E-sigara yoluyla genç beynin nikotine maruz kalması oldukça endişe verici. | TED | وتعرض عقل المراهق للنيكوتين عن طريق السجائر الإلكترونية أمرٌ مُقلقٌ للغاية. |
genç beyin az miktarda nikotine karşı bile çok hassas ve kolayca bağımlı olabiliyor. | TED | عقل المراهق حسّاس جدًا، حتى ولو كان النيكوتين عند مستويات خفيضة وهذا يجعل الإدمان عليه سهلًا. |
genç beyin, nikotinin sadece bağımlılık etkisine değil, zehirleyici etkisine karşı da hassas. | TED | وعقل المراهق ليس حساسًا فقط للإدمان الذي يخلّفه النيكوتين بل أيضًا حساسًا للتأثيرات الضارة. |
Ama dışarıya gidip o ergen çocuktan evliliğimizin devamlılığı için ayrılman gerekiyor. | Open Subtitles | ولكنني أحتاجك لأن تذهب إلي الخارج وتنفصل عن ذلك المراهق لأجل زواجنا |
şapkal sevimli bir ergen olmak ne kadar garip gelse de, hayal kırıklığına uğramış bir tasarımcı olmak ondan çok daha kötü bir şey olduğunu anlarsınız. | TED | كخراقة المراهق الأبله، أسوأ بكثير من أن تكون مصمم محبط. |
Teen Wolf'un önceki bölümlerinde... - Şimdi, anahtar sende mi, değil mi? | Open Subtitles | سابقاً في الذئب المراهق إذن هل لديكِ المفتاح أم لا |
Bu ahlaksızların ergenlik çağındaki oğlunun üzerinde bırakacağı etkileri düşünebilirsin. | Open Subtitles | هل امكانك التفكير في اثر هذا الخداع على ابنك المراهق |
Bhutan'ın genç kralı da meraklı bir insandı. 1972 yılında tahta geçtiğinde babası vefat edeli 2 gün olmuştu | TED | كان ملك بوتان المراهق فضوليا ايضا ولكن كان ذلك في الماضي عام 1972 عندما جلس على العرش بعد يومين من وفاة والده |
Her neyse, görünen o ki Cyrus'ın genç torunu devamlı günümüzün filmlerinin.. | Open Subtitles | على أي حال , ظهر أن حفيد سايرس المراهق كان يبكي |
Kaptan'ı, Arı Adam'ı, Çizgi Romacı'yı, Cırtlak Sesli genç'i. | Open Subtitles | كابتن البحار , الرجل النحلة رجل القصص الكرتونية, المراهق ذو الصوت الرفيع |
Birisi ön camdan fırlatılmış gibi, fakat yine de genç. | Open Subtitles | حسنا، واحد الذي رُمِى الزجاجة الأمامية، لكن المراهق على الرغم من هذا. |
Yanıp tutuşan bu deliği o genç aletinle becer! | Open Subtitles | ضاجعني في المؤخرة بقضيبك المراهق والمثير |
genç kız ve Asyalı eşi, sizin hastalarınızdanmış! | Open Subtitles | حَسناً، كلا المراهق والزوج الآسيوي كَانا مرضى لكم. |
genç bahçıvanımla bir ilişki yaşadığım için karın bana güvenmiyor. | Open Subtitles | زوجتك لا تثق بي أن أكون معك لأنني أقمت علاقة مع البستاني المراهق |
Bu duayı yetişkin İsa'ya, ergen İsa'ya, bıyıklı İsa'ya kime istersen edebilirsin. | Open Subtitles | عندما تقولين يا لها من نعمة، قوليها لتكبري من السيد المسيح، السيد المسيح المراهق أو يا سيدي المسيح الملتحي كما تشائين |
Ve ergen çocuğuma davranışlarımın hesabını vermek zorunda değilim. | Open Subtitles | وأنا لست مضطرة للدفاع عن افعالى لابنى المراهق |
Baskın bir erkek tarafından taşkınlaştırılırsa, ergen zihni, yetişkin zihninin kabul edilebilir olarak algıladığının ötesine geçebilir. | Open Subtitles | عندما دخلوا في حالة من الفورة عن طريق ذكر مسيطر العقل المراهق يمكن له أن يتجاوز |
Teen Wolf'ta daha önce... Ona Kanima deniyor. | Open Subtitles | سابقاً في الذئب المراهق تدعى كانيما |
Teen Wolf'un önceki bölümlerinde... O şeyin Lydia olduğunu mu düşünüyorlar? | Open Subtitles | سابقا في الذئب المراهق ما هى الكانيما ؟ |
Üst düzeyden ergenlik çağı kurtarıcı kompleksine sahipti. Kurtarıcı kompleksi mi? | Open Subtitles | كان يملك شعور المراهق المعقد للأنقاذ في الأوقات الكبيرة |
Ortaokul, siz çocuklukla gençlik arasındaki garip geçişi yaparken, yetişkinlerin sizi kapattığı yerdir. | Open Subtitles | إنّه المكان الذي يضعكم به البالغون حيث الانتقال الصعب من الطفل إلى المراهق |
Hastayla seks. APA da Gençlerin ailelerinin şikayet dosyası var. | Open Subtitles | ممارسة جنس مع مريض.والدا المراهق قدموا اتهام لدى منظمة علم النفس الأمريكية |
Üçümüz bir arada olmadıkça, o ergenin yanına bile yaklaşamayız. | Open Subtitles | إن لم نكن نحن الثلاثة معاً، لا تقترب من هذا المراهق قط. |
Bu yüzden olgunlaşmamış beyin ile alışmanın ortak etkisi daha fazla yıkıcı etki yaratan mükemmel bir fırtına gibi. | TED | إنه مركّب من عقل المراهق غير الناضج ومن أثر عملية الاعتياد يشبه عاصفة هائجة من شأنها أن تُخلّـف آثار دمارٍ هائلةٍ. |