17 yaşındayken onu o dini kampa göndermenin nedeni buydu. | Open Subtitles | ولهذا أرسلته إلى ذلك المخيم الديني عندما كان في الـ17 |
Eski dini inanış, Tanrı'yı insan-üstü olarak düşünüp her şeyi yapan biri olarak tasarlamıştır. | TED | لقد أدرك الفكر الديني الأول الرب على أنه شخص ذو قدرات تفوق البشر. يسبب الأشياء في كل مكان. |
İnsanlar bu gün dini inancı şeylere inanmakla eşdeğer olarak görüyorlar. | TED | فيبدو أن الناس الآن تساوي الإيمان الديني بتصديق الأشياء. |
Ülke isyan hikayeleri, uygarlıkların zaferleri ve çöküş hikayeleriyle dolu. din, etnik, kültürel ve dil çeşitliliği bakımından da zengindir. | TED | وهي بلد غني بالقصص الثورية، وقصص الانتصارات والانهيارات الحضارية وغنى التنوع الديني والعرقي والثقافي واللغوي. |
Kremasyon oranlarının artması ve dinsel ilişkinin azalmasıyla geçen yüz yıl boyunca seyreltilmiş ayin görüşünü geri getirmek istiyoruz. | TED | نريد إعادة بعث مفهوم الطقوس التي تمّ طمسها على مدى مئات السنين الماضية بارتفاع تكاليف الحرق ونقص الوازع الديني. |
dindar davranışların deliliğin sınırında olması çok ilginç değil mi? | Open Subtitles | أمر شيق السلوك الديني قريب من الجنون لدرجة ألا نعرف الفارق |
21. yüzyıla girdiğimizde dini aşırıcılığın tekrar yükselişe geçtiği aşikardı. | TED | وبعدما أصبحنا في القرن الواحد والعشرين، أصبح من الواضح أن التعصب الديني يزداد. |
Amerika'da dini aşırıcılık, beyaz, kürtaj karşıtı, Hristiyan bir aşırıcının Colorado Springs'deki Aile Planlaması Derneğine girip üç kişiyi öldürmesi gibi görünüyor. | TED | في أمريكا، التطرف الديني يبدو كمسيحي متطرف ضد الإجهاض يتجه نحو منظمة تنظيم الأسرة في كورولادو سبرنغ ويقتل ثلاثة أشخاص. |
Günümüzde dini manzarada IKAR tek başına değil. | TED | ليست أيكارا وحيدة في المشهد الديني اليوم. |
Ve eğer bunu yaparsanız, beni dini edebiyat içinde, en çok etkileyen cümlelerden birinin gücünü hissetmeye başlayacaksınız: | TED | وحين تقوم بذلك، ستبدأ في الشعور بقوة بما يشكل بالنسبة لي إحدى أكثر الجمل إلهامًا في كل الأدب الديني. |
Bazı resimler birçok farklı tezhipte bulunur ve genelde süslediği kitapların dini içeriğini pekiştirir. | TED | يظهر هذا النوع من الصور في العديد من المخطوطات المزخرفة المختلفة، تعزز هذه الصور المحتوى الديني للكتب التي تزينها. |
İşte, dini çılgınlık. Kendinden geçmeler. Ağlamalar. Hezeyanlar. | TED | حسناً، الهوس الديني. هناك بهجة. هناك بكاء. هناك رؤية. |
dini hürmet, çiftçilerin baltalarını yavaşlattı, hatta kent meydanlarına ilave ağaçlar dikmeye bile yol açtı. | TED | أدّى التقديس الديني إلى إبطاء قطع الأشجار وحتى أنه قاد المدينة لزراعة المزيد من الأشجار في المنتزهات الحضرية. |
Bu süre zarfında Baumfree inancında teselli buldu ve dini düşünceye kendini gitgide adadı. | TED | خلال هذا الوقت وجدت بومفري السلوى في إيمانها وازداد انصرافها إلى التأمل الديني. |
Size soruyorum neden din ile ilgili bu önemsiz sorgulamalarla kendimize eziyet edelim? | Open Subtitles | أنا أسألك لماذا يجب أن نمزق أنفسنا أربًا أربا لأجل هذا السؤال الديني الصغير |
Yine de sana, onların iyi birer din adamı olmaktan ne kadar uzak olduklarını kanıtlayabilirim. | Open Subtitles | ولكن يمكنني ان إثبت لك انها بعيدة كل البعد عن اليمين الديني. |
Vahşi dinsel, ulusal ve etnik çekişmeleri görüyoruz. | TED | نرى الغضب الديني والنزاعات الوطنيّة والعرقية. |
Almanya'nın dinsel bir emri üzerine orayı rahibelere bıraktı. | Open Subtitles | غادر المكان لهذا النظام الديني في ألمانيا. |
Seni utanma temelli dindar Amerikan geleneğiyle yetiştiren anne babana da uygun olsun. | Open Subtitles | وأبويكِ اللذان ربياكِ، بنوع من التقليد الديني الأمريكي الجالب للعار |
Şimdi, şu an ben dine saldırıyormuşum gibi hissederseniz panik yapmayın. | Open Subtitles | ..والآن، إذا بدأت الشعور بالانفعال وراودك شعور ساحق بالإرهاب الديني ..في ذلك المفهوم ..فلا تقلق |
papaz okulunda rahip olmak için eğitim alırken başıma bir şey geldi. | TED | حدث شيء ما بينما كنتُ أدرس في المعهد الديني وأتدربُ لأصبح كاهنًا. |
din İşleri muhabiri benim. İsa'nın Muhafızlarının canı cehenneme. Mademki İncil Tanrı'nın kitabı niye o dağıtmıyor? | Open Subtitles | أنا المراسل الديني نحن ننفق مالا فى مواقف السيارات أكثر مما ننفقه على طعام الاولاد |
Bütün Hristiyan dünyasında, insanlar onun dönüşü şerefine şarkılar söylüyor. | Open Subtitles | في كل أنحاء العالم الديني ينشد الناس أغنيات عن عودته |
Hükûmetteki ve kilisedeki birçok kişi, her iki grubun da insanların dinî inancını zayıflatmaya kararlı olduklarına inanıyordu. | TED | اعتقد العديد ممن ينتمون للحكومة والكنيسة أن كلتا المجموعتين كانتا عازمتين على تقويض إيمان الناس الديني. |
Ama yarın uymayabilir, kızların İncil yarışması ve çok yoğun hayır işi var da. | Open Subtitles | لكن لا اعرف بشأن الغد لأن الفتاتان مشغولتان بحفل الجمال الديني و عملهما المكثف الخيري |
Cumartesi günü de, Dinler Buluşması'nda kutlayacağız. | Open Subtitles | ويم السبت, نشارك هذا مع الأعضاء للمهرجان الديني المشترك |