Darboğazları döngüden ayırarak en iyi duruma getiriyoruz, onları karar döngüsünden çıkarıyoruz. | TED | نحسن من السرعة بإزالة العقبات من المعادلة، إخراجها من دائرة صنع القرار. |
Ve karıncalar sonraki tura gidip gitmeyeceklerine karar vermek için... ...yuva girişinde öylece bekleyerek... ...içeri gelen karıncalarla kontak kuruyorlar. | TED | والنمل الذين ينتظرون تحديداً في مدخل العش القرار ما إذا كانوا يريدون الخروج إلى رحلة أخرى، يتواصلون مع النمل القادمين. |
Kendinizi nasıl hissederdiniz ve bir dahaki sefere nasıl bir karar alırsınız? | TED | بما سيشعرك هذا الأمر وما القرار الذي ستقوم باتخاذه في المرة القادمة؟ |
Cevabım hayır, çünkü bu belirli kararı sevmiyorlar, ancak sistemi değiştirmek istemiyorlar. | TED | وإجابتي لا، لأنهم لا يعجبهم القرار الخاص، لكنهم لا يريدون تغيير النظام. |
Böyle bir kararı onun gibi kaslı ve kalın kulaklı birine mi bırakacaksın? | Open Subtitles | هل ستاخذ القرار بهذا الشكل بمثل هذا الرجل ذو العضلات والاذن العريضه ؟ |
Zararı azaltmak gibi genel karar alma prensiplerini koymaları cazip gelmekle birlikte, bu bile hemen etiksel olarak belirsiz kararlara yol açıyor. | TED | وإنه لمن المغري أن تقدم بعض المبادئ العامة بمسألة إتخاذ القرار مثل تقليل الخطر ولكن ذلك قد يقود إلى خيارات معتمة أكثر |
İnsanlar şu anda 50 doları almayı bir ay beklemeye yeğliyor, ama bu karar çok uzak gelecekte değilse. | TED | لدينا النزعة نحو إختيار 50 دولاراً الآن بدلاً عن الإنتظار لشهر، لكن ليس اذا كان القرار بعيداً في المستقبل. |
Öyleyse konuşmak, ortak karar vermeye ket mi vurur yoksa yardımcı mı olur? | TED | إذًا فهل تبادل الحديث مع الآخرين يساعد أم يعيق عملية اتخاذ القرار الجماعي؟ |
Ve bunun sebebi, hem kamu sektöründe hem özel sektörde, karar alma yetkisine sahip kişilerin çoğunun, gerçekten tehlikede olmadıklarını hissetmesidir. | TED | وذلك بسبب أن أغلب الأشخاص الذين لديهم سلطات اتخاذ القرار في كلٍ من القطاعين العام والخاص لا يشعرون بأنهم في خطر |
Senden bunu istiyorum, çünkü paraya ihtiyacın var. Sana kalmış. karar senin. | Open Subtitles | أطلبك ذلك لأنني أعلم أنك تحتاج لذلك الأمر يعود إليك, القرار لك |
Bir gün milyoner olmak istiyorsaniz biraz cesur olun, bir karar verin. | Open Subtitles | إذا أردت أن تصبح مليونير ذات يوم فامتلك الشجاعة و اتخذ القرار |
Ama içimden bir ses, kötü bir karar vermek üzere olduğumu söylüyordu. | Open Subtitles | ولكن البرد الشديد أصاب مؤخرة رقبتي أنني على وشك إصدار القرار السيء |
Eğer amcam size güvenmeye karar verirse tüm geleceğimiz bu karara bağlı olur. | Open Subtitles | , إذا قرر عمي أن يثق بك مستقبلنا بالكامل سيعتمد على هذا القرار |
Eğer hanımefendi o kararı almasa, Johnny Beni kandırmış olacaktı . | Open Subtitles | لو أن السيدة لم تتخذ هذا القرار لكنت قد خدعت فيه |
kararı etkileyebilmek için Moskova'ya uçuyorum. Bunu söylemek için uğradım. | Open Subtitles | لأرى إن كان من الممكن تغيير القرار ولهذا جئت لأخبرك |
Harekete geçme kararı Albay O'Neill'ın zihniyle birleştikten sonra geldi. | Open Subtitles | القرار بالتصرف جاء بعد أن إندمج مع عقل الكولنيل أونيل |
Eğer bu kararı eşi olarak sana verirsem... ne derdin? | Open Subtitles | لذا فإن القرار راجع لكِ كزوجته ما الذى تقرريه ؟ |
Lütfen bu kararın benim adıma kötü ebeveynlik olmasına izin verme. | Open Subtitles | أرجوكِ لا تجعلي هذا القرار يأتي سلباً على جانبي من التربية |
Şartlar göz önüne alındığında bugün yaptığım seçim doğru bir karardı. | Open Subtitles | القرار الذي اتخذته اليوم كان القرار الصائب نظراً للحقائق التي لدي |
Onların verdiği kararları verdikten sonra, hayatımın ne hale geldiğini göstermek istedim. | Open Subtitles | لقد قررت بأن أريهم حياتي بعدما إتخذت نفس القرار الذي يتخذونه الأن |
Nerede olacağımı bilerek yeniden en başa dönsem umarım yine doğru olanı seçerdim. | Open Subtitles | اذا عاد بي الزمن علما بمصيري سأدعو لأن اتخذ القرار الصائب مرة اخري |
Adam bir domuzdu, ama bu hepimizin alması gereken bir karardı. | Open Subtitles | الرجل كان حقيراً و لكن هذا القرار يجب أن نتخذه سوياً |
Şu anda vereceğiniz kararlar, eğer doğru vermezseniz, yıllarca pişman olursunuz. | Open Subtitles | سيد روكر أنت لا تفهم القرار أنت تتخذه في هذه اللحظة |
K.çını kurtarmaya çalışan bir hastane yöneticisi olsaydım, kararım bu olurdu. | Open Subtitles | لكن يمكنك اتخاذ هذا القرار فقط إن كان هناك مدير يحميك |
Ve her gece eve doğru seçimi yaptığını umarak gidiyor. | Open Subtitles | و كل ليلة تعود لمنزلها آملة انها اتخذت القرار الصائب |
Ancak kâhin olan biri böyle aptalca bir karar verebilirdi. | Open Subtitles | لو أمكن فقط لأحدهم التكهن باتخاذكَ لهذا القرار الأحمق بشدّة |
Yaşlısı ise bu karardan oldukça mutlu bir durumda. | TED | بينما وجه النفس المستقبلية يبدو سعيداً مع هذا القرار. |
Bu kararla birini öldürmem mümkün değil, ama yine de karar veremiyorum. | Open Subtitles | سيكون من المستحيل لي أن أقتل شخص ما بهذا القرار لكن, إلى الآن لا أستطيع الاختيار |