Bana öğrettiğin becerileri kullandım. Gazetede senin için çalıştığım zamanki. | Open Subtitles | استخدمت المهارات التى علمتنى إياها عندما عملت لديك فى الجريده |
Bu adamlar her kimse bu işte harbi yetenekleri var. | Open Subtitles | أجل، حسناً، أياً كانوا، فإنّ لديهم بالتأكيد بعض المهارات الحِرفيّة. |
becerilere sahip olmanız lazım. Ve bu beceriler teknik becerilerden tutun, | TED | لإستمرار الشركة . وتلك المهارات تتضمن كل شئ من المهارات التقنية, |
Bu, para, yetenek ve zaman gibi şeylerin paylaşımı ve kaynakları. | TED | هذا هو التشارك وموارد من أشياء مثل المهارات ، والمال والوقت. |
Fakat bunun için gerekli bütün beceri ve uzmanlığın takımda bulunması lazım. | TED | لكن للقيام بذلك، نحتاج إلى المهارات والخبرة لاتخاذ ذلك القرار داخل الفريق. |
Yapabildiği söylevsel olmayan birkaç yeteneği vardı. | TED | و كان لديه زوج من المهارات البسيطة الغير لفظية باستطاعته ان يفعلها |
Belki analitik yeteneklere ihtiyaç duyarlar diye çocuklarımıza satranç öğretiriz. | TED | نعلم أطفالنا الشطرنج، لربما يحتاجون المهارات التحليلية. |
Bu yüzden seni, yeteneklerini daha iyi kullanabileceğin bir yere alıyoruz. | Open Subtitles | لهذا السبب فإنه الوقت المناسب لتلك المهارات لكي تستخدم الإستخدام الآمثل |
Mühendislik ve teknik alanda becerileri olan yolcuların sınıfı 38 numaralı Öğrenme sınıfındasın. | Open Subtitles | لقد تم تسجيلك في دروس الصف 38 المخصص للركاب أصحاب المهارات التقنية والفنية |
Burada da Mozambik'teki ekibimiz var. İçlerinden biri Mozambikli kardeşlerine gerekli becerileri öğreten Tanzanyalı bir eğitmen. | TED | هذا هو فريقنا في موزامبيق. مدرب واحد من تنزانيا ، الذي نقل المهارات لثلاثة من زملاءه في الموزمبيق. |
Çünkü okullar, çocukların aktif vatandaş olmaları ve dünyayı değiştirmek için gerekli olan becerileri öğrenmeleri için önemli yerlerdir. | TED | لأن المدارس أماكن مهمة للأطفال لكي يصبحوا مواطنين نشطين وتعلم المهارات والآليات التي يحتاجونها لتغيير العالم. |
Onun yok edici yetenekleri sadece dinin üyeleri tarafından bilinir. | Open Subtitles | لديهِ في جعبتهِ بعض المهارات التي تعرف في قومهِ فقط |
Bunu atlatması için diğerleriyle başa çıkabilmesi için gerekli yetenekleri öğrenmesi? | Open Subtitles | لنجعله يتخطى هذه الأمور ويكتسب المهارات اللازمه للتعامل مع المواقف الحرجه |
Ancak bunlar, çoğunlukla ders kitaplarından öğrenilen beceriler ve bebek maskesi kırık. | TED | لكن هذه المهارات تعلموها غالباً من الكتب المدرسية، وقناع الأطفال هذا محطم. |
Kontrol edebileceğiniz etkenleri baz alarak çözümler formüle edersiniz. İster beceriler, ister gübre, isterseniz de bitki seçimi olsun. | TED | فتضع إجراء مستندا إلى العوامل التي يمكنك السيطرة عليها. سواء أكان ذلك في المهارات أو الأسمدة أو اختيار النباتات. |
Şimdi sıkışık bir durum biliyorum Honey ama sende yetenek var. | Open Subtitles | أعرف بأنّك تحت الضغط الآن لكن هوني, لقد حصلت على المهارات |
Evet iş gücümüzün özel yeteneğe ihtiyacı var ama bu yetenek, titiz ve resmi eğitimi geçmişte olduğundan çok daha az gerektiriyor. | TED | أجل، قوانا العاملة تحتاج مهارات متخصصة. لكن، هذه المهارات لا تحتاج إلى تعليم صارم ورسمي أكثر مما احتاجته في الماضي. |
Bunlardan; paragliding ve bütün diğer skydiving disiplinlerinden aldığım bütün bilgi ve beceri ile Sabit alan atlayışlarına başladım. | TED | من هناك ومع كل المهارات والمعرفه من القفز المظلي إلى مختلف أنواعه في الغوص الجوي ، إلى القفز القاعدي |
işte öğrenme yeteneği -- yüksek hızda bir arabada kaza yapmak gibi. | TED | وتعلم المهارات كـ التواجد في حادث سيارة عالية السرعة |
İşbirliği için gerekli yeteneklere ihtiyaç duyarlar diye takım sporlarına yazdırırız. Örneğin; Harvard İşletme Okulu'na gittiklerinde. | TED | ندخلهم في فرق رياضية، لربما يحتاجون المهارات التعاونية، تحضيرًا لحينما يذهبون إلى مدرسة هارفرد للأعمال |
Bir teknoloji meraklısının yeteneklerini suç dünyasının sosyal imkanları ile birleştirdi. | TED | فقد جمع بين المهارات الهائلة لشخص مهووس بالكمبيوتر مع مهارات اللباقة الاجتماعية لمجرم بارع. |
Büyük başarılara sahip ve yetenekli insanlar diğerlerini de yetenekli görmeye yatkındır. | TED | الأشخاص من ذوي المهارات والإنجازات الرفيعة يميلون للتفكير بأن الآخرين بنفس المهارات. |
İkinci olarak, eğitim sürecine hafifletilmiş konuşma becerilerini ekledik ve kaba kuvvet sürecinin bir parçası haline getirdik. | TED | ثانيًا: أضفنا المهارات اللفظية للتدريب المتواصل وجعلناه جزء من استخدام القوة المتواصل. |
Simon ve Binet, testlerinin ölçtüğü yeteneklerin genel bir zekayı yansıtacağını düşündüler. | TED | اعتقد سيمون وبينيه أن المهارات التي قيمها اختبارهما ستعكس الذكاء العام. |
Spor yapmak için gerekli olan yeteneğim yoksa beynim bunu benim için yapar. | Open Subtitles | إذا لم تكن لدي المهارات المعنية للعب الرياضة اذاً دماغي يمكنه بالتأكيد تعوّيض هـذا |
Benzer şekilde, inanç temelli organizasyonlar kritik becerilerin ve bilginin transferini destekleyebilir. | TED | بالمثل، يمكنُ للمؤسـسات الدينية دعم نقل المهارات المهمة والمعرفة. |
Bazı yeteneklerim var. İkna kabiliyetim oldukça güçlüdür ve başkalarının göremediklerini görebilirim. | Open Subtitles | لدىّ مجموعة خاصة من المهارات ، يُمكننى أن أكون مُقنع مع الأشخاص |