1903'ten beri uygulanmamış olan bu yöntem, neredeyse her bir uçak sınıfına uygulandı: sivil, askeri veya hava polisi. | Open Subtitles | هذا الأمر، الذي لم يطبق منذ 1903 تم تطبيقه تقريبا على كل الطائرات سواء مدنيه أو عسكرية أو بوليسية |
Bir uçak gemisi, USS Hornet; 16 tane B25 bombardiman uçagindan olusan bir bölükle Japonya'ya mümkün olan en yakin konuma yaklasmaya çalisacaktir. | Open Subtitles | وهى ان تحاول حامله الطائرات يو اس اس هورنك الاقتراب من اليابان قدر الامكان مع فرقه من قاذفات القنابل ال 16 بى 25 |
uçaklar, insanların uzuvlarını koparan, dönüp duran ve korkutucu bombalar atardı. | TED | كانت الطائرات ترمي القنابل الدوّارة المرعبة التي كانت تقطع أطراف الناس. |
Resmi rapora göre bu tip uçaklar daha önce de benzer kazalar yapmış. | Open Subtitles | طبقا للتقرير الرسمي, هذا النوع من الطائرات كان لديه ستّ مراحل مماثلة مؤخرا |
uçakları kirli yolcuları mutsuz, uçaklar da sürekli kaza yapıyor. | Open Subtitles | الطائرات قذرة و المسافرون يكونون غير سعداء و الطائرات تتحطم |
Orada, aşağıda görev yapan Federal Kuruluşlar, başka bir yerde, uçakların çarpmasından hariç, bir çeşit patlatıcı düzenek bulunduğuna inanıyorlar. | Open Subtitles | الوكالات الإتحادية التى كانت هناك تعتقد بأنه كان هناك نوع من أجهزة التفجير فى مكان آخر غير الذى ضربته الطائرات |
Üç hafta boyunca, onlarca uçak ve helikopterler ve arama ekibi gördük. | Open Subtitles | لمدة ثلاثة اسابيع راينا العديد من الطائرات و الطائرات المروحيه وفرق بحث |
En küçük uçak bile 6000 ve 10000 metre arasında uçmalı. | Open Subtitles | حتى أصغر الطائرات يجب أن يطير بين 6000 و 10000 قدم. |
uçak gemisi gibi bir şey aslında ama çıkabildiği yer tam uzay sınırı. | Open Subtitles | إنه في الأساس كحاملة الطائرات. ولكن مكان الوصول يكون على حافة الفضاء تمامًا. |
Ben... uçak kazasında biri öldüğünde, uçakla seyahat etmeyi bırakmazsın. | Open Subtitles | عندما يموت شخص في تحطم طائرة لا نتخلى عن الطائرات |
Sanırım Jack Bauer'ın uçaklar bombalarını bırakana kadar vakti olacak. | Open Subtitles | جاك باور لدي الوقت لحين وصول الطائرات لمكان اسقاط القنابل |
Ama 11 ve 77 sefer sayılı uçaklar "ortadan kalkmış" olarak listelenmiştir. | Open Subtitles | لكن الرحلتين 11 و 77 تم إدراجهما فى بند الطائرات التى تحطمت |
Elinizde, öç almaya çalışan yapay zekâlı maket uçaklar ordusu var. | Open Subtitles | الآن لديكم جيش من الطائرات الآلية الصناعية الذكية تبحث عن الثأر. |
uçakları 1600 metreden uçuruyoruz; | TED | نطير بهذه الطائرات على إرتفاع 5,000 قدم |
Bir kablosuz sinyali gökyüzüne iletirsiniz, bazı uçaklardan yansır ve size geri gelir. Bu sayede uçakları belirlersiniz. | TED | أنتم ترسلون إشارات لاسلكية للسماء، إنها تنعكس عن بعض الطائرات وتعود إليكم، فتبدأون بالكشف عن هذه الطائرات. |
Havalimanındaki uçakları saymak istediğimizi düşünelim. | TED | لذا، تخيل إذا أردنا معرفة عدد الطائرات في المطار. |
- Tanrım. Bu uçakların teknolojisi çok gelişmiş. Tamamen bilgisayarlı. | Open Subtitles | تقنيات هذه الطائرات متقدمة , كلها يتم التحكم بها بالكمبيوتر |
Ve bu durumda, insansız hava uçağının hasarını derinden inceleyerek, bu silahı kimin gönderdiğini söylemek çok zor olacak. | TED | وفي تلك الحالة، غربلة للحطام كهجوم طائرة بدون طيار انتحاري، سيكون من الصعب جداً القول من أرسل تلك الطائرات. |
İHA'larımızın kısıtlı olduğunu biliyorum ama bölgeyi taraması için bir tane talep ediyorum. | Open Subtitles | أعلم أّننا نواجه عجز فى الطائرات لكنني فقط بحاجة لواحدة إضافية لتمشيط المنطقة |
Son üç senede kaç şirketin uçağı kaçırıldı, biliyor musunuz? | Open Subtitles | اتعلم كم عدد الطائرات الت اخططفت خلال الثلاث سنوات الاخيرة |
Bize gideceği yeri söyleyebilir. Uçakta bir yere gitmek çok kolaydı. bir test pilotu olarak 30 yılı aşkın uçuş kariyerine baktığımızda halen uçabilir. | TED | وسيواصل ويخبرنا أن المتحولة هي لحد الآن أسهل طائرة للهبوط بها من الطائرات التي حلق بها طوال 30 سنة من مسيرته المهنية كطيار اختبار. |
uçaklara, kendini kule gibi gösteren bir kaçık olduğunu söyleyip, onları uyarmalıyız. | Open Subtitles | علينا انذار تلك الطائرات ان هناك مجنون يتحث لهم على انه البرج |
Ölümünden birkaç saat önce özel bir jet yakıtıyla temas ettiğini biliyoruz. | Open Subtitles | و لقد علّمنا بأنّه متصل بوقود الطائرات خاصّتك قبيل ساعات من موته |
Acı gerçek. Jetler peş peşe üç yıldır bizi yeniyor. | Open Subtitles | واقع الاختيار، وقد فاز الطائرات علينا ثلاث سنوات على التوالي |
Ama her uçağın geçerken bir defa Güney Afrika'ya inmesi beklenir. | Open Subtitles | أنهم يلزموا جميع الطائرات الهبوط في جنوب أفريقيا قبل المضي قدما |
Oyuncak uçaklarla zaman harcadığımızı düşünen şüpheciler ve tenkitçiler konusunda bize düşen payı aldık. | TED | لقد حصلنا على نصيبنا العادل من المتشككين والنقاد الذين يعتقدون أننا مجرد أننا نعبث مع لعبة الطائرات. |
Bedava odaları, bedava özel jetleri ve 2 milyon dolarımızı... kaçırmak istemeyen beleşçi milyarderlerden biriydi. | Open Subtitles | كان مليارديراً آخر بخيلاً يحب الغرف المجانية و الطائرات النفاثة الخاصة ,و 2 مليون دولار من نقودنا |
O gün kaçırılan 4 uçaktan sadece United 93 hedefine ulaşamadı... | Open Subtitles | من بين الطائرات الأربعة المخطوفة ذلك اليوم كانت يونايتد 93 الوحيدة |