Bunu bulana kadar da aralarındaki tek bağlantı aldıkları davetiyeler. | Open Subtitles | حتى نفعل ذلك الصلة الوحية بينهم حتى الآن هي الدعوة |
bağlantı kitaptaki son labirent. Çözülemez bir şey. Bir çıkış yolu yok. | Open Subtitles | الصلة أنّها آخر متاهة في الكتاب، إنّها لا تحلّ، فلا مخرج منها |
Bu adamın karısıyla kardeşim arasındaki bağ TV dizisi olarak görünüyor. | Open Subtitles | الصلة بين زوجة ذلك الرجل وأخي تبدو أنها ذلك البرنامج التليفزيوني. |
Bu uzak bağlantısı ona orda bir iş bulmasını sağladı. | TED | تلك الصلة الضعيفة ساعدتها على إيجاد عمل هناك. |
Sanırım henüz çocuk ile organizma arasındaki bağı kırabilecek bir şey bulamadığımı anlamadınız. | Open Subtitles | لا أظنّك تعرف أنّي لم أجد طريقةً لفكّ الصلة بين الكائن و الفتى. |
Bunun ve konu ile ilgili diğer soruların cevapları ne yazık ki, "hayır". | Open Subtitles | للإجابة على هذه التساؤلات وغيرها من المسائل ذات الصلة . هي غير مرضية |
Bunun soruşturmayla bir ilgisi yok. | Open Subtitles | لا اعتقد ان هذا هو ذات الصلة لهذا التحقيق. |
Cezaevi ve hapishanelerden çıktıklarında, topluma geri dönüşlerinde pozitif bir geçiş yapabilmeleri adına ihtiyaçları olan servislerle bağlantı kuruyorum. | TED | حيث أربطهم بالخدمات ذات الصلة بمجرد خروجهم من الحبس والسجن لصنع تحول إيجابي لهم في المجتمع. |
Pekâlâ; harflerin sayısını, bağlantı olasılığı olan kelimelerin çeşitliliğini ve tüm bunların kısaltmalarını ve değişik yazımlarını hesaba katacak olursak, bu şans oldukça yüksektir. | TED | حسناً عندما تحسب عدد الحروف, وتشكيلة الكلمات ذات الصلة الممكنة, وكل اختصاراتها وتهجئاتها البديلة, فإنها كبيرة جداً. |
Aralarındaki bağlantı genellikle göz ardı ediliyor fakat cinsiyet eşitliği dünyaya meydan okumamızda anahtar niteliğinde. | TED | وكثيرًا ما يتم إغفال الصلة بينهما، لكن المساواة بين الجنسين هي الحل الرئيسي لتحدي الكوكب الذي نواجهه. |
Ve hatta iç sesinizi fikirler ve faaliyetler arasındaki kayıp bağlantı olarak da görebilirsiniz. | TED | يمكنك حتّى رؤية هذا الصوت الباطن على أساس الصلة المفقودة التي تصل بين الأفكار والأفعال. |
Beden ve beyin arasındaki bağlantı, bu ikisinin birliğini sağlıyor. | TED | و الصلة بين الجسد و الرأس عادة ما يقود هذه الاشياء الى وحدة. |
Dış dünyayla olan tek bağ çok yüksekte olan küçük bir pencere. | TED | كانت الصلة الوحيدة بالعالم الخارجي هي شباك صغير في مكان أعلى من أن يُرى. |
Ve bu bana şehirlerde büyüyen insanların dahi doğal yaşam ve hayvanlara karşı doğal bir bağ hissettiğini hatırlatırdı. | TED | فيذكرني هذا أنه حتى من ترعرعوا في المدن يشعرون بتلك الصلة الطبيعية مع عالم الطبيعة والحيوانات. |
Kundakçıların çete bağlantısı olduğuna dair söylentiler var. | Open Subtitles | هناك شائعات بأن الحرائق المفتعلة قد يكون عصابة ذات الصلة. |
Bu da futbol bağlantısı olmadığı anlamına gelir. | Open Subtitles | وهو ما يعني لم يكن لكرة القدم ذات الصلة. |
Ancak o zaman sana bu bağı nasıl koparacağınızı söyleyeceğim. | Open Subtitles | وعندها فقط سأخبرك بكيفية إيقاف الصلة بينكما |
Elimdeki tüm dosyaları ve ilgili materyalleri bugün size gönderirim. | Open Subtitles | سأدع جميع الملفات والمواد ذات الصلة .يتم إرسالها إليكم اليوم |
Bilmem. Konuyla ilgisi olur diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | لا أدري، أعتقدت أن المحادثة ستوطد الصلة بيننا |
Konuyla alakalı olan, film yapımcılarının kasti çarpıtma yapıp, yapmadıkları-- | Open Subtitles | ما كان ذات الصلة ان أظهر صانعي الفلم عمل طائش |
Söz konusu kurbanlar insandı, ne gibi bir bağlantıları var? | Open Subtitles | هؤلاء الضحايا كانوا آدميين، ما هي الصلة إذاً؟ |
Demek istediğinizi anlıyorum ama bir çok insan baktığında o zaman sizin ne düşündüğünün de bağlantılı olduğunu düşünecek. | Open Subtitles | أتفهم بأن هذا هو موقعك، ولكن الكثير من باقي الناس سيتطلعون الى ذلك ويروا مدى حزمك وثيق الصلة بالأمر |
İkinci ve üçüncü kurbanın bağlantısını biliyoruz, peki Claire Westchester'ın olayı ne? | Open Subtitles | نعلم الصلة بين الضحيتين الثانية والثالثة ولكن كيف تكمل كلير وستشستر اللغز؟ |
Şu anda kaybolduğun iki yılla ilgili tek bağlantımız o. | Open Subtitles | إنه الصلة الوحيدة التي لدينا عن فقدانكِ تلك السنين |
Yaşayanlar ile ölülerin arasındaki bağlantının temel taşı. | Open Subtitles | إنّها حجر أساس الصلة بين عالم الأحياء وعالم الأموات. |
Diğer çocuklar. Seninle alakası olmayan şeyler var. | Open Subtitles | ثمّة رجال آخرون أمور ليست وثيقة الصلة بك |
Yani, bağımız o kadar derin ki sanki kafasının içindeyim. | Open Subtitles | أعني أن الصلة عميقة جداً، أشعر وكأنني بداخل رأسه. |
Polisin bile çözemediği ilişkiyi o çözmüş. | Open Subtitles | نعلم أنّها اكتشفت الصلة والتي عرفت عنها الشرطة |