| Tanrı seni sürekli izleyecek, sana uygun zamanı işaret edecek. | Open Subtitles | يجب أن آمر الحرس بتتبعكم حتى يساعدوك في الوقت المناسب |
| Altımızda sivil halk yok. Şimdi tam zamanı, efendim. - Ateş etmeyin. | Open Subtitles | نحن لَسنا على منطقة مأهولة بالمدنيين .الآن هو الوقت المناسب يا سيدي |
| Problem çözme yeteneklerin sayesinde, ekibin Schrödinger'in kedilerini tam zamanında kutudan çıkartıyor. | TED | شكراً لمهاراتك في حل المشكلات، فريقك أمسك بقط شرودنغر في الوقت المناسب. |
| Benim son atışım için tam zamanında geldin ve artık oyun sona erdi. | Open Subtitles | لقد جئت فى الوقت المناسب لضربتى الأخيرة و الآن ، لقد انتهت اللعبة |
| Anlıyorum ama sizi bunun doğru zaman olduğuna temin ederim. | Open Subtitles | أنا أفهمك, ولكنني أؤكد لك أن الآن هو الوقت المناسب. |
| Parlak bir fikrin varsa şimdi onu yapmanın tam sırası. | Open Subtitles | إذا كانت لديك خدعة بارعة ما، فالآن الوقت المناسب لتنفيذها |
| doğru zamanda doğru argümanı sunan taraf kazanır mı sanıyorsun? | Open Subtitles | وأن من لديه الحقيقة الصائبة في الوقت المناسب سيفوز ؟ |
| Bir tanem, biliyor zaten. Sana söylemek için uygun vakti kolluyorduk. | Open Subtitles | حبيبي أنه بالفعل عالم بالأمر ولكننا كنا ننتظر الوقت المناسب لأخبارك |
| Seni ondan korumak için, vaktinde dönerim. -Hoşça kal, sevgilim. | Open Subtitles | لا تقلقى يا عزيزتى سأعود فى الوقت المناسب لحمايتكِ منها |
| Eğer söyleyecek bir şeyin varsa şimdi tam zamanı . | Open Subtitles | إذا كان لديكِ أى شيئ لتقوليه فالآن هو الوقت المناسب |
| Zor bir geceydi ve şimdi sabrımı denemenin zamanı değil. | Open Subtitles | وكان ليل طويل والآن ليس الوقت المناسب لاختبار صبر بلدي. |
| Evet, ama eğer yeni bir ortak istiyorsan, ...şimdi muhtemelen tam zamanı. | Open Subtitles | واذا كنت تودين البحث عن شريك اخر.. على الأرجح انه الوقت المناسب |
| -Hood'un zayıf yanını biliyorum Fermat -Eğer zamanında gidersek onu durdurabilirim | Open Subtitles | أَعْرفُ نقطة ضعفَ القلنسوةَ يمكنني ايقافه لو وصلنا في الوقت المناسب |
| Mr.Denkins, Memur Barbrady'e ifade verirken görmek için tam zamanında geldim. | Open Subtitles | وانا ذهبت في الوقت المناسب لأرى ان الشرطي باربريدي ياخذ التقرير |
| İstenmeyen bir ziyaretçi bize, neleri kaçırdığımızı hatırlatacak kadar boy gösterir ve tekrar unutmamız için tam zamanında bizi terkeder. | Open Subtitles | انه زائر غير مرغوب فيه يبقى لمدة طويلة نوعا ما ليذكرنا بما نفقد ويترك لنا في الوقت المناسب النسيان ثانية |
| Demek istediğim, çok nazik bir davranış, Gary ama doğru zaman değil. | Open Subtitles | ما أقصده ، هذا لطف منك غاري و لكنه ليس الوقت المناسب |
| Dinle, bebeğim. Dünyaya gelmek için doğru zaman değil. | Open Subtitles | اسمعني حبيبي لم يحن الوقت المناسب للخروج للعالم |
| Başka yarım kalan işin varsa şayet baklayı ağzından çıkartmanın tam da sırası. | Open Subtitles | إذا كان لديك أية أغراض أخرى غير منتهية، فالآن هو الوقت المناسب للحديث. |
| Meraktan soruyorum. Aile dostu mu yoksa doğru yerde, doğru zamanda mı? | Open Subtitles | من باب الفضول, أهو صديق للعائله ام الوقت المناسب بالمكان المناسب ؟ |
| Ama sence de babana lezbiyen olduğunu söylemenin vakti gelmedi mi? | Open Subtitles | ولكن لا تعتقدين انه الوقت المناسب حتى تقولي لوالدك انكي سحاقية |
| — İyi ki onu vaktinde hastaneye almışız. — Peki nesi var? Suçiçeği. | Open Subtitles | ــ جيد أننا نقلناها إلى المستشفى في الوقت المناسب ــ ولكن ما خطبها؟ |
| Zamanla ve senin izninle, şahsen Olivia ile karşılaşmayı umuyorum. | Open Subtitles | و فى الوقت المناسب و باذنك آمل أن ألتقى بأوليفيا |
| Başka bir ülkedeki iş için şu an uygun zaman, mesela o staj için, denemek istediğiniz yeni bir iş için. | TED | لذا الآن هو الوقت المناسب لذلك العمل في الجهة الأخرى من البلد، لذلك التدريب، لهذه البداية التي تودين تجربتها. |
| Eğer ayaklarınızı rahatlatmak istiyorsanız bunu için iyi bir zaman. | Open Subtitles | لذا إن أردتم مدّ سيقانكم فالآن هو الوقت المناسب لـ |