Öfkemiz büyük bir rahatsızlık getiriyor ve çatışma, rolümüzün konfor getirme olmasından doğuyor. | TED | غضبنا هو مصدر انزعاج كبير، ويظهر الصراع لأنه يتحتم علينا توفير الراحة. |
Kamu sağlığı ve tarım teşviki arasındaki çatışma kurulda bitiyor. | Open Subtitles | هذا الصراع بين الصحة العامة والترويج للزراعة صراع خارج الحدود |
Ve bunun şu anda tüm dünyada asıl mücadele olduğunu görüyorsunuz. | TED | وترى هذا ظاهراً حول العالم مجدداً ان هذا هو الصراع الرئيسي. |
2 kuralla çıkageldik. ya bazı kurallar ile geleceksin ya da orda savaş olacak. | TED | وفي معسكر مع 90 ألف نسمة، ينبغي أن تتوصل لقوانين أو يتحول هذا إلى نوع من الصراع. |
İlk polis raporuna göre zorla girme veya boğuşma izi yok. | Open Subtitles | لا دليل على الإقتحام عنوة أو الصراع وفقا لتقرير الشرطة الأولي |
Yüklülerin işgalinden sonra insanlar arası çatışmanın sona erdiğini düşünüyordum. | Open Subtitles | أعتقد أن الصراع بين البشر انتهى بالمنطقة بعد غزو الفضائيين |
Ve bu çatışmayı sonlandırmanın tek yolunun saltanatına son vermek olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | و أدرك أن الوسيلة الوحيدة لتسوية الصراع هي وضع نهاية لحكم الامبراطور |
Bu çatışma korkusu ise, nasıl yönlendirileceği zaten anlaşılamamış münakaşalara dahil olmanın korkusuna dönüşmektedir. Bu da baştan yenilmişlik hissine neden olur. | TED | خائفون من الصراع الذي قد يحدثه ذلك، خائفون من التورط في جدالات لا يعرفون كيف يديرونها، و أحسوا بأنهم متجهون نحو الهزيمة. |
Araştırmaya göre Afrika'da silahlı çatışma son 10 yıldır yedi katına çıktı. | TED | تُظهر أبحاثهم بشكل واضح أنه في أفريقيا خلال العشر سنوات الماضية تضاعف الصراع المسلح سبعة أضعاف. |
Ve her çatışma seviyesi farklı bir kaynak tahsisi, farklı bir yaklaşım, farklı bir kurumsal model gerektiriyor. | TED | ويتطلب كل مستوى من مستويات الصراع موارد مختلفة ومنهج مختلف ونموذج تنظيمي مختلف |
İçinde öyle bir mücadele azmi kalmamış olmasına çok üzüldüm. - Ne? | Open Subtitles | إنها سيئة جدا لم يكن لديك أكثر من ذلك الصراع في داخلك |
Bir gelecek hayaline ve savaşacak bir şeye sahip olmaktı, çünkü biliyorum bu mücadele bana ait değil. | TED | كان كامتلاك رؤية للمستقبل وشيء تكافح من أجله لأنني أعرف هذا الصراع ليس صراعي. |
20 yaşındayım, yani bu mücadele benden 5 yaş büyük demek oluyor. | TED | عمري 20 سنة، إذن هذا الصراع يكبرني بخمس سنوات. |
savaş, Çin sahillerinde 1842'ye kadar, yani mağlup Mançurya hanedanının, Hong Kong limanını İngilizlere vermesine ve ticareti olumsuz şartlarda sürdürmesine kadar devam etti. | TED | احتدم الصراع عند الساحل الصيني حتى عام 1842 والذي انتهى بهزيمة أسرة تشينغ وتنازلها عن ميناء هونغ كونغ لبريطانيا واستئناف التجارة ببنود غير متكافئة. |
34 günlük savaş sırasında Lübnan'da 4 milyon PTB(Parça tesirli bomba) parçacığı etrafa saçılmıştı. | TED | تقديرات ب4 ملايين من القنابل العنقودية نثرت في أنحاء لبنان خلال الصراع الذي دام 34 يوماً. |
Ruhunda, içinde Tanrının bilgisi olan... ileri geri bir boğuşma vardı. Bu çatışma ile sen onu tanıdın. | Open Subtitles | هذا الصراع هو معرفة الرب بهذا الصراع عرفته |
Çünkü, konu şu ki, bir çatışmanın içine dahil olduğumuz zaman, bakış açımızı kaybetmek kolaydır. | TED | لانه عندما تكون طرفاً في الصراع فانه من السهل جداً ان تفقد المنظور العام |
Ve o organizasyonun muhtemelen modern çatışmayı anlamak için en bilgili anahtar oyuncu olmasının bir nedeni bu -- çünkü konuşuyorlar. | TED | وهذا احد الاسباب الذي يفسر لماذا تلك المنظمة تقريبا افضل لاعب رئيسي قادر على فهم الصراع الحديث لانهم يتحدثون |
Kirli havayı emiyor, temizliyor ve salıyor, arabalara karşı bu savaşı, bisikletlerle kazanacağız. | TED | وتمتصُ الهواء الملوث، تنظفه وتطلقه مجددًا، في الصراع ضد الحافلة، وللاحتفال بالدراجة. |
İnanıyorum ki Orta Doğu'daki çatışmaya son vermenin ve barışı getirmenin özünde bizim bugün o topraklarda bulunan pasif liderlere daha fazla dikkat vererek pasif direnişi fonksiyonel bir davranış dönüştürmemiz yatıyor. | TED | وأعتقد أن في صميم إنهاء الصراع في الشرق الأوسط وإحلال السلام بالنسبة لنا يكمن في تحويل اللاعنف إلى سلوك موظّف من خلال إعطاء اهتمام أكثر بكثير إلى قادة اللاعنف على الأرض اليوم. |
Bu akşam bu konu hakkında yürütülen, yoğun mücadelenin sonuna gelindi. | Open Subtitles | لكن اللليلة الصراع الطويل الذي خاضه ليعفي أباه من حكم الاعدام |
Ne yani, Başkan çatışmadan kaçacağı yerde kucağına mı gidiyor? | Open Subtitles | انتظر، لا تخبريني بان الرئيسة تتجه نحو الصراع وليس بعيدا |
tarihi yazanlar sadece yaptıkları ... daimi çatışmalar aracılığıyla yaşam mücadelesinin altını çizenlerdir. | Open Subtitles | الذين يصنعون التاريخ بالتأكيد يصارعون من اجل الحياة خلال افعالهم انه الصراع الابدي |
Ardından gelen güç mücadelesi, ülkeyi bölen bir iç savaşa yol açtı. | TED | وكانت عاقبةُ الصراع على السلطة هي قيام الحرب الأهلية، التي قسّمت البلد إلى قسمين. |
Ve çoğunlukla bu çekişme eski kimlik, aidiyet ve köken hikayelerinden geliyor. | TED | وغالباً ما تكون أسباب الصراع متعلّقة بقصصٍ قديمةٍ تتعلق بالهوية والانتماء والأصول. |
Muhammed ise iki bacağını savaşın son haftası kaybetti. | TED | فقد محمد كلتا ساقيه خلال الأسبوع الأخير من الصراع. |
- Kendimizi bir defa daha kavganın aynı tarafından bulduk. Peki. | Open Subtitles | أكثر من مرة وجدنا أنفسنا على نفس جانب الصراع |