"الشّيء" - Translation from Arabic to Turkish

• olanı
• şeyin
• şeye
• şeyde
• olan şeyi

Doğru olanı yapmanız için daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor?
كم من الناس يجب أن يموتوا أمامك يعمل الشّيء الصّحيح؟

Büyük doktorlarınsa doğru olanı yapacak cesaretleri vardır.
الأطباء العظماء عِنْدَهُمْ الأحشاءُ للعَمَل الشّيء الصّحيح.

Yanlış davrandığımı düşünebilirsin ama benim doğru olanı yaptığımdan şüphem yok.
لكن ليس هناك a شَكّ في رأيي بأنّني عَملتُ الشّيء الصّحيح.

Ben bir dava üzerinde iken tek bir şeyin %0 olasılığı vardır. Benim kaybetmem.
حينما أكون في قضيّة، الشّيء الوحيد الذي ليس له مجال هو خسارتي.

Bu şeyin kapatma tuşu nerede!
لا أريد الذّهاب، أين زرّ إطفاء هذا الشّيء

Sana tavsiye ettiğim ve senin yapmak istemediğim şey, ...tam yapman gereken şeye dönüştü.
الشّيء الّذي اقترحته عليكِ أن تقومي به، الّذي لم ترغبي أن تقومي به، تبيّنَ أنّه ما يجدرُ بكِ أن تقومي به.

Sen doğru olanı yaptın ve bu seni pişman edecek değil.
عَملتَ الشّيء الصّحيح و أنت لَنْ تَأْسفَ له.

Bu yüzden doğru olanı yapmak istemiyorsun.
في حالة أنت لا تُريدُ للعَمَل الشّيء الصّحيح.

Doğru olanı yapabilir.
هو يُمْكِنُ أَنْ يَعْملَ الشّيء الصّحيح.

Doğru olanı yapman her zaman doğru değil.
عَمَل الشّيء الصّحيح لَيسَ دائماً الشيءَ الصحيحَ.

Şimdi gidip doğru olanı yapmalısın.
الآن يَجبُ أَنْ تَذْهبَ وتَفعْلَ الشّيء الصّحيح

Özür dilerim, doğru olanı yaptığımı düşünüyordum.
أنا آسف. إعتقدت بأني كنت أعمل الشّيء الصّحيح

Yani, ben doğru olanı yaptım.
تَعْرفُ، أنا عَملتُ الشّيء الصّحيح، نعم. لذا ماذا بشأنك، كونراد؟

O yüzden doğru olanı yapacaksın.
لِهذا أنت سَتَعْملُ الشّيء الصّحيح.

- Bence de doğru olanı yaparsın.
-حَسناً، أعتقد إنك تَفعْلُين الشّيء الصّحيح

Bu şeyin kapatma butonu nerede?
لا أريد الذّهاب، أين زرّ إطفاء هذا الشّيء

Esas şu lanet şeyin çıkmasını istiyorum lütfen.
ما أريده حقًا هو نزع هذا الشّيء اللّعين، رجاءً

Çözebildiğim tek şey bundan beş ay sonra internete düşmeye hazır bir şeyin olduğu.
الشّيء الوحيد الذي استطعتُ فكّه هو أنّه سيُفعَّل بعد خمسة أشهر من الآن.

Ve bir şeyin dayanıklı olmadığını düşünmek ve bu düşünceyi kendime saklamak yemin ettikten sonra yalan söylemekle bir değil.
والتّفكير بأن شيئًا ما لن يدوم والاحتفاظ بتلك الفكرة لنفسي ليس نفس الشّيء كالكذب تحت القسم

Tanrıların kuklası olmaktan en ender ve en değerli şeye, bilim medeniyeti olmaya cüret eden düşünsel tırmanışımızın kaçınılmaz bir sonucuydu.
للتسلق الفكري الجريء من كوننا دمى في يد الآلهة إلى ذلك الشّيء الأندر و الثّمين،

Bu şeyde kendimi görebiliyorum.
-أتعلم، لا أستطيع تخيّل نفسي في هذا الشّيء .

Bazen yapmak zorunda olmadığın için doğru olan şeyi yaparsın.
أحياناً تفعلين الشّيء الصّحيح لأنه ليس من الضروري فعله