"الذي في" - Translation from Arabic to Turkish

    • olan
        
    • 'daki
        
    • deki
        
    • ne var
        
    • şu
        
    • de ne
        
    • ndaki
        
    Evimde olan paralar birkaç nadir durum dışında genelde benim oluyor! Open Subtitles المال الذي في بيتي عادة ما يكون لي ماعدا بعض الحالات
    Ravi’nin köyünün arkasındaki çimento fabrikası, şirketin yakalanma ihtimali en düşük olan gece vakti filtreleme sistemini kapatıyor. TED مصنع الإسمنت الذي في قرية رافي، كان يغلق نظام التنقية ليلًا، حيث لا يمكن الإمساك بهم،
    insanlarin kacirildigi ve petrolun geldigi yer o petrol ki bazen Nijerya'daki herkezi cildirttigini dusunuyorum TED يتم إختطاف الناس، وحيث يُستخرج النفط، النفط الذي في بعض الأحيان كما أعتقد يحركنا كالمجانيين في نيجيريا.
    Ruhsat için Springfield'daki adamdan cuma gününe randevu aldık. Open Subtitles ولدينا موعد يوم الجمعة مع الرجل الذي في سبيرنغفيلد بشأن الرخصة
    Birleşik Devletler'deki ihtiyarların hayat standartlarını arttırmak ve değerlerini daha iyi kullanabilmek için ne yapabiliriz? TED ما الذي في وسعنا القيام به لتحسين حياة المسنين في الولايات المتحدة، وأن نستفيد بشكل أفضل من قيمتهم؟
    Bu dağıttıkları yeni ilaçlarda ne var? Open Subtitles الذي في هذه المخدّرات الجديدة التي يُوزّعونَ؟
    şu an içinde bulunduğum durumu şöyle anlatayım: Günün yarısında profesyonel olarak yatırım yapıyorum. Gündüzleri yani. TED لذا، هذا هو الموقف الذي أجد فيه نفسي: إنني مستثمرٌ محترفٌ لمدة نصف اليوم، النصف الذي في وضح النهار.
    Kımıldama. Elindeki de ne? Open Subtitles لا تتحرك ، ما هذا الذي في يدك؟
    Oda 101 de olan şey dünyadaki en kötü şeydir. Open Subtitles وأخبرتك انك تعرف ذلك مسبقا, الكل يعرف ذلك الشيئ الذي في الغرفه 101
    Oda 101 de olan şey dünyadaki en kötü şeydir. Open Subtitles ذلك الشيئ الذي في الغرفه 101 هو أسوء الاشياء في العالم
    Karımın arkadaşları. Küçük olan kayınbiraderim. Open Subtitles أصدقاء زوجتي الرجل الذي في نصف هو أخ زوجتي
    - Sizi üzdüğüm için affedin. - Riskte olan sadece sen değilsin! Open Subtitles ـ آسف علي قلقك ـ لست الوحيد الذي في الخطر
    Demek ki senin Russellfield'daki eşinin telefonu çalamaz. Open Subtitles إذن إنه رقم بديلك الذي في روسيلفيلد هذا لا يمكن أن يحدث
    Rhrakanong 'daki evi alan Bay Mak'ın avukatı olmalısınız ? Open Subtitles هل أنت المحامي للسيد ماك الذي وقع عقد ألبيت الذي في بهراكانونج؟
    Seattle'daki et yumuşatıcılı adam hakkında yalan attın. Open Subtitles لقد كذبت بقصة الشاب الذي في سياتل بمدققة اللحم
    Salida'daki KFC'nin daha çok yolu var, tatlım. Open Subtitles كنتاكي الذي في سلايدا بعيد جداً يا حبيبي
    Evet, Kimköy'deki her Kim Noel'i çok severmiş ama Kimköy'ün hemen kuzeyinde yaşayan Grinch nefret edermiş. Open Subtitles نعم كل الذي في أسفل الهوفيل يحب عيد الميلاد كثيراً لكن الجرينش الذي عاش في شمال الهوفيل لم
    İsterlerse Çin'deki bütün çayları versinler isterse çayları getiren Çinli kızları, asla girmem. Open Subtitles ليس من اجل الشاي الذي في الصين وليس من اجل النادلات الصينيات الذين يحضرون الشاي
    Diğer dairede ne var sence? Open Subtitles لذا مـا الذي في الشقـة الأخـرى في اعتقادك ؟
    Kutuda ne var, küçük kuş. Open Subtitles ما الذي في الصندوق , أيها العصفور الصغير ؟
    Burada bunlar hakkında fazla konuşmayacağım. Fakat doğu kıyısında bulunan, şu kutunun içindeki bölgesel ölçü düğümü olarak biliniyor. TED لن أتحدث كثيرا عن معظمها هنا ولكن الموقع الذي على الساحل الغربي, ذلك الذي في المربع يدعى روابط المقياس المحلي
    Elinde tuttuğun şey de ne? Open Subtitles ما هذا الذي في يده؟
    "Roman Budalası"ndaki elemanın adı. Open Subtitles إنه الرجل الذي في علبة المعكرونة الرومانيه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more