| Ama iyi ışık alabilmek için duvarın yanındaki sandalyede oturuyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أجلس على مقعد قبالة الحائط لكى ألتقط الضوء |
| O duvarın temelinde, bu dünyaya ait olmayan bir taş var. | Open Subtitles | فى قاعدة هذا الحائط صخرة ليس لها مثيل هنا فى ماين |
| Ama yanından geçer geçmez, sarsıntlı bir şekilde duvarda tırmanmaya başlayacaktı. | TED | لكن بمجرد أن يمروا بجانبه، يبدأ في تسلق الحائط بطريقة متشنجة. |
| duvarı geçemedim bir türlü. Geçene kadar askıya aldılar beni. | Open Subtitles | أقصد, لم أتمكن من عبور الحائط لقد أوقفوني حتى أستطيع |
| Şey, dedektif, olan şu ki adamı duvardan kazımak zorunda kaldık. | Open Subtitles | حسناً، أيها المحقق، كان علينا أن نُزيل آثارهم من على الحائط |
| duvardaki 36 şişe biradan, bir tane alırsın ve etrafından geçersin. | Open Subtitles | عدد 36 زجاجة على الحائط أنزل واحده و مررها على الجميع |
| Duvar kağıtları kaplanıp birkaç da Duvar yıkılırsa burası yaşanacak hale gelebilir. | Open Subtitles | بمجرد تغيير ورق الحائط وتوسيع الغرف سيصبح العيش ممكنا في هذا المكان. |
| Ve duvarın önünde yatarken kaybettiği kan yaklaşık yarım litre. | Open Subtitles | والدمّ فَقدَ بينما وَضْع ضدّ الحائط كَانَ تقريباً نِصْف اللترِ. |
| duvarın içinden geçip arkasında bir şey olup olmadığına bakamaz mısın? | Open Subtitles | هل يمكنك الدخول الى الحائط ورؤيه الأشياء على الجانب الاخر ؟ |
| Ne kadar şanslısın ki yaptığın şeyden sonra, seni duvarın içinde bırakmadım. | Open Subtitles | أنتِ محظوظة أنني لم أترككِ تعلقين خلال الحائط بعد كل ما فعلتيه |
| Göremediğim için ellerimi duvarda gezdiririm, bu şekilde yolu bulurum. | TED | ولأنني لا أرى، اعتدت أن أتلمس بيداي الحائط لأجد طريقي. |
| Onların duvarda 12 diplomaları var ve sana hiçbir şey söylemezler. | Open Subtitles | لديهم إثنتي عشرة شهادة على الحائط. ولا يخبرونك بشيء. إنس هذا. |
| Tamam, biliyor musun, duvarda boşluk açmak için ateş toplarını kullanırsın. | Open Subtitles | حسنا، تعرف ماذا، إستعمل كراتك النارية لفتح فتحة في ذلك الحائط. |
| Pekâlâ, doğu duvarı tarafında lobiye çıkan bir yangın merdiveni var. | Open Subtitles | حسناً هناك درج طوارىء عبر الردهه الحائط الشرقى هذا يجب أن |
| Ama belki şu duvarı çarpıcı renkli bir şeye boyayabiliriz | Open Subtitles | و لكن يمكننا أن ندهن هذا الحائط بلون مرح اللهجة. |
| Silahını indir oğlum yoksa bu beyni duvardan kazımak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | , ضع المسدس جانباً يا بني و إلا ستبعثر الحائط بدمك |
| İnsan da kafa var, duvardan geçebilmesi için! Bunu hatırla, oğlum! | Open Subtitles | لذلك القاعدة رقم 1 لديك رأس تعبر من خلال الحائط به |
| duvardaki 35 şişe biradan, bir tane alırsın ve etrafından geçersin. | Open Subtitles | عدد 35 زجاجة على الحائط أنزل واحده و مررها على الجميع |
| Sonra bize bir masa ayarlar kızın duvardaki resmimi görebileceği bir şekilde. | Open Subtitles | وسوف اجلس فى مكان تستطيع منه رؤيه صورتى الرائعة الموجودة على الحائط |
| Çünkü, tatlı dostum, seninle ben bu kırmızı Duvar gibiyiz. | Open Subtitles | لأنه يا صديقي العزيز انا وانت مثل ذلك الحائط الأحمر |
| Önceden plan yapmak, odamı boyamak, duvarlara resim asmak gibi şeyler. | Open Subtitles | مثل التخطيط للمستقبل و دهان غرفتي و وضع صور على الحائط |
| Komutan'ın odası yeşil boyalı ve duvarında büyük bir bayrak mı var? | Open Subtitles | هل مكتب القائد مطلي بالأخضر و هنالك علم كبير على الحائط ؟ |
| Yapabilenler, eşyalarınızı toplayın, güneye, Hadrian duvarına doğru yola çıkın. | Open Subtitles | أولئك الذين قادرون يجمعوا أشيائهم ويتحركوا جنوباً نحو الحائط الجنوبى |
| Bunlarda 30 tane kadarına sahipler, yani günü geçirmek için başka resimlerin, Duvarların hatta tavanın resimlerini çekmek zorundalar. | TED | ويمتلكون 30 من هذه الأشياء، وعليهم أن يستخدموها من خلال التقاط الصور أو حتى الحائط أو السقف لتمضية يومهم. |
| Dostum, Duvarlarda ve tavanda, her yerde kan lekeleri var. | Open Subtitles | يا صاح، لديّ بعض التغشية أعلى الحائط عبر السقف |
| En son savaşta, generalin biri, düşmanının resmini duvara asmıştı. | Open Subtitles | في الحرب الأخيرة، قد يعلق جنرال صورة عدوه على الحائط |
| Ama ben bir şey isteyince sanki bir duvarla konuşur gibi olurum. | Open Subtitles | اذا قلت شيئا ما فكأننى أكلم الحائط انها لا تسمع بالمره المرأه تعنى انها تنتظرك بالمنزل |
| Bu yüzden Kyle'ın odasının duvarını yeniden yapıyorum. | Open Subtitles | لهذا السبب سأرجع الحائط في غرفة كايل الى الخلف |
| Bu böceklerin, 10 dakika içinde dış duvarları aşacağını varsayıyoruz. | Open Subtitles | نتوقع بأن الخنافس ستخرج خلال الحائط الخارجي خلال 10 دقائق |