| Texas'a gittim ve ölüm hücresindeki Küçük GQ'yu ziyaret ettim. | TED | ذهبت إلى تكساس، وزرت جي كيو المحكوم عليه بعقوبة الموت. |
| Son 6 yılını idam cezası bekleyerek geçirdi ki, bunun sebebi... | Open Subtitles | وقد أمضى السنوات الست الأخيرة ..المحكوم علية بالإعدام يرجع ذلك إلى |
| Yetkili amir, mahkuma son sözlerini söyleme imkanını veriyor. | Open Subtitles | ـ المراقب يمنح الآن المحكوم فرصة نهائية لقول أي كلمات أخيرة |
| Kanser, ölüme mahkûm olmuş hücrelerin histerisidir. | Open Subtitles | السرطان هو هستيريا خلايا المحكوم عليهم بالإعدام. |
| Mahkum ne kadar iriyse düşüş o kadar kısa olur. | Open Subtitles | والأن كلما كبر جسد المحكوم عليهم كلما قصرت مسافه سقوطهم |
| Ardından o mahkumu oğluyla dövüşsün diye işe aldı. | Open Subtitles | وعندئذٍ، استئجر ذاك المحكوم عليه بالإعدام لقتال ابنه. |
| Amiel, benzer şeyleri önde tut; Psikopatları, yeni çıkmış suçluları. | Open Subtitles | تأكد من المحكوم عليهم من قبل ومن الذين لديهم انقسام في الشخصية |
| Şuna bakın. 16. yüzyıl başlarında gül dövmeleri idam mahkumlarına yapılırdı. | Open Subtitles | انظر لهذا، في القرن السادس عشر كانت أوشمة الزهور توضع على الرجال المحكوم عليهم بالإعدام |
| Bu arada, ölüm hücresinde olan müebbet hapis cezası alanlar için planınız nedir? | Open Subtitles | بالمناسبة، ما هي خططك على عقوبة السجن المؤبد و السجناء المحكوم عليهم بالإعدام؟ |
| Hayatımın büyük kısmını hücrelerde, hapishanelerde, ölüm hücrelerinde geçirdim. | TED | لقد قضيت معظم حياتي في السجون ، والمعتقلات ، وبين المحكوم عليهم بالإعدام. |
| Sayın Yargıç, bu sefer, yine idam cezası tutukluları ile göreceğiz. | Open Subtitles | سيادة القاضية، نحن نرى هذا مرارا مع السجناء المحكوم عليهم بالاعدام |
| Problem, bu konularda çalışmak isteyen ve yeterli uzmanlığa sahip avukatların idam mahkumlarından çok daha az sayıda olmasıydı. | TED | المشكلة أن عدد المحكوم عليهم بالموت كان كبير جدًا ولم يتوفر إلا ثلاثة محامين فقط لديهم الرغبة والخبرة لتولي قضاياهم. |
| Eski bir mahkuma benzemişsin. İstediğin herkesi korkutabilirsin. | Open Subtitles | مثل المحكوم عليهم بالاعدام وهذا كافى لكى يخيف اى شخص |
| Dün kaçan mahkuma benziyor. | Open Subtitles | هذا يبدو كأنه المحكوم الذي هرب بالأمس. |
| Onu idama mahkûm ettiren benim. | Open Subtitles | ومن عملي التي وضعت له المحكوم عليهم بالإعدام. |
| İdama Mahkum edilen suçlulardan birisi 16 yaşında bir çocuk. | Open Subtitles | أحد المحكوم عليهم بالاعدام هو صبي في الـ16 من العمر |
| Kürek mahkumu, korsan ve pezevenk anlamlarına geliyor. Ama şanslıysam üçü birden. | Open Subtitles | انها تعني امّا المجرم المحكوم عليه بالعبودية او القرصان او القوّاد |
| İngilizler neden Avustralya'ya suçluları sürgün etti? | Open Subtitles | لماذا قام البريطانيون بترحيل المحكوم عليهّم إلى أستراليا ؟ |
| Kaybedecek bir şeyi olmayan ölüm hücresindeki tutuklularla mı? | Open Subtitles | تقصدين المحكوم عليهم بالإعدام الذين لا شيء لهم ليخسروه؟ |
| Sara idam mahkumlarına mektuplar yazıyor. Ingrid bir solist. | Open Subtitles | سارا كتبت رسائل الى الاسرى المحكوم عليهم بالاعدام , انغريد وعازف منفرد |
| Bunun nedeni, ölümü bekleyen insanların yüzde 80'inin Will'de olduğu gibi kötü bir aile düzeninden gelmesi. | TED | وسبب ذلك هو ان 80% من المحكوم عليهم بالاعدام هم اشخاص نشئوا بمثل البيئة الاسرية الختلة التي نشأ فيها ويل |
| ölüm mahkûmlarının sadece son yemeklerini seçme hakkı olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | أنا أعتقد أنك حصلت فقط لاختيار آخر وجبة الخاص بك على المحكوم عليهم بالإعدام. |
| Bu arada idam mahkumlarının rutin hayatı sürer. | Open Subtitles | زنزانة المحكوم عليهم بالاعدام لها روتينها الخاص. |