Çılgınlar kanadı vampir hakları mevzuatı konusunda çok baskı yapıyorlar. | Open Subtitles | حينما كانت الضغوط حول ما يُسمى بتشريع حقوق مصاصي الدماء |
Derdi, her iki tarafa da kısıtlama yönünde baskı yapmak. | Open Subtitles | انه حول وضع الضغوط على كلا الحزبين لخفض الانفاق الحكومي |
Belki de bu yazma olayı üzerinde biraz fazla baskı yaratıyordur. | Open Subtitles | تعلمين، ربما يسبب لكِ مشروع الكتابة هذا الكثير من الضغوط النفسية |
Onları bana doktor verdi, stres için olduklarını söyledi, bilirsin? | Open Subtitles | الدكتـور اللي أعطانـي إياها يقـول لإزالة الضغوط ، أتعلـم ؟ |
Akademi Ödülleri'nin insanın üzerinde yarattığı baskıyı tahmin edemezsiniz. | Open Subtitles | من الصعب تصوّر الضغوط التي تضعها جوائز الأكاديمية على الشخص |
Zihnini bu Stresten biraz uzak tutar dedim. | Open Subtitles | أنك ترغبين في أن تروحي عن نفسكي و تبعدي بعض من هذه الضغوط |
Sonrasında, eğitim Departmanımdaki görevimde, sosyal baskı ve saldırgan davranışlar sona erdi. | Open Subtitles | أثناء آخر فترة لي .في وزارة التعليم الضغوط الاجتماعية .وأسلوبه المهين انتهيا |
Kendimi baskı ve beklentiden arındırdığım an bunların yerini heves aldı, bu da adeta oyun oynamamı sağladı. | TED | وسرعان ما استبدلت الضغوط والتوقعات بالحماس والاستمتاع بهذه التجارب |
İnsan bazen sözlerine dikkat edemiyor, baskı altında her şeyi yapabiliyor ama ben seni duymadım. | Open Subtitles | الانسان يتفوه باى شئ و يقوم بفعل اى شئ تحت الضغوط , اليس كذلك ؟ لكن كانى و لا سمعت حاجه |
Ortadoğu'ya baskı yapıp onları savaş için tahrik etmeye çalıştık. | Open Subtitles | بالبدء فى ممارسة الضغوط و جمع المعلومات حول أمكانية الدفع بالمزيد من القوات إلى ساحة الشرق الأوسط |
Ama eğer itirazın bürokratik baskı nedeniyle ise, senden bilgi koparmakla kalmamışlar, ...aynı zamanda seni kontrol altına da almışlar. | Open Subtitles | لو كان بسبب الضغوط البيروقراطية فسوف يلعبون بكى و يسلخونك |
Aşırı baskı karşısındaki kararlılığın ve metanetin ilham verici. | Open Subtitles | أن عزيمتكم و إصراركم حتى تحت الضغوط العظيمة لهو إلهام |
Bahisler koyulduğunda, baskı arttığında yeryüzündeki her yaşayan canlının sadece ilgilendiği tek bir şey vardır: | Open Subtitles | في وقت الأزمات عندما تزداد الضغوط كلّ مخلوق على وجه الأرض يهتمّبشيءواحد,شيء واحدفقط: |
Oldukça stres altında olduğunu biliyorum ama ben de stres altındayım. | Open Subtitles | ،أعرف أنك تحت ضغوطٍ كثيرة .ولكنّي تحت الكثير من الضغوط أيضًا |
En sevdiğim bazı şeyler, örneğin çikolata ve çay, böğürtlen, aşırıya kaçmadan alkol, stres denetimi, ve esrarda bulunan kanabanoidler. | TED | بعض أشيائي المفضلة كالشكولاته والشاي والتوت الكحول بإعتدال والتعامل مع الضغوط المواد الموجودة في الماريجوانا |
- Üzerimdeki baskıyı tahmin bile edemezsiniz. | Open Subtitles | ليس لديكم أى فكرة عن الضغوط التى أتعرض إليها |
Evet, hayatım sınırlanmış durumda ama Stresten kaçınabiliyorum. | Open Subtitles | نعم، حياتي مليئة بالعُقد، ولكنني أحاول تجنب الضغوط |
Ve buna eşlik eden sosyal baskılar acımasız. | TED | و الضغوط الاجتماعية التي ترافق هذا قاسية |
-Bak sinirli bir çocuk, strese gelemez. | Open Subtitles | إنه عصبيّ. ولا يتفاعل بشكل سليم تحت الضغوط |
Asilzadeleri üzerindeki baskının farkındayım. | Open Subtitles | أن قلقي الحالي يتركز على الضغوط المتركزة على سموه. |
Kendimize karşı dürüst olmalı ve baskılara direnmeliyiz. | Open Subtitles | أن نكون صادقين مع أنفسنا ، وأن نقاوم إغراء الضغوط |
Dışarıya yansıttığım sağlam duruşum stresle başa çıkma yolum. | Open Subtitles | من عادتي إبراز الثقة الخارجة كوسيلة للتغلب على الضغوط |
Ama düşündüğümüz şey, stresli durumlarda, ... ... bu hormonların damlaları sınırlıdır. Mesela, gıda kaynakları sınırlıdır. | TED | لكن ما نعتقده أنه تحت ظروف الضغوط مُستوى تلك الهرمونات ينخفض على سبيل المثال وجود موارد محدودة للغذاء |
Erkekler akran kültürünün getirdiği baskıları yaşıyor. Tam da bu yüzden, bu baskıları yok etmek için erkekleri cesaretlendirmemiz gerekiyor. | TED | هناك قيود داخل ثقافة الأقران على الرجال، وذلك هو السبب في أننا بحاجة إلى تشجيع الرجال لاختراق تلك الضغوط. |
Dışlanan toplumların zaten karşı karşıya kaldığı stresi arttırıyor. | TED | فإنه يزيد من الضغوط التي تواجهها المجتمعات المهمشة |
Palmer, yönetimdeki siyasi baskıya dayanamayacak, ...hele ki halkınkine. | Open Subtitles | لن يستطيع الرئيس بالمر تحمل الضغوط السياسية من قبل إدارته ناهيك عن ارادة الشعب |
Sen, müvekkilimi soruşturmaya başladığında bu ailenin karşı karşıya kalacağı baskıdan endişe ediyorum. | Open Subtitles | أنا قلق حول أن تؤثر تلك الضغوط التى تمارسها بمقاضاة موكلى على العائلة |
- Çok stresliyim. | Open Subtitles | أنت تحتاج أن تعود ألى الفصل. لدى الكثير من الضغوط تقع على فى حياتى |