"السبب الوحيد لعدم" - Translation from Arabic to Turkish

    • tek sebebi
        
    • tek nedeni
        
    Buradan şu an 10 km uzakta olmamamın tek sebebi var. Open Subtitles السبب الوحيد لعدم وجودي على بعد 5 أميال من هنا الآن
    Senden kurtulmamasının tek sebebi seni kullanıyor olması. Seni sahte bilgiyle besliyor. Open Subtitles السبب الوحيد لعدم التخلص منك أنّه يستغلّك ، لتغذية شركائك بمعلومات كاذبة
    Göt lalesi, şu an yaz okulunda olmamanın tek sebebi seni almamış olmaları. Open Subtitles أنت, كيس القمامة, السبب الوحيد لعدم دخولك المدرسة الصيفية أنهم لم يقبلوا بك
    Benim en iyi arkadaşım ve buranın batmamasının belki de tek nedeni o. Open Subtitles إنّها صديقتي المُفربة ، و ربما هي السبب الوحيد لعدم إنهيار هذا المكان.
    Biliyorsun, kıçının yelkenlide olmamasının tek nedeni yetenekli olmandır, oğlum. Open Subtitles كارل , السبب الوحيد لعدم وجودك بالسجن لأنك بارع
    Hakkında rapor tutulmayıp, şehir sınırlarına kadar refakat edilmemesinin tek nedeni benim. Open Subtitles السبب الوحيد لعدم كونك مطرود ومرافقاً إلى حدود المدينة هو بسببي
    Kovulmamanın tek sebebi çünkü dosyanın burada bir bacağını eksik bir kanepede tutman. Open Subtitles أجل، السبب الوحيد لعدم طردك هو لأنّ ملفك كان بديلًا لرِجل أريكة ناقصة
    Kafana kurşun sıkmamamın tek sebebi koz için sana ihtiyacım olabilir. Open Subtitles السبب الوحيد لعدم القضاء عليك هو لأنني ربما أستخدمك كوسيلة ضغط
    Gitmememin tek sebebi Güney Amerika... toprakları tekerlekli sandalye için uygun değil. Open Subtitles السبب الوحيد لعدم ذهابي هو أن أمريكا الجنوبية لا يمكن الوصول إليها بـ كرسي متحرك
    Sana bir şey yapmıyorsam bunun tek sebebi annendir. Open Subtitles إن أمكَ هي السبب الوحيد لعدم فعلي أي شئ أتجهاكَ.
    seni düğüne davet etmememin tek sebebi bu. Open Subtitles إنه السبب الوحيد لعدم دعوتي لكِ إلى حفل الزفاف.
    Megan, daha önce söylemememin tek sebebi bunun bir ilişki olup olmadığını bilmememdi hala da bir ilişki mi bilmiyorum. Open Subtitles ميغان ، السبب الوحيد لعدم قولي أي شيء عن علاقتي من قبل هو أنني لم أكن أعلم بعد هي هي علاقة جدية
    Babanın yanına gitmemiş olmanın tek sebebi içinde büyüyen çocuktur. Open Subtitles السبب الوحيد لعدم موتكِ مع أبيكِ هو الطفل الذي ينمو في أحشائكِ..
    Güvenliği çağırmıyorsam bunun tek sebebi iki hafta önce işten kovulmuş olmaları. Open Subtitles حسناً، السبب الوحيد لعدم أتصالي بالأمن هو أنهم مفصولين منذ أسبوعين.
    Benimle irtibat kurmamasının tek sebebi, tehlikede olması. Open Subtitles السبب الوحيد لعدم تواصله معي هو لأنّه في مأزق بالتأكيد
    İkimizde biliyoruz ki, bulduğun ilk fırsatta beni bayıltmayıp, hapsetmemenin tek nedeni senin gemilerinin buraya daha önce geleceğini düşünmendi. Open Subtitles كلانا يعلم أن السبب الوحيد لعدم صعقك لي وسجني في أول فرصة توفرت لك لأنك اعتقدت أن سفنكم ستصل هنا أولاً
    tek nedeni parası dağıtmaması... böylece daha fazla paranı alırdı. Open Subtitles السبب الوحيد لعدم أحتياجه لوثيقة حفظ أملاك حتى كان يتمكن من الحصول على أموالك
    Seni öldürmememin tek nedeni sana borçlu olmam. Open Subtitles السبب الوحيد لعدم قتلى لك هو أنني مدينة لك
    Çünkü onu henüz öldürmemiş olmamın tek nedeni o kitabı geri almak istememdi. Open Subtitles هذا مؤسف حقاً, لان استعاده ذلك الكتاب كان السبب الوحيد لعدم قتلي لها حتى الان
    Söylemememin tek nedeni onu benim öldürdüğümü düşüneceğinizi sanmamdı. Open Subtitles السبب الوحيد لعدم إخباركَ هو أنكَ ستعتقد أني من قام بقتلهِ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more