| Anavatanı Kolombiya Nehri Deltası olan kuvvetli ve nispeten nadir türlerdendir. | Open Subtitles | إنها قوية الفعالية ومن الأنواع النادره وتعود إلى نهر ديلتا الكولومبى |
| Babam imrenilecek bir insan ve gösterdiği sabır ve müsamaha nadir erdemlerden. | Open Subtitles | أبي جدير بالإعجاب و يتحمل الأخلاق النادره. |
| O zamanlar maymuna benzeyen lemurlar ve nadir kuşlar da dahil her türlü canlıyı görüntülemeye çalışıyordum. | Open Subtitles | فى هذا الوقت كنت أحاول التصوير كلّ أنواع المخلوقات بما فيها القرود مثل القرد ليمـارز والعديد من الطيور النادره |
| Bu, ikimizden birinin... olası üniversite tahsilinin işe yarayabileceği ender durumlardan biri. | Open Subtitles | انها واحده من تلك الحالات النادره حيث احدنا حصل على درجه متقدمه في الكليه وربما سيساعدنا |
| Olağanüstü sayıda ender türler. | Open Subtitles | عدد هائل من المخلوقات النادره |
| Her ne kadar nadir olsa da, haklı olduğunuz durumlarda, Bayan Lyons her zaman sizin tarafınızdayım. | Open Subtitles | حسنا في الحالات النادره التي أجدك صائبه فيها سيده ليون ستجديني دائما في جانبك |
| Aynı nadir kan grubu. Babamın karaciğerini aldı. | Open Subtitles | له نفس فصيلة الدم النادره لقد أخذ كبد أبي |
| Bir taraftan, bu tepelerdeki nadir etçilleri korumayı umuyor. | Open Subtitles | ومن جهه, خالد يأمل في حماية الحيوانات المفترسه النادره في هذه التلال |
| "Feokromositoma" çok nadir görülür. | Open Subtitles | تأثرت ورم القواتم من الامراض النادره جدا |
| Göğüs açma ameliyati sadece nadir vakalarda ve başka bir seçeneğimiz kalmadığında uygulanır. | Open Subtitles | للحالات النادره عندما .لا يوجد أي خيار أخر |
| O kadar nadir görülen bir hastalık ki bir şirket için bir ilaca yüz milyonlarca dolar harcama ayırmak zor olacaktır. | TED | هذا المرض من الانواع النادره ، ولذلك فإنه سيكون من الصعب على شركة لتبرير انفاق مئات الملايين من الدولارات لصنع هذا الدواء. |
| Çünkü onun genetik kodunda nadir bulunan M hücreleri bulunuyor. | Open Subtitles | لأن شفرته الوراثيه تحوي خلية إم النادره |
| Bu nadir parça için sana indirim de yapabilirim. | Open Subtitles | هذه فريده من نوعها! سأعرض عليكِ صفقه لنيل تلك التحفه النادره |
| Krallar, kraliçeler, dünyanın dört yanından imparatorlar kraliçenin amiral gemisi KV1'de buluşup bulabildikleri en nadir ve soyu tehlikedeki yaratıkları yiyorlarmış. | Open Subtitles | الملوك والملكات والأباطرة من جميع أنحاء العالم ويجتمعون معها في سفينتها QV1 لأكل ما يستطيعون ايجاده من الحيوانات النادره والمهدده بالإنقراض |
| Çok nadir durumlarda kullanılıyormuş. | Open Subtitles | إحتفظ بها فقط للمناسبات النادره جداً. |
| Bu iksir, nadir bulunan metal içerir, ve ölünün ruhunu çağırır. | Open Subtitles | هذا إكسير ساحر وهو من المحاليل النادره |
| nadir kitaplarla dolu evleri? | Open Subtitles | تلك الشقه المليئه بالكتب النادره |
| Bir de nadir görülen yeteneklerim vardır. | Open Subtitles | لدي أيضا بعض ... القدرات النادره |
| Türüne ender rastlanan hayvanlar gibi. | Open Subtitles | مثل الحيوانات النادره |