| Ben sadece dokunma psiko bağlantı köprüsü üzerinden tecrübe ve bildiklerimi aktardım. | Open Subtitles | لقد نقلت لها مجموعة خبراتي ومعرفتي من خلال لمس الجسر الرابط النفسي |
| Gemiyle insan zihni arasındaki sinirsel bir bağlantı doğal olarak tehlikelidir. | Open Subtitles | الرابط العصبي المباشر بين السفينة والعقل البشري هو خطير بحد ذاته |
| Geçmişle gelecek arasındaki bağlantı kırılgan. | TED | ان الرابط بين الماضي والحاضر اصبح هشاً جداً |
| Yakalanmadan hemen önce bağlantıyı buldum. Olayları tüm çıplaklığıyla açıklayabilecek bir tanık. | Open Subtitles | وقبل أن يمسكوا بيّ وجدت الرابط شهود يمكنهم فتح القصة على مصراعيها |
| Sabit disk berbat durumda ama sanırım kurbanlarımız arasındaki kayıp bağlantıyı buldum. | Open Subtitles | القرص الصلب معطوب، لكن أعتقد أنّني عثرت على الرابط المفقود بين ضحايانا. |
| Aralarındaki bağı kırmak mümkün değildir çünkü tek bildikleri budur. | Open Subtitles | الرابط بينهم لن يكون قابلا للقطع لأنه كل ما يعرفونه |
| Tıkladığım bağlantı başta egzotik ve sona doğru kesinlikle gizemliydi. | TED | كان الرابط الذي ضغطت عليه هنا مثيراً في البداية ومن ثم اصبح غامضاً جداً في النهاية |
| Burada tıkladığım bağlantı "sempatik sihir"di; daha çok iki kelimeyi ayrı ayrı anladığım | TED | الرابط الذي ضغطته هنا "السحر العاطفي" ، غالباً لأنني أفهم ماتعنيه هاتان الكلمتان |
| Ve bu bağlamda, bağlantı kurmak istersek Babbage inşa ettiği bu şey gerçekten bir bilgisayardı. | TED | وهكذا فجأة، تصل إلى هذا الرابط حين تقول ما بناه باباج قد كان فعلا حاسوبا. |
| Tek ihtiyacınız yaptığınız işi birisinin görmesi, hissetmesi, bağlantı kurması. | TED | كل ما تحتاجه هو شخص يلقي نظرة على عملك ويحسّ ويجد الرابط. |
| Bir siteye bağlantı sadece diğer sayfa da "agaç mantarı" gibi çoğalmadı. | TED | ويقول، الرابط لموقع واحد لا يزيد على الصفحة الأخرى "مثل فطريات الشجرة" |
| HIV/AIDS ile tüberküloz arasındaki yakın bağlantıyı belgelemeye başladım. | TED | لقد بدأت بتوثيق الرابط الوثيق ما بين نقص المناعة المكتسبة\الإيدز مع الُسل. |
| İşleyen sistemlerin olmayışı, hepimizin sahip olduğu bu bağlantıyı koparıyor. | TED | وغياب الأنظمة الفاعلة يكسر الرابط الذي أتى بكم جميعاً لهذه المقاعد الليلة. |
| bağlantıyı sadece bir kaç mikrosaniye açık tutacağım. | Open Subtitles | سأقوم بتثبيت الرابط لجزء من الثانية في كل مرة |
| Şu anda, bu insanların hepsiyle bağlantısı olan tek kişi o. | Open Subtitles | بالوقت الراهن، هو الرابط الوحيد الذي يربط بين كلّ هؤلاء الناس. |
| Şifreleme programı otomatik olarak linki yenileyecek ve yüklemeye devam edecek. | Open Subtitles | سيعيد برنامج التشفير الرابط ويكمل الرفع. |
| Bunu görmeni istedim. Aşağındaki link'e bas. | Open Subtitles | مرحباً روبرت، أعتقد أنه يجب أن ترى هذا اضغط على الرابط الأسفل , توم |
| Hey, şu maymunun sex yaptığı şeyin linkini atsana bana. | Open Subtitles | ارسل لي الرابط الخاص بفيديو القرد الجنسي |
| bağlantısını sana e-postayla ya da kısa mesajla gönderebilirim. | Open Subtitles | يمكنني إرسال الرابط إليك إلى بريدك الإلكتروني أو إرساله لك إلى هاتفك |
| Kardeşinle arandaki bağın ne kadar önemli olduğunu bilemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك إدراك كم هو مهم الرابط الذي لديك مع أختك |
| Birine bir hipermetin gösterebilirim, linkleri olan bir sayfa, ve linke tıkladığımızda, hop -- başka bir hipermetin sayfası açılır. | TED | يمكنني عرض بعض النص الفائق لشخص ما، صفحة تحوي روابط، وننقر على الرابط وبينج -- ستظهر صفحة نص فائق أخرى. |
| Ama bazen kendini korumak için bu bağları koparman gerekir. | Open Subtitles | لكن ,في وقت ما يجب أن تقطعي هذا الرابط .لكي تحمي نفسك |
| Ama bağlantıya tıkladığında biletle değil pornoyla karşılaşmış. | Open Subtitles | لكنه عندما ضغط الرابط لجمع جائزته , لم تكن تذكرةً مجانية |
| Şimdi, tüm bu anlattıklarımın ortak noktası ne? | TED | الان، ما هو الرابط المشترك مابين كل هذه الاشياء؟ |
| Bu küçük gri çizgiler bunları birbirine bağlayan bağlar. | TED | وهذه الخطوط الصغيرة الرمادية هي الرابط الذي يربط بعضهم ببعض. |
| Katilin öldürme şekline bakılırsa bağlantının oldukça bariz olduğunu düşünürdüm. | Open Subtitles | حسنًاوعلي ضوء التاريخ الإجرامي للوالد, أعتقد أن الرابط واضح جدًا |