"الضغوط" - Translation from Arabic to Turkish

    • baskı
        
    • stres
        
    • baskıyı
        
    • Stresten
        
    • baskılar
        
    • strese
        
    • baskının
        
    • baskılara
        
    • stresle
        
    • stresli
        
    • baskıları
        
    • stresi
        
    • baskıya
        
    • baskıdan
        
    • stresliyim
        
    Çılgınlar kanadı vampir hakları mevzuatı konusunda çok baskı yapıyorlar. Open Subtitles حينما كانت الضغوط حول ما يُسمى بتشريع حقوق مصاصي الدماء
    Derdi, her iki tarafa da kısıtlama yönünde baskı yapmak. Open Subtitles انه حول وضع الضغوط على كلا الحزبين لخفض الانفاق الحكومي
    Belki de bu yazma olayı üzerinde biraz fazla baskı yaratıyordur. Open Subtitles تعلمين، ربما يسبب لكِ مشروع الكتابة هذا الكثير من الضغوط النفسية
    Onları bana doktor verdi, stres için olduklarını söyledi, bilirsin? Open Subtitles الدكتـور اللي أعطانـي إياها يقـول لإزالة الضغوط ، أتعلـم ؟
    Akademi Ödülleri'nin insanın üzerinde yarattığı baskıyı tahmin edemezsiniz. Open Subtitles من الصعب تصوّر الضغوط التي تضعها جوائز الأكاديمية على الشخص
    Zihnini bu Stresten biraz uzak tutar dedim. Open Subtitles أنك ترغبين في أن تروحي عن نفسكي و تبعدي بعض من هذه الضغوط
    Sonrasında, eğitim Departmanımdaki görevimde, sosyal baskı ve saldırgan davranışlar sona erdi. Open Subtitles أثناء آخر فترة لي .في وزارة التعليم الضغوط الاجتماعية .وأسلوبه المهين انتهيا
    Kendimi baskı ve beklentiden arındırdığım an bunların yerini heves aldı, bu da adeta oyun oynamamı sağladı. TED وسرعان ما استبدلت الضغوط والتوقعات بالحماس والاستمتاع بهذه التجارب
    İnsan bazen sözlerine dikkat edemiyor, baskı altında her şeyi yapabiliyor ama ben seni duymadım. Open Subtitles الانسان يتفوه باى شئ و يقوم بفعل اى شئ تحت الضغوط , اليس كذلك ؟ لكن كانى و لا سمعت حاجه
    Ortadoğu'ya baskı yapıp onları savaş için tahrik etmeye çalıştık. Open Subtitles بالبدء فى ممارسة الضغوط و جمع المعلومات حول أمكانية الدفع بالمزيد من القوات إلى ساحة الشرق الأوسط
    Ama eğer itirazın bürokratik baskı nedeniyle ise, senden bilgi koparmakla kalmamışlar, ...aynı zamanda seni kontrol altına da almışlar. Open Subtitles لو كان بسبب الضغوط البيروقراطية فسوف يلعبون بكى و يسلخونك
    Aşırı baskı karşısındaki kararlılığın ve metanetin ilham verici. Open Subtitles أن عزيمتكم و إصراركم حتى تحت الضغوط العظيمة لهو إلهام
    Bahisler koyulduğunda, baskı arttığında yeryüzündeki her yaşayan canlının sadece ilgilendiği tek bir şey vardır: Open Subtitles في وقت الأزمات عندما تزداد الضغوط كلّ مخلوق على وجه الأرض يهتمّبشيءواحد,شيء واحدفقط:
    Oldukça stres altında olduğunu biliyorum ama ben de stres altındayım. Open Subtitles ،أعرف أنك تحت ضغوطٍ كثيرة .ولكنّي تحت الكثير من الضغوط أيضًا
    En sevdiğim bazı şeyler, örneğin çikolata ve çay, böğürtlen, aşırıya kaçmadan alkol, stres denetimi, ve esrarda bulunan kanabanoidler. TED بعض أشيائي المفضلة كالشكولاته والشاي والتوت الكحول بإعتدال والتعامل مع الضغوط المواد الموجودة في الماريجوانا
    - Üzerimdeki baskıyı tahmin bile edemezsiniz. Open Subtitles ليس لديكم أى فكرة عن الضغوط التى أتعرض إليها
    Evet, hayatım sınırlanmış durumda ama Stresten kaçınabiliyorum. Open Subtitles نعم، حياتي مليئة بالعُقد، ولكنني أحاول تجنب الضغوط
    Ve buna eşlik eden sosyal baskılar acımasız. TED و الضغوط الاجتماعية التي ترافق هذا قاسية
    -Bak sinirli bir çocuk, strese gelemez. Open Subtitles إنه عصبيّ. ولا يتفاعل بشكل سليم تحت الضغوط
    Asilzadeleri üzerindeki baskının farkındayım. Open Subtitles أن قلقي الحالي يتركز على الضغوط المتركزة على سموه.
    Kendimize karşı dürüst olmalı ve baskılara direnmeliyiz. Open Subtitles أن نكون صادقين مع أنفسنا ، وأن نقاوم إغراء الضغوط
    Dışarıya yansıttığım sağlam duruşum stresle başa çıkma yolum. Open Subtitles من عادتي إبراز الثقة الخارجة كوسيلة للتغلب على الضغوط
    Ama düşündüğümüz şey, stresli durumlarda, ... ... bu hormonların damlaları sınırlıdır. Mesela, gıda kaynakları sınırlıdır. TED لكن ما نعتقده أنه تحت ظروف الضغوط مُستوى تلك الهرمونات ينخفض على سبيل المثال وجود موارد محدودة للغذاء
    Erkekler akran kültürünün getirdiği baskıları yaşıyor. Tam da bu yüzden, bu baskıları yok etmek için erkekleri cesaretlendirmemiz gerekiyor. TED هناك قيود داخل ثقافة الأقران على الرجال، وذلك هو السبب في أننا بحاجة إلى تشجيع الرجال لاختراق تلك الضغوط.
    Dışlanan toplumların zaten karşı karşıya kaldığı stresi arttırıyor. TED فإنه يزيد من الضغوط التي تواجهها المجتمعات المهمشة
    Palmer, yönetimdeki siyasi baskıya dayanamayacak, ...hele ki halkınkine. Open Subtitles لن يستطيع الرئيس بالمر تحمل الضغوط السياسية من قبل إدارته ناهيك عن ارادة الشعب
    Sen, müvekkilimi soruşturmaya başladığında bu ailenin karşı karşıya kalacağı baskıdan endişe ediyorum. Open Subtitles أنا قلق حول أن تؤثر تلك الضغوط التى تمارسها بمقاضاة موكلى على العائلة
    - Çok stresliyim. Open Subtitles أنت تحتاج أن تعود ألى الفصل. لدى الكثير من الضغوط تقع على فى حياتى

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more