"الظلام" - Translation from Arabic to Turkish

• karanlığın
• karanlıktan
• karanlığa
• karanlığı
• kararmadan
• Gece
• Karanlıklar
• kararacak
• Kara
• kararıyor
• karanlıktı
• kararana
• kararınca
• karanlığında
• karanlıkla

O zaman gerekli olan ışığı söndürmek ve karanlığın içini taramak olmalıdır.
فهل ينبغى لنا أن نطفئ أضواءنا و نزحف فى الظلام معه ؟

karanlığın temsilcileri bazen bize zarar vermek için doğru söyler.
غالبا ما تخبرنا قوى الظلام بالحقائق كى تستدرجنا إلى الشر

Nerede olduğunu bildiğiniz sürece bir daha karanlıktan korkmanız gerekmeyecek.
و لن تكونى خائفة من وجودك فى الظلام مرة أخرى

Bütün muhtaç küçük çocuklar geldiğinde, karanlıktan önce bir parça nezaketi severim.
أحب القليل من اللطف قبل الظلام قبل أن يأتي كل الأولاد المحتاجين

Tılsım neredeyse kontrolden çıktı. Çok geç olmadan onu karanlığa gömmeliyiz.
التميمة خارج السيطرة علينا أن ندفنها في الظلام قبل فوات الأوان

Seyircinin rahatı için karanlığı süslüyor, acıyı kesiyor ve travmayı sürdürüyordum.
كنت أزيل الظلام وأقطع الألم وتحمل صدماتي من أجل راحة جمهوري.

Hava kararmadan önce onu yamaçtan indirip güvenli bir yere götürün çocuklar.
يا رفاق، أنزلوا من هذا المنحدر .إلى مكان أمن قبل حلول الظلام

Belki karanlığın Prensi ile çarpışabilir ve onu ebediyete kadar yakabilirsin.
ربما أمكنك تكوين علاقة مع أمير الظلام ريثما تحترقين إلى الأبد.

Karın hiç erimediği karanlığın altı ay sürdüğü kuzeyden korkutucu bir halk.
الشعب المخيف من الشمال حيث الثلوج لا تذوب ويخيم الظلام لستة أشهر

Hiçkimse, şeytanın yattığı yer olan karanlığın merkezinden geri donemedi.
لم يعد احد قبل من قلب الظلام حيث مكمن الشيطان

Evrendeki hemen hemen her tür karanlıktan mantıksız bir şekilde korkar.
جميع الكائنات في الكون تقريبا لديها خوف غير منطقي من الظلام

karanlıktan o kadar korkuyorum ki, ışıklar açık uyuyorum eskisi gibi.
لقد تعودت على النوم والإضاءة تعمل فأصبحت خائفه تماماً من الظلام

Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü... ve onu karanlıktan ayırdı.
الرب رأى ذلك النور خير وهو عزل النور عن الظلام

Kimi zaman Gece sürerken, ...farları açar, gaz verir karanlığa öylece dalarım.
أحياناً، أقود دراجتي ليلاً، أضيء الكشافات، وأنطلق بأقصى سرعة بتهوّر نحو الظلام.

Yok, karanlığa kadar bekleyeceğiz. İyi haber ise bir 'sabit hat' buldum.
كلا, علينا انتظار حلول الظلام الاخبار الجيدة انني عثرت على الخط الارضي

Öldüğü zaman cennetin ve dünyanın üzerindeki karanlığı gördün mü?
انت رأيت الظلام الذى ملأ السماء و الارض حين مات

"...yeni ayın sonunu ilan edeceğim ve yeryüzüne karanlığı yayacağım.
سوف أحطم قرون القمر الجديد000 سوف أنشر الظلام حول العالم

Hava kararmadan yakalamak istiyorsak, en az 1 mil daha hızlanmamız lazım.
نريد على الأقل عُقدة آخرى إذا كنا نريد اللحاق بها قبل الظلام.

Geri dönsek iyi olur. Karanlık basacak ve çoğunlukla Gece geliyorlar. Çoğunlukla.
يجب أن نعود لان الظلام سيحل والمخلوقات تهاجم فى الليل بشكل خاص

Beni bırak, yolculuğuma başlamadan önce geri dönüşü olmayan yere... ebedi Karanlıklar ülkesine.
، اتركنـي قبل أن أستقرّ بأرض لا عودة منهـا أرض يسودهـا الظلام اللانهـائي

Yakında hava da kararacak ve çok soğuk olacak.
سيعم الظلام بعد قليل، والبرد سيكون شديدا

Şu an Kara Adalar üzerinde uçuyor, ekibi gönderdiğimiz yerle aynı yer.
إنها تُحلق فوق جزر الظلام الآن نفس البقعة التي أرسلنا الفريق إليها

Hava kararıyor. Tüm Gece boyunca orada kalacaksın, yaşlı adam.
سيحل الظلام , وستعلق هنا طوال الليل أيها الرجل العجوز

karanlıktı bayım ama o zamana kadar sizi fark ettiğimi düşünmüyorum.
كان الظلام دامس لكن لا اعتقد اني لمحتك في تلك اللحظه

- Hava kararana kadar bekleyelim.
أجل، ولكن من الأفضل أن ننتظر حتى يحل الظلام.

Sizi hava kararınca görürsem tutuklamak zorunda kalırım.
لو أمسكت بكم فى البلدة بعد حلول الظلام سأقوم باحتجازكم

Gördüğünüz her şey, derin denizin zifiri karanlığında gerçekleşiyor.
كل شيء تراه هو لعب في الظلام الدامس في أعماق البحار.

Daha önce ışığın bu kadar parlak olduğunu, karanlıkla birleştiğini hiç hissetmemiştim.
أنا لم أشعر من قبل بهذا الشعاع من الضوء القبلات تزيح الظلام