O olayın aslını kanıtlayabilecek, neler olduğunu söyleyebilecek tek kişi. | Open Subtitles | هي الشخص الوحيد الذي يمكن أي يزودنا, بمُقَوّمات ما حدث. |
- Muhtemelen güvenebileceğim son kişi. - Onun için giyindiğin tek kişi. | Open Subtitles | الشخص الاخير الذي يمكنني الثقة فيه الشخص الوحيد الذي يمكن ان ترتديه |
Artık Ahmed'in bizimle olan bağlantısını bilen tek kişi sensin. | Open Subtitles | الآن الشخص الوحيد الذي يمكن أن يربطه بنا هي أنتِ |
1D'de oturuyordum. Hosteslerle konuşabilen tek kişi bendim. | TED | كنت جالساً في 1ـ د. لقد كنت الشخص الوحيد الذي يمكن التحدث إلى المضيفين. |
Tapınak; hançerin güvenli şekilde saklanabileceği tek yer. | Open Subtitles | الملجأ، هو المكان الوحيد الذي يمكن أنّ يخبأ بهِ الخنجر بأمان. |
Anne yemin ederim, bir kaktüsü öldürebilecek tek kişi sensin! | Open Subtitles | الأم، وأنا أقسم، أنت الشخص الوحيد الذي يمكن أن تقتل صبار. |
Bu mızrağı geri getirebilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي يمكن أن يسترد قطعة الرمح |
Belki birkaç haftam olsaydı, ama o bunu bir günde yapabilecek tek kişi. | Open Subtitles | ربما لو كان لدي بضعة اسابيع لكنه الوحيد الذي يمكن أن يفعله في يوم واحد |
P.J. bunu erken bitirebilecek tek kişi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | بي جي قال بأنه الوحيد الذي يمكن أن ينهي هذا مبكراً |
Bunun cevabını verebilecek tek kişi öldürülmek için işaretlenmiş. | Open Subtitles | الوحيد الذي يمكن أن يقول لنا هو الذي رسم رسمة الموت |
Bir tek sen varsın. Bu işe karışmış aklıma gelen tek kişi sensin. Eğer nasıl olduğunu anlayabilseydim... | Open Subtitles | أنت الوحيد , إتصالي الوحيد الذي يمكن أن أفكر فيه تدخالاتك , لو أعرف كيف |
Çünkü bunu soran tek kişi sensin. | Open Subtitles | لإنك انت الوحيد الذي يمكن ابداً ان اتمناه |
Bir suikastçının kızı. Onu anlayacak tek kişi. Yazık. | Open Subtitles | ابنة القاتل المأجور الشخص الوحيد الذي يمكن أن يفهم. |
Benim iyiliğim için hayatımdan çıktıktan sonra döndüğünde gerçekten inanabileceğim tek kişi oldun. | Open Subtitles | حين بدا أني لن أراك أبداً، اتضح أنك الوحيد الذي يمكن أن أثق به |
Eğer ölebilen tek kişi oysa onu canlı tutmak senin işine gelir. | Open Subtitles | لو كان الوحيد الذي يمكن موته فمصلحتك أن تحافظ على حياته |
Birine anlatmam gerekliydi ve bunu bilebilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | كان علي أن أقول شخص ما، وأنت الوحيد الذي يمكن أن نعرف هذا من أي وقت مضى، حدث من أي وقت مضى. |
Oğlumu büyük bir yetenek olarak görebilen tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | إلى جانب لي, وكنت الوحيد الذي يمكن انظر المواهب ابني عظيم. |
Onu korkutabilen tek kişi annesiydi. | Open Subtitles | الشخص الوحيد الذي يمكن أن يخيفه كانت والدته. |
Sana cevapları verebilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | انا الشخص الوحيد الذي يمكن ان يعطيكم الاجوبة |
Evet, bize yardım edebilecek tek kişi sizsiniz, çünkü ölüsünüz. | Open Subtitles | نعم، انظر، كنت حقاً الوحيد الذي يمكن أن تساعدنا، لأنك ميت. |
Sığınak. Hançerin güvenli şekilde saklanabileceği tek yer. | Open Subtitles | المكان المقدس, المكان الوحيد الذي يمكن أن نأمن فيه علي الخنجر |