| Şimdi ise öylece gelip, bıraktığın yerden devam edebileceğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | ،والآن بما أنّك قررتِ الرجوع للبلدة تريدين المتابعة من حيث توقفتِ؟ |
| öğrencinin hoşuna gitsin ya da gitmesin, deney devam edecek. | Open Subtitles | سواء أحب الراغب بالتعلم الاستمرار من عدمه فإنه عليه المتابعة |
| devam çalışmalarımızda bu etkiyi nasıl yükseltip küçültebileceğimizi görmek istedik. | TED | أردنا من دراسات المتابعة تلك، أن نعرف ما قد يحدث، كيف يمكن أن نغير أو نقلل ذلك التأثير. |
| İlk seferde kolay geliyor ancak devam edemeyecek hâle gelene kadar her hareket daha çok çaba gerektiriyor. | TED | تكون أول محاولة سهلة، لكن مع مرور الوقت تبذل مجهودًا أكبر حتى تصل لمرحلة لا تستطيع بعدها المتابعة. |
| Öğlen 12'de, yani tam 2 saat sonra takip ekibi harekete geçecek | Open Subtitles | في الساعة 12 ظهراً، بمعنى آخر ساعتان مِنْ الآن قوات المتابعة سَتَتحرك |
| - Bu pahalı bir oyun daha fazla devam edemeyeceğim bir oyun. | Open Subtitles | ـ لكن ـ إنها لعبة غالية و لم أعد أستطيع المتابعة |
| Ve güvenlik yaşlı insanlar içindir. Bu eğlenceli, devam etmek ister misin? | Open Subtitles | والآمان للناس العجائز هذا ممتع, أتريد المتابعة ؟ |
| devam eden bir dava daha var. | Open Subtitles | و أغلقتما قضيتي قتل لكن أن أردتما المتابعة |
| Güzel. Şimdi iki beyefendi gibi devam edebiliriz. Pekâlâ, gidelim. | Open Subtitles | حسناً، عظيم، يمكننا الآن المتابعة كسيّدين محترمين |
| İçkili araç kullanma, uyuşturucu bulundurma, huzur kaçırma. devam edeyim mi? | Open Subtitles | القيادة تحت تأثير الكحول , حيازة الممنوعات , السلوك المخل بالنظام هل عليّ المتابعة ؟ |
| Affedersiniz ama nasıl devam etmek istiyorsunuz? | Open Subtitles | انا أسفه لكن هل تريدون المتابعة من هنا ؟ |
| Sence önyargılı hüküm verme suçlamasına devam etmeli miyim? | Open Subtitles | تظنين أنه يجب علي المتابعة على أن الحكم تم على حساب هذه الأدلة |
| Barış anlaşması planlandığı gibi devam edebilir. | Open Subtitles | واتفاق السلام بوسعه المتابعة قدماً كما هو مخطط له |
| Aynı zamanda çevresel olmadığı anlamına da gelir. devam etmeliyiz. | Open Subtitles | ويعني أيضاً أنّه ليس بيئيّاً علينا المتابعة |
| Siz çocuklar devam etmekte olan bir federal davanın içine ettiniz. | Open Subtitles | أنتم يا شباب , تدخلتم في قضية فيدرالية تحت المتابعة |
| Bana bilmem gereken her şeyi öğrettin, böylece sen yokken devam edebildim. | Open Subtitles | "جوناثان كينت" علمتني كل ما أحتاج لمعرفته حتى أستطيع المتابعة من دونك |
| Tam zamanlı işlerde çalışırken okula devam etmek zor olmalı. | Open Subtitles | مؤكد من الصعب المتابعة بينما تعمل بدوام كامل |
| Arınmazsa yolumuza devam edemeyiz. | Open Subtitles | يجب أن يكون طاهرًا وإلاّ لن نسطيع المتابعة |
| Ama öyle bile olsa, doğruluğunu takip etmekten zarar gelmez. | Open Subtitles | لكن إذا كان هذا صحيحاً، فأعتقد أن الأمر يستحق المتابعة |
| Uzun süre takip ve detaylı çalışma ve asla uzaklaşmamak gerekiyor. | TED | ولكنه يتطلب الكثير من المتابعة والعمل الدقيق وعدم التخلي عنه. |
| Daha sonra takip eden verilerin bile yanılgımızı gösterdiği gerçeğiyle yüzleştim. | TED | وكان عليّ مواجهة الحقيقة أنه حتى بيانات المتابعة أظهرت أننا كنا مخطئون. |
| İyi karşılarsan, devamını getirecektim. | Open Subtitles | إذا كُنْت موافقة، يمكننا المتابعة مِنْ هناك. |