Çünkü baban Kripton'u kurtarmaya çalışmayı bırakmadı ve annende onun yanından ayrılmadı. | Open Subtitles | لأنه لم يتوقف عن انقاذ الكريبتون و أمك لم تكن لتتخلى عنه |
İnsan çağının bitişine ve Kripton'un dirilişine tanıklık etmen için. | Open Subtitles | للشهادة على نهاية العصر الإنساني و إنبعاث الكريبتون |
Silah patlamalarının gecesi Kripton'a döndü. | Open Subtitles | لقد عاد الى كوكب الكريبتون بليلة اطلاق النار |
Krypton'un yer çekimi oranını ölçebilir misin? | Open Subtitles | افترضت انك اضطررت ان تقدر قوة الجاذبية علي الكريبتون |
Ama Krypton'un patlamasıyla oluşan şok dalgası gemimi yörüngesinden çıkarıp Hayalet Bölge'ye kapılmasına sebep oldu. | Open Subtitles | لكن الدمار الكريبتون وبعث وحدثت الهزة الارضية أن طرقت سفينتي خارج بالطبع في المنطقة الوهمية. |
Kriptonit hariç hiçbir şey ona zarar vermiyor. - Ve asla yalan söylemiyor. | Open Subtitles | يواجه أي شيء ماعدا الكريبتون ولا يكذب أبدا |
Belkide , superman'e bir çift kryptonite vermeliyiz | Open Subtitles | ربما علينا إعطاء "سوبرمان" شبشب ...من حجر الكريبتون ليرتديه |
Bana Kripton'u hatırlatır da evimi özlerim diye düşündüm. | Open Subtitles | وأعتقد أنه سيكون يذكرني الكريبتون وتجعلني بالحنين إلى الوطن. |
Kripton'un savunma sistemi kapatmaya çalışırken yakalanmıştı. | Open Subtitles | تم القبض إنها أثناء محاولة اغلاق نظام الدفاع الكريبتون و. |
Kripton'un enerjisinden geriye kalan herşey sende | Open Subtitles | كلّ تلك البقايا طاقة الكريبتون |
Anlayacağın, bizim hantal ve toprağa bağlı yapılarımızdan farklı olarak Superman'in gezegeni Kripton'un teknolojisi kristallerin büyümesini kontrol etmeye dayanmış. | Open Subtitles | حاولي أن تفهمي ، على عكس بناءاتنا المحلية والبالية فإن التكنولوجيا الموجودة في الكريبتون عالم سوبرمان المنزلي قائم على عملية تطور البلورات |
Jor-el Kripton'u kurtarmaya çalışırken kendini feda etti. | Open Subtitles | ضحى "جور-أل" بنفسه وهو يحاول انقاذ الكريبتون |
Medeniyetiniz aynı Kripton gibi kendini yok edecek. | Open Subtitles | حظارتك ستحطم نفسها مثل الكريبتون |
Krypton... Krypton'dan bir şey çıkmaz. | Open Subtitles | لن نحصل على شيءٍ من من الكريبتون |
Şimdi, görüşüne göre uyuyan güzelimiz, Krypton'dan buraya yolculuğunda Segara Beyal denilen bir şeyin içinden geçmiş. | Open Subtitles | الآن، يبدو النوم الجمال في رحلته من الكريبتون مرت من خلال ما يسمى سيغارا Beyal. |
- Ben de. Ve Kale'de bulunan belgeler sayesinde Krypton hakkındaki tüm bilgilere sahibim. | Open Subtitles | وأنا أعرف كل شيء هناك لمعرفة الكريبتون |
Krypton Christiane'ı gülümsetecek bir seraptı, o kadar. | Open Subtitles | الكريبتون مجرد واجهة لإسعاد (كريستين) هذا كلّ مافي الأمر |
Süper güçlerimi kullanmamı durdurmak için kafamın içine Kriptonit koydu. | Open Subtitles | لقد وضع حجر الكريبتون بداخل رأسي لمنعي من استخدام قدراتي الخارقة |
Süpermen'in en büyük zayıflığı kendi gezegeninden gelen Kriptonit. | Open Subtitles | نقطة ضعف سوبر مان الاكبر هي حجر الكريبتون القادمة من كوكبه |
Tıpkı kafasına mızrak saplanmış süper balina gibi kafasındaki Kriptonit gizemi hala devam ediyor. | Open Subtitles | مثل الحوت الضخم الذي غرس الرمح برأسه انه يمتلك سر حجر الكريبتون في رأسه |
Belkide , superman'e bir çift kryptonite vermeliyiz | Open Subtitles | ربما علينا إعطاء "سوبرمان" شبشب ...من حجر الكريبتون ليرتديه |
Daha kırmızı kriptoniti bile bulmadılar ki. | Open Subtitles | هم الى حد الأن لم يكتشفوا الكريبتون الأحمر |