| Yaptığım tek hata burada durup senin zırvalıklarını dinlemek oldu. | Open Subtitles | الخطأ الوحيد الذي إقترفته أن أتوقف عن التفكير وأُصغي لتُراهاتك |
| tek hata, benim bir başkasının yaptığı şeyi algıyamamamda yatıyor. | TED | الخطأ الوحيد يكمن في كوني غير قادر على تصور ما الذي قام به ذلك الآخر. |
| tek hata, içindekini öylesine bırakmam olur. | Open Subtitles | الخطأ الوحيد الذي فعلته هو أن أتركك تمشي خارجا مع ما بالداخل.. |
| Konudaki tek hata, elinde milyonlarca ölen insan varsa ciğerlerin avazı çıktığı kadar doğru bakış açısı diye bağırır. | Open Subtitles | الخطأ الوحيد بنظريتهم هو عند وجود ملايين الناس تموت المنظور الصحيح هو أن تصيح بشدة |
| Doğru yaptığı her şey için onunla kalıp yaptığı bir tek yanlış yüzünden onu terk etmemeyi seçtim. | Open Subtitles | لقد إخترت البقاء معه إجلالاً لكل شئ صائب فعله بحياتنا و ألا أهجره بسبب الخطأ الوحيد الذي إرتكبه |
| Yaptıkları tek hata, bunu sana 16 yaşından önce söylemeleri oldu. | Open Subtitles | ...الخطأ الوحيد الذي إقترفوه ...هو إخبارك قبل أن تتم السادسة عشر |
| tek hata, sana güvenmemdi. | Open Subtitles | الخطأ الوحيد الذي اقترفته كان أني قد وثقت بك |
| Çünkü tek hata bizim insani hatamizdir. | Open Subtitles | لأن الخطأ الوحيد الممكن حدوثه هو الخطأ البشري. |
| Aslında bizim kuşağın yaptığı tek hata şu gördüğünüz kuşağı yaratmaktı. | Open Subtitles | في الواقع، الخطأ الوحيد الذي ...إقترفه جيلنا هو خلقنا لذلك الجيل |
| Benim gördüğüm tek hata seni görevinden daha önce almamaktır. | Open Subtitles | إنه خطأ الخطأ الوحيد اللذي أراه هو عدم اعفاءك من المهمة سابقاً |
| Yaptığın tek hata o cep telefonunu geri alamamak olmuş. | Open Subtitles | الخطأ الوحيد الذي اِقترفتِه كان عدم اِستعادة ذلك الهاتف. |
| Yaptığın tek hata kaybeden tarafta olmaktı. | Open Subtitles | بالتأكيد أنا فخور الخطأ الوحيد الذي قمت به هو كونك على الجانب الخاسر |
| Yaptığı tek hata yanlış kadına vurulmasıydı. | Open Subtitles | الخطأ الوحيد الذي إقترفه الوقوع فى غرام المرأة الخاطئة. |
| tek hata Trubel yaptıklarını anlatınca hiçbir şey yapmamak oldu. | Open Subtitles | كان الخطأ الوحيد الذي فعلته هو اني لم افعل شي بخصوصك عندما تروبيل قالت لي ما فعلته |
| Yapılacak tek hata burada gereğinden fazla kalmak olur. | Open Subtitles | الخطأ الوحيد هو أن أبقى هنا مدة أطول مما ينبغي |
| Bay Peabody'nin yaptığı tek hata bendim. | Open Subtitles | الخطأ الوحيد الذي فعله السيد بيبودي هو انا |
| Yaptığın tek hata o son kadehi içmekti. | Open Subtitles | الخطأ الوحيد الذي ارتكبتِه هو كأس الشمبانيا الأخير هذا. |
| Hayır, yaptığım tek hata çenemi kapalı tutmaktı. | Open Subtitles | لا، الخطأ الوحيد الذي ارتكبته هو إبقاء فمي مغلقاً |
| tek hata, içindekini öylesine bırakmam olur. | Open Subtitles | الخطأ الوحيد أنا سأجعل... يتركك تخرج بمهما داخل. |