| Artık bu sınıflandırıcı resimlere bakarak "bunun kanser olup olmadığını" | TED | ويستطيع هذا المُصنِف تحديد إذا كان ذلك السرطان أم لا |
| Oyunla ilgili kanser veya kalp rahatsızlığıyla ilgili duyduklarımız gibi şeyler duymuyoruz. | TED | أعني أنكم لا تسمعوا أن السرطان أو مرض القلب له علاقة باللعب. |
| Ekranda, sekiz değişik kanser tipi için hastaların hayatta kalma oranları görünüyor. | TED | إذن ها هي معدلات بقاء المرضى من 8 أنواع مختلفة من السرطان. |
| O gün iyi haberler aldım ve bugün burda kanserden kurtulmuş olarak duruyorum, yardıma ihtiyaç duymadan yürüyorum ve sekerek ilerliyorum. | TED | لقد تلقيت اخبارا جيدة ذلك اليوم انا اليوم قد شفيت تماما من السرطان وانا اسير بدون اي مساعدة واتامل بمستقبل مشرق |
| Ama bir kuruluş ;"İnsan kanındaki D vitamini oranı ne kadar fazlaysa ; kalp hastalığına, kansere o kadar az yakalanılır." | TED | ولكن يوجد هناك علاقة: كلما ارتفع مستويات فيتامين د في الدم لدى الناس كلما أصبحوا أقل عرضة لأمراض القلب و السرطان |
| Emily'ye kanser teşhisi konduğu zaman, ...doktorlar 6 aylık ömrü kaldığını söylemişti. | Open Subtitles | عندما كانت ايميلى تعانى من السرطان الاطباء اعتقدوا أنها ستعيش ستة أشهر |
| Bir burç olabilir, ama daha çok kanser sizi içten yer bitirir. | Open Subtitles | رُبما يكون بُرجاً، و لكن منَ المُحتمَل أن يأكلكَ السرطان منَ الداخِل |
| Bunu yaptığını biliyorum ve sende kanser ya da iktidarsızlık... olmadığını varsayıyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنك فعلتها قبلاً وأفترض بأنه ليس لديك السرطان أو العجز الجنسي |
| Hepimize yapsan, eminim kanser gibi görünen en az 5 zımbırtı bulursun. | Open Subtitles | يمكن أن نفحص أي منا و نجد خمسة أشياء مختلفة تشبه السرطان |
| I wO albümü satmak istiyordum. Gelirini kanser araştırmalarına bağışlamak için. | Open Subtitles | لقد أردت أن نبيع هذا التسجيل حتى نجمع مالاً لأبحاث السرطان |
| Kemoterapi belki radyoterapi deneyebiliriz ama kanser akciğerlere, karaciğere ve bağırsaklarına yayılmış. | Open Subtitles | يمكننا تجربة العلاج الكيماوى والاشعاعى ولكن السرطان انتشر إلى الكبد والرئة والأمعاء |
| Ben sadece neden yemek borusunda kanser varken onun kalbini ameliyat ettiklerini anlamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أفهم لم سوف يجرون جراحة على قلبه بينما السرطان في أحشائه |
| Eğer Josh'da kanser çıkarsa, bunu ona söylememeye karar verdik. | Open Subtitles | لقد قررنا للتو إذا كان لديه السرطان أننا لن نخبره |
| Eğer kanser diğer organlarına yayılmışsa, senin ameliyat sonrası iyileşme ihtimalini çok düşürür. | Open Subtitles | , لو أن السرطان انتشر إلى أعضاء أخرى قد يعرض ذلك شفائك للخطر |
| Ayrıca karısından, kanser derneğine yardım için 10 km koşmasını, ben istemedim. | Open Subtitles | انا لا اطلب من زوجته ان تنزل 10 كيلو من اجل السرطان |
| kanseri, kanser değilmiş gibi tedavi etmeye çalışırsanız genellikle bu olur. | Open Subtitles | عادةً ما يحدثُ هذا حين نعالجُ السرطان بأن نتناسى أنّه سرطان |
| Aslında, düşünüyorum da, sanırım kanserden bir nesne gibi bahsetmek bile hata. | TED | و في واقع الأمر، أظن أننا مخطئون عندما نتكلم عن السرطان كشئ. |
| Bazı Vietnamlılar da her derde deva diye satıyor... akşamdan kalmalıktan kansere kadar. | Open Subtitles | وبعض الفيتناميين يبيعونه كعلاج لكل شيء، من السرطان إلى الإفراط في تناول الكحول. |
| ve o gece TV de güzel birşey yokmuş, sonrasında Yengeç Kulubesine gitmeye... | Open Subtitles | ولم يكن هناك شيء جيد بالتلفاز تلك الليلة لذا قررتما الذهاب لكوخ السرطان |
| Şu an kanseri en iyi görüntülemenin üç yolundan birini kullanıyoruz. | TED | أفضل الطرق الحالية لاكتشاف السرطان تتوزع ضمن واحدة من ثلاث مجموعات. |
| Tedaviden 23 gün sonra Emily'de kanserin yok olduğu açıklandı. | TED | بعد 23 يومًا من العلاج، كانت خالية تمامًا من السرطان. |
| Çevresindeki tek samimi ve konuşkan kişi senin kanserli fıstık. | Open Subtitles | المرأة الوحيدة التي اندمج و تحدث معها هي فتاة السرطان |
| kanserim neredeyse tespit edilemez durumda ama doktorların, vücudumun neden bu tuhaf siyah sıvıyı üretip dışarı attığı konusunda hiçbir fikirleri yok. | Open Subtitles | السرطان الآن ليس له وجود ولكن الأطباء ليس لديهم فكرة عن السبب الذى يجعل جسدى ينتج ثم يطلق هذا السائل الأسود العجيب |
| Aslında, yapmanı istediğimiz şeyin kanserini tedavi etmesini umuyoruz. | Open Subtitles | فى الواقع ، ما نريده منك سيشفى السرطان الذى تعانى منه |
| Crab Key'den söz etmiştin. Oraya niye gidemiyoruz? | Open Subtitles | ذكرت مفتاح السرطان البحرى لماذا لا نذهب هناك ؟ |
| kanserdi. Kötü huylu. | TED | لقد كان مرض السرطان. وكان من النوع الخبيث. |
| Aslında o kadar krema kullanmıyorum. Sadece yoğunlaştırılmış ıstakoz var. | Open Subtitles | أرأيتي, أنا لا أستخدم الكثير من القشطة وإنما فقط أركز على السرطان البحري |
| Aslında kanserde o kadar da iyi değilmişiz. | TED | نحن لا نقوم بذلك على نحو جيد في جميع أنواع السرطان. |
| Ve onlar kanserle savaşmak için düşük yoğunluklu elektrik alanlarını kullanıyorlar. | TED | ويستعملون حقولا كهربائية ذات شدّة ضعيفة لمقاومة السرطان. |
| Damarların, tümör hücreleri için otoyol vazifesi görmeleri beni düşündürüyor. | TED | وأول ما يجعلني افكر أن هذه الاوعيه الدمويه هي بمثابة الطرق السريعه لخلايا السرطان. |