابرة
    Bir seferinde bana ceviz getirdi. Onları bulmak için beş kilometre yürüdü. Open Subtitles قدّم لي الجوز ذات مرة وقطع ثلاثة أميال ليحصل عليه
    ceviz ağacından yapılan hiçbir şeye artık el sürememem gibi. Open Subtitles مثلاً لم اعد الآن استطيع اكل اي شيء مدخن بخشب الجوز
    Bunun bizi telaşa sokacağını biliyordu. fındık arayan sincaplar gibi. Open Subtitles علم أنّ هذا سيجعلنا نعدو بحثاً عن الجوز كالسناجب
    Uyarmalıyım, bazı ürünlerde fındık çıkabilir. Open Subtitles يجب أن أحذرك، بعض المنتوجات قد تحتوي على الجوز
    Uyarmalıyım, bazı ürünlerde fındık çıkabilir. Open Subtitles يجب أن أحذرك، بعض المنتوجات قد تحتوي على الجوز
    Berduşun cevizli turtasını çaldığımdan beri hiçbir şey yemedim. Open Subtitles لم أكل شيئاً منذ سرقت فطيرة الجوز من ذلك المتشرد
    Ama iddiaya girerim ki bir kavanoz kurabiyeden cevizli olanları seçebilir. Open Subtitles وأراهنكِ على أنّه ما زالَ قادراً على كسر وجبةٍ من الجوز البرّي
    Hey,çocuklar. Geciktim ama burda cevizli ve muzlu jölemsi birşey var. Open Subtitles مرحباً شباب , آسفه لاني تأخرت ولكن هاهو الهلام مع الجوز والموز
    5,5 kiloluk hindistan cevizi için iyi fiyat. Open Subtitles هذا سعر جيّد بالنسبة لـ12 باوند من الجوز
    Burada önemli olan, kargaların arabaları cevizleri kırmak için kullanması değildir. Aslında bu, kargalar için eski bir durum. TED إذاً الشئ الهام حول هذا ليس أن الغربان تستفيد من السيارات في كسر الجوز. في الواقع، هذه حيلة قديمة للغربان.
    Kendimi yemekle meşgul değilken benim istiridye yememi tatlı şarap içmemi ve palamut atıştırmamı istiyorsun. Open Subtitles عندما لا أكون مشغولاً بأكل نفسي تجعلني أتناول المحار وأشرب النبيذ الحلو وأتغذى على الجوز
    Ve kış gelene kadar yeterli meşe palamudu toplamak zorunda. Open Subtitles يقوم بجمع ما هو كافي من الجوز ليواجه الشتاء القادم
    Bayan Minerva yarı kör, ve bu cevizler köpeğinin böbrek tedavi ileçları veya herhangi bir şey olabilir. Open Subtitles الآنسة ماينفيرا نصف عمياء وقد يكون هذا الجوز أي شيء مثل بسكويت الكلاب أو دواء الكلى
    Eğer merak ediyorsanız, birileri gerçekten sincapların koklama duyusunun kesildiği bir deney yapmış ve sincaplar yine de fındıkları bulabilmişler. TED وإذ كنتم تتسائلون، قام أحدهم بالتجربة بالفعل حيث قاموا بتعطيل حاسة الشم لدى السناجب وأمكنهم مع ذلك العثور على الجوز
    Mahun cevizi, badem, pekan, ceviz, fındık. Open Subtitles الكاجو، اللوز، الجوز الأمريكي، الجوز الصيني
    Herşey: ayna, mumlar, Kuran, fıstık, tatlı. Open Subtitles كل شيئ : المرآة و الشموع و القرأن و بعض الجوز و حلويات
    Eğlenceli de olabilirdi, eğer fındığa alerjim olmasaydı. Open Subtitles لكان ذلك ممتعًا لكنّي لديّ حساسيّة من الجوز
    Ben, senin her zaman, fındıklı şeyleri sevdiğini biliyorum her erkek bunu bilir Open Subtitles أعرف أنك أحببت الجوز دائمـا كـل الرجـال بالمدينـة يعرفون هـذا
    Eyvah. Tatlının üzerine fındık koymam lazım. Fındıklar nerede? Open Subtitles تباً أحتاج لأن أضع الجوز على الكعكة أين الجوز؟
    Yemeklerinin içinden fıstıkları ayırmalıyız her zaman ilaçlarını yakında saklamalıyız ve yemek servisimizi yapan kişiler... bunların farkında olmalıdır. Open Subtitles يجب علينا أن نعزل طعامهم عن الجوز وأن نوفر أدويتهم طوال الوقت وأي شخص يصنع أو يقدم الطعام

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more