"المُستحيل" - Translation from Arabic to Turkish

    • imkansız
        
    • imkânsız
        
    • mümkün
        
    • imkân
        
    • imkan
        
    • imkanı
        
    • mümkünatı
        
    • imkânı yok
        
    • imkansızdır
        
    İmkansız olanı başardık, bu da bizi güçlü kıldı. Open Subtitles لقد فعلنا المُستحيل وهذا يجعلنا مُحترفين
    Paralı askerlerin ESWAT ile baş etmesi imkansız. Open Subtitles فمن المُستحيل ان يتصدي المُرتزقة الي ايسوات
    Biliyorum, ama onu görseydiniz bunun imkânsız olduğunu düşünürdünüz. Open Subtitles لكن إذا رأيته ستعتقد أن هذا من المُستحيل حدوثه
    İnşaat alanı faaliyetteymiş. Çalışanların dediğine göre cesedin geceden burada olması mümkün değil. Open Subtitles الفتيان يُخبروني أنّه من المُستحيل أنّها كانت هنا الليلة الماضية.
    Bir sahtecinin, boyasinin tam bir bilesimini bulmus olmasina imkân yok. Open Subtitles من المُستحيل على أيّ مُزوّر أن يُطابق التركيب الكيميائي الدقيق لألوانه.
    Söylemesi kolay. Bir T.S memurunun, gizli bir muhbirin ismini söylemesine imkan yok. Open Subtitles من المُستحيل لضابط بالشؤون الداخليّة أن يتخلى عن اسم مُخبرٍ سرّي.
    Bize bir şey söylemesinin imkanı yok. Open Subtitles مِن المُستحيل أن يُخبرنا أيّ شيءٍ.
    Aslında bir Özel Tim üyesiyle konuşman gerçekten imkansız. Ne? Open Subtitles في الواقِع ، مِن المُستحيل لكِ أن تتحدّثي إلى أحَد في المقرّ
    İnsan vücudunun bu kadar hızlı yanması imkansız... Open Subtitles إنّهُ مِن المُستحيل علمياً لجسد الإنسان أنْ يحترق بمثل هذه السرعة.
    O psikopat kundakçıyla aynı kanı paylaşmam imkansız. Open Subtitles مِن المُستحيل أن أتشارك الدم مع ذلك المريض النفسي المُضرم للحرائق.
    İzin belgesini vaktinde çıkarmam imkansız. Open Subtitles من المُستحيل أن أجلب أمراً قضائيّاً في الوقت المُناسب.
    Krizde bir evlilik evinden uzak, zorluklarla yüzyüze bir Prenses genellikle bu işin üstesinden gelmeyi imkansız hale getirir. Open Subtitles زواجاً فى أزمة.. أميرة بعيدة عن موطنها تواجه تحديات والتى عادةً تكون من المُستحيل التغلُّب عليها.
    Biraz sonra ilgisini neyin çekeceğini kestirmek neredeyse imkansız fakat tasmasını tuttuğum sürece hangi mesafede dolanacağını bilmek zor değil. Open Subtitles من المُستحيل توقع مالذي سيجذب إهتمامه لاحقاً, لكن ليس صعباً معرفةُ مالذي سيكون عليه مجال تِجواله
    Biyolojik zorunluluğa karşı gelmek imkânsız. Open Subtitles الحتمية البيولوجية من المُستحيل مقاومتُها عملياً
    Cesedin bozulması işe yarar DNA örneği almanın imkânsız olduğunu gösteriyor. Open Subtitles حالة تحلل الجثة تعني أنّه مِن المُستحيل الحصول على أيّ حمض نووي مُفيد.
    Bugün o kırmızı pigmentleri bulmak imkânsız. İnan bana. Open Subtitles تلك الصبغة الحمراء من المُستحيل إيجادها في العصر الحالي.
    DNA örneği almak mümkün değil mi? Open Subtitles من المُستحيل إذاً الحصول على الحامِض النوويّ؟
    Böyle bir şeye karışması mümkün değil! Open Subtitles إنّي أعرف ابنة عمّي. من المُستحيل أن تختلط بذلك النوع من الأمور.
    Bu kadar kırmızıbiberle bir daha kokumuzu bulmalarına imkân yok. Open Subtitles مع كلّ ذلك الفلفل الأحمر، من المُستحيل إلتقاط رائحتنا الآن.
    Sıradan bir insan olmak için bu hayatımdan vazgeçememe imkan yok. Open Subtitles من المُستحيل أن أتخلى عن هذه الحياة لأكون شخصاً عادياً.
    Askeri bir mayının üstünde duruyor olmamın imkanı yok. Open Subtitles من المُستحيل أنني أقف على لُغم.
    Öyle bir düşüşten sağ kurtulmuş olmasının mümkünatı yok. Open Subtitles إنّ من المُستحيل أن ينجو من سقطة مثل تلك.
    Gerçekten ne konuştuklarını bilmenin imkânı yok. Open Subtitles من المُستحيل أن نعرف ما تحدّثا عنه حقاً.
    Dönüşüm bir kez tetiklendiği zaman tersine çevirmek imkansızdır. Open Subtitles عندما يبدأ حدوث التغييرات الأولية من المُستحيل عكس ذلك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more