Hayır, aynı cinayetçinin olduğunu sanmıyorum. Sadece bir burun deliği. üvey kardeşi olmalı. | Open Subtitles | لقد خاط فتحة واحده من انفه لا بد انه أخيه غير الشقيق. |
Usame Bin Ladin'in kardeşi Şefik Bin Ladin de Carlyle Gurup aile yatırımını kontrol etmeye gelmişti. | Open Subtitles | والذي يعد الأخ غير الشقيق لأسامة بن لادن وكان بالمدينة ليعتنى باستثمارات عائلته في مجموعة كارلايل |
Bu Doğru değil değil mi bu büyük kardeş Dean. | Open Subtitles | هذا ليس صحيحا ، حسنا؟ هذا ما يفعله الشقيق الاكبر |
Av bitiyor ama genç kardeş çok kötü yaralandı. | Open Subtitles | وبالرغم من أن صيد الرجال قد انتهى إلا أن الشقيق الأصغر قد تعرض لجرح خطير |
Güç karşısında tehdit olan her şeyi yok etmek için üvey kardeşini boğdurtmalıydı. | Open Subtitles | بإزالة أية منافسين أخرين له على الحكم فقام بالتخلص من أخيه غير الشقيق |
üvey kardeşimiz nasıl kaçacağını iyi bilir istediği zaman. | Open Subtitles | اخونا غير الشقيق يعرف كيف هرب عندما يتحسسه |
Şey teknik olarak senin yarı kardeşinim. Kısaca özetlediğimi söyleyebilirsin. | Open Subtitles | حسنا, تقنياً انا اخوك غير الشقيق لذا يمكنك القول انى فرضت عليك |
Senin halkının ruhsal kardeşi ve Keşiş Gyatso'nun yakın arkadaşıydım. | Open Subtitles | كنت الشقيق الروحي لشعبكم، وصديقا شخصيا للغياتسو الراهب |
kardeşimin bir arkadaşının kuzeninin üvey kardeşi baş döndürücüye binmiş ve kafası kopmuş. | Open Subtitles | أخي يعرف شاب .. أخوه غير الشقيق جرب هذه اللعبة ورأسه قطعت |
Saray, kralın üvey kardeşi için daima kritiktir. | Open Subtitles | المحكمة هي دائـــماً صعبة على الأخ غير الشقيق للملك |
Bu çocuğun sarhoş kardeşi yeğenimi komaya soktu! | Open Subtitles | الشقيق المخمور لهذا الفتى اطاح بإبنة اخي في غيبوبة |
üvey kardeş. Vince 14 yaşına kadar seni kuzeni sanıyordu. | Open Subtitles | أخوه غير الشقيق حسبك ابن عمه حتى سن الـ14 |
Ama sanırım küçük kardeş olmak, yıllar boyu bu duyguların inşa edilmesine sebep oluyor. | Open Subtitles | لكن بما أنه الشقيق الأصغر تراكمت هذه المشاعر في داخله لسنوات |
Böylece kardeş deneyi tamamen bilimsel değeri nedeniyle devam edebilecek. | Open Subtitles | هذا سيسمح بمحاكمة الشقيق من اجل تقدير القيمه العلميه |
Ama o ahlaksiz üvey ağabeyi, arkadaşı kalp krizinden ölünce kızımı kandırıp sigorta şirketini dolandırdı. | Open Subtitles | ولكن أخوها غير الشقيق الشرير خوفها بانه سيفضح الأمر عند شركة التامين عندما تعرض صديقه الى سكته قلبية |
Shogun bize yarı kardeş sorununu sessizce halletmemizi emretti. | Open Subtitles | أوامر شوجون لنا لتسوية مسألة أخيه غير الشقيق بهدوء. |
üvey kardeşin olarak Nico, Drakan tek varis şimdi. | Open Subtitles | وبما أنه اخاك غير الشقيق ,نيكو يكون داركان الوريث الوحيد الآن؟ |
Jagodish Singh benim süt kardeşim, payına düşeni almalı. | Open Subtitles | اخى الشقيق جوديش سنج ينبغى ان ياخذ نصيبه ايضا |
üvey kardeşine olanlar için üzgünüm annen yakın olmadığınızı söyledi ama yine de üzülmüşsündür. | Open Subtitles | أنا آسفة لما حصل لأخيك غير الشقيق لقد قالت أمك بأنكما لم تكونا على وفاق، أنا متأكدة أن الأمر ما زال صعباً عليك |
- üvey kardeşiyim. - Tanıştığımıza memnun oldum. | Open Subtitles | أنا أخوها غير الشقيق - سعيدةٌ بلقائك - |
Belki de kardeşinin hatalarını, ailenin gözünde biraz daha örtbas edebilmek için kendini bu duruma düşürmüşsündür. | Open Subtitles | إنه معقول انك دمرت زواجك ليكون الشقيق اقل فشل في عيني والديه |
Seni benim kan kardeşimsin, dünyadaki tek kardeşim. | Open Subtitles | أنت أخي الشقيق .. أخي الوحيد في هذا العالم |