Daha önceleri binalar ve mimari hakkında yazıyordum ve mimariyle ilgili yazmak belirli varsayımlara dayanır. | TED | كنت دائما أكتب بالأساس عن المعمار، عن البنايات، والكتابة عن المعمار مبنية على الافتراضات. |
Nesne tanımlamada etkileyeci yeni sonuçlar üretmek için başarılı bir mimari olmaya başladı. | TED | وأصبحت هي المعمار الحاسوبي المتألق في إنتاج نتائج جديدة ومثيرة في مجال التعرف على الأشياء |
Bu bağlamda, kurguyla mantık dışı olarak değil, gerçek anlamda ilgiliyim, çünkü mimarinin gerçekliği, orada ve onunla yaşayan insanlar için olmasıdır. | TED | في هذا السياق، أنا مهتمٌ بالخيال ليس على أنه غيرُ المعقول بل على أنه الواقع وعلى أنه واقع ما يعنيه المعمار للأُناس الذين يعيشون فيه ويتعايشون معه. |
10.000 kişilik sakini var ve elbette bu ölçek, birçok şeyin kavranışını ve tipik mimarinin ölçeğini aşıyor. | TED | ويشغله أكثر من 10000 شخص، وبالطبع، فإن هذا هو المِقياس يتخطى مستوى الادراك لكثير من الأشياء ومقياس المتبع في المعمار التقليدي. |
2008 yılında artık seneler sonra mimarlık fakültesinden mezun olup tam iş aramaya başlayacakken olanlar oldu. | TED | في 2008، كنت على وشك أن أتخرج من كلية المعمار بعد عدة سنوات، ولأخرج وأجد عملاً، وحصل ذلك. |
Ve mimarlık mezunu o kişiyle tanıştım. | Open Subtitles | وعندها االتقيت بطالب في الفرقة الثالثة في قسم المعمار |
mimari bir yandan o hikâyeleri yazarken, binalarımızın sakinlerinin ve kullanıcılarının kurgusal hikâyeleri mimariyi nasıl yazabilir? | TED | وكيف يمكن للقصص الخيالية لمتساكيني ومستخدمي مبانينا أن تَخُطّ المعمار، بينما يكتب المعمار تلك القصص في نفس الوقت؟ |
Mimarlığı tartışmak sana düşmez. | Open Subtitles | لا هدف لديك من مناقشة المعمار |
mimari, insanlar ve doğa bir arada var olabilir ve bu fotoğrafta aralarında iyi bir ilişki olduğu görünüyor. | TED | المعمار والبشر والطبيعة يمكن أن يندمجوا ولديهم علاقة طيبة في هذه الصورة. |
Yani, yaratmaya çalıştığımız şey, mimari ve doğa arasında belirgin sınırların olmadığı bir çevre. | TED | لذا، ما نحاول إبداعه في الواقع بيئة مطموسة الحدود بين المعمار والطبيعة. |
mimari, o zamanında dünyadaki en güçlü kadın da olsa, başka birşeyin, mimarinin daha büyük olduğunu anlatıyor. | TED | إن المعمار يحكي بدوره قصة عن هذه المرأة، التي، رغم أنها الأكبر سُلطة في العالم في ذلك الوقت، يوجد هناك المعمار الأكبر حجما. |
Biz mimarinin bir parçasıyız, değil mi Victor? | Open Subtitles | نحن فقط جزء من المعمار اليس كذلك فكتور؟ |
Biz mimarinin bir parçasıyız, değil mi Victor? | Open Subtitles | نحن فقط جزء من المعمار اليس كذلك فكتور؟ |
İkincisi de; aslında bu durum mimarlık açısından inanılmaz bir ikilemdi, yani toplum olarak tasarım düşüncesine daha önce hiç bu kadar ihtiyaç duymamıştık ve buna rağmen mimarlık sektörü gitgide işsiz kalıyordu. | TED | والثاني، في الواقع هذه مفارقة مذهلة للمعمار، والتي هي، كمجتمع، لم نحتج قط إلى التفكير في التصميم أكثر من الآن، ومع ذلك يصبح المعمار حرفياً عاطل عن العمل. |
mimarlık okulundan mezun oldum ve küçük bir firmada çalışmaya başladım. | Open Subtitles | تخرّجتُ ...من مدرسة فنّ المعمار و حصلتُ على عمل في شركة صغيرة |
mimarlık okulundan mezun oldum ve küçük bir firmada çalışmaya başladım. | Open Subtitles | تخرّجتُ ...من مدرسة فنّ المعمار و حصلتُ على عمل في شركة صغيرة |
Ve birden mimariyi artık inşa edilmiş içerik olarak değil, bir organizma, bir yaşam biçimi olarak düşünürsünüz. | TED | وفجأةً تبدأون التفكير في المعمار على أنها ليست مادة مبنية، بل ككائن عضوي، وكشكل من أشكال الحياة |
Neden, modern şehirlerde, çoğunlukla mimariyi bir makine gibi düşünüyoruz, bir kutu gibi? | TED | لماذا في المدن المعاصرة، غالبا نعتبر المعمار آلة، نفكر فيه كصندوق؟ |
Perspektif anlayışı sadece sanat ve mimariyi değil insan vücuduna bakış açısını da temelden değiştirdi. | Open Subtitles | و فهم المنظور لم يؤثر فحسب في الفن و المعمار بل غير أيضاً الطريقة التي ينظر بها الناس لجسم الإنسان |
Mimarlığı zor yoldan öğreniyorsunuz. | Open Subtitles | تعلمت المعمار بالطريقة الصعبة |