"الحلوى" - Translation from Arabic to Turkish

• şeker
• tatlı
• şekerleme
• şekeri
• puding
• tatlıyı
• şekerleri
• çikolata
• şekerler
• Şekerci
• kurabiye
• şekerden
• pasta
• tatlıya
• kek

Küçük kızlara şeker vermeye çalışan ahlaksız yaşlı adamlar gibi.
مثل رجل عجوز قذر يحاول اعطاء طفله صغيره بعض الحلوى

Bana dükkanda bir parça şeker verdiler. Biraz ister misin?
لقد اعطونى قطعة من الحلوى فى المتجر , اتريد بعضها

- Hiçbir şey söyleyemem, yoksa şeker Adam beni bulur.
أنا لا أستطيع قول أى شيء، أو رجل الحلوى سيقتلنى.

Mesela öğlen yemeğimde ne kadar tatlı yediğime dikkat etmeye başlayabilirim böylece.
ربما علي مراقبة كمية الحلوى التي سأتناولها على الغذاء، على سبيل المثال.

Çorba tabağı vardı, tatlı tabağı vardı, ve aradaki tüm o lezzetli tabaklar.
كان هناك بالطبع الحساء. الدورة الحلوى. وجميع هذه الدورات لذيذ الأخرى بين بين.

Bir de bakmışsın ki, hediye dükkânında doktorlardan şekerleme için para istiyorlar.
أعني, الشيء القادم هو.. أنهم سيحاسبون الأطباء على الحلوى في معرض الهدايا

Hemen bir GooGoo al Güney'in en sevilen şekeri, '62'den beri.
اجلب لك حلوى قوو قوو الحلوى المفضلة في الجنوب ل62 سنة

İşte o şeker. Smithers küçük çocukların şekerlerini almamı engellemişti.
هاهي، سميذرز لقد أحبطت محاولتي السابقة لأخذ الحلوى من الرضيع

Yaşlı insanlar çok şeker yemez Bart fakat sana biraz kurabiye yapabilirim.
كبار السن لا يأكلون الكثير من الحلوى لكن بإمكاني صناعة البسكويت لك

Lindsay, eğer benimle birlikte şeker vermek istemiyorsan sadece bana söyleyebilirdin.
ليندسي اذا لم تريدي ان تسلمي الحلوى معي كان يمكننكِ اخباري

şeker gibi kokmak istemeyen bir kadın tanımıyor musunuz Allah aşkına?
الا تعرف إمراة لا تحب أن تكون رائحتها كقطعة الحلوى ؟

İhraç edilen şekerlemede, şeker standartları gözetleme meclis komisyon başkanı.
وهو رئيس اللجنة البرلمانية لمراقبة معايير السكر فى الحلوى المستوردة

Her çocuğa iki ya da üç tane büyük şeker veriyorlar.
إنّهم يعطون قطعتان أو ثلاث قطع من الحلوى الكبيرة لكل طفل

Tamam, karın üzerinde dev izleri ve kırılmış şeker çubukları var.
حسناً، هناك آثار غول و أثر لعيدان الحلوى محطمة على الثلج

Çocuk ve kurbağa arasındaki o sihirli ve tatlı bağı paylaşıyorduk.
نتقاسم الحلوى والرابط السحرى الذى يمكن ان يكون بين طفل وضفدع

Yada onları şekere batırıp bir çeşit tatlı adı altında servis yapabilirsin.
ويمكن أن تنثر عليها مسحوق السكر ويمكن أن تقدم كنوع من الحلوى

Çok fazla tatlı, çok fazla turta, çok fazla kek.
الكثير من الحلوى, والكثير من الفطائر, والكثير من كعك البوظة

Şekerlemeye benzer, şekerleme gibi tadı vardır ama hemen saf alkol olarak kana karışır.
تشبه الحلوى وطعمها كالحلوى، وسعرها كالحلوى ولكنها تسري في الدم مثل الحكول النقي

- Kokladın mı? - Krema şekeri alacağım. - Ne dedin?
أنا أريد شراء الحلوى الهلامية لأجل رحلة المونتك نهاية هذا الأسبوع

Ama önemli olan şey senin puding almayı unutmaman, değil mi?
لكن الامر المهم انك تذكرت ان تحضر الحلوى ، صحيح ؟

Gitmek için sabırsızlanıyordum. Onlar daha yemek yerken ben tatlıyı ısmarlamıştım.
لم أستطع الإنتظار لأرحل كنت أطلب الحلوى بينما كانوا يطلبون العشاء

Dünya'da nereye giderseniz, gidin, küçük çocuklar, şekerleri, köpekleri ve polisleri severler.
لايهم اي مكان تذهب في العالم الاطفال الصغار مثل الحلوى والدمى والشرطه

Şimdi son kalan Amerikan paramı da çikolata ve pornoya yatıracağım.
الآن، أَنا مِنْ لصَرْف بقيّة ي المال الأمريكي على الحلوى والدعارةِ.

- Bu benim cep kitabım. şekerler bitti. İçinde ihtiyacım olan şeyleri saklıyorum.
لقد فرغت الحلوى ، إننى أبقى الأشياء التى أحتاجها فى العلبة

Tıpkı Willy Wonka'nın Şekerci olmak için doğduğu gibi ve sizin de birer Wonkacı olmak için doğduğunuz gibi.
تماما مثل، ويلي وونكا وُلد ليكون رجل الحلوى تبدو كأنك وُلدت لتغرم بحلوى وونكا

O şekerden yemeye devam ediyorum, yemeye devam edeyim mi?
أجل، مازلتَ أكل تلك الحلوى أتريد مني الاستمرار في هذا؟

Bir komşunuz pasta yiyorsa diğer komşular da o pastadan yerler.
حصل جارٌ على بعض الحلوى ويريد باقي الجيران بعضاً من الحلوى

Biri çıkar sizi yutar, sıra tatlıya gelmeden unutur gider.
شخص ما سيأتى ويأكلك وينساك عن طريق الحلوى