| Onu görmeleri, tüm ülkeyi istila etmeleri için onları daha da cesaretlendirir. | Open Subtitles | رؤية ما فعله من الممكن أن تستحث الأعداء لينالوا من الدولة بأسرها. |
| Bozulduğun için üzgünüm ama gerçeği söylersek tüm şehrin önünde aşağılanmış olacağım. | Open Subtitles | أنا آسف أنّك منزعجة، لكن لو قلنا الحقيقة سأهان أمام البلدة بأسرها |
| Son iki saat içinde tüm şehir tepeden tırnağa sarsılmış gibi görünüyor. | Open Subtitles | على مدى الساعتين الأخيرتين، يبدو أنّ مدينتنا بأسرها أصيبت بضربة في الصميم. |
| Hatalı olduğunu ispatladığımda, bu istihbarat teşkilatının Bütün kaynaklarını oğlumu bulmak için kullanacaksın. | Open Subtitles | عندما أثبت أنك مخطئة، ستسخدمين مصادر هذه الوكالة بأسرها في البحث عن ابني |
| Bu şeyin her yerde takipçileri var. Bütün şehre gizlice yerleştiler. | Open Subtitles | ذلك المخلوق لديه أتباع في كل مكان، لقد تسللوا للمدينة بأسرها. |
| Bu yüzden Bütün köyü taşıdılar, baraka baraka. | TED | ولذا. فقد قاموا بنقل القرية بأسرها كوخًا كوخًا |
| Davamız için savaşmayı istiyordum! tüm hayatımı ona feda etmeyi istiyordum! | Open Subtitles | أريد الكفاح من أجل قضيّتنا، لقد كرّست حياتي بأسرها لهذا الغرض |
| Sadece İngiltere kriket takımı için değil, tüm kriket oyunu için. | Open Subtitles | هذه خسارة ليس لـ الفريق الإنجليزي فحسب بل للعبة الكريكت بأسرها |
| tüm kasaba bir gecede nasıl şizofreni hastası olabilir ki? | Open Subtitles | كيف لبلدةٍ بأسرها أن تُصاب بالإنفصام بين ليلةٍ و ضحاها؟ |
| - Pekala millet. tüm alanı çepeçevre araştırmamız gerekiyor. Gidelim hadi! | Open Subtitles | حسناً يا رجال يجب أن نبحث في المنطقة بأسرها هيا بنا |
| Bunu yaparak tüm kasabayı, hatta kendi torununu da olacaklara mahkum ediyorsun. | Open Subtitles | إنْ فعلتَ هذا، ستحكم على البلدة بأسرها وحتّى على حفيدك بما سيحدث |
| Bunu yaparak tüm kasabayı, hatta kendi torununu da olacaklara mahkum ediyorsun. | Open Subtitles | إنْ فعلتَ هذا، ستحكم على البلدة بأسرها وحتّى على حفيدك بما سيحدث |
| Ben iyimserim, bence bundan çıkacak olan şey, her iki tarafın bunun tüm insan ırkının ayrı değil birlikte yapması gereken bir mücadele olduğunu fark edeceğidir. | TED | لأنني متفائلة، أعتقد ما سينتج عن هذا أن كلا الجانبين سيدركا أن هذه معركة للم شمل البشرية بأسرها وليس تفكيكها. |
| tüm ada 2 hafta içinde sular altında kalacak. | Open Subtitles | الجزيرة بأسرها سيغمرها الفيضان خلال أسبوعين |
| Ev mi? Bir saate kalmaz Roma'daki Bütün carabinieri ler seni arıyor olacak. | Open Subtitles | كيف وفي خلال ساعة روما بأسرها ستبحث عنك؟ |
| Etrafından dolaşalım. Bütün çiftliği ayağa kaldırsın istemeyiz. | Open Subtitles | احتفظ بمسافة كافية، لا نريد إيقاظ المزرعة بأسرها |
| Bütün aile bu sorunun cevabını merak ediyor. | Open Subtitles | العائلة بأسرها تريد معرفة الإجابة على هذا السؤال |
| Ve arkalarında makineli tüfek desteğiyle Bütün araziye hakimler. | Open Subtitles | ولديهم مجال للوصول إلى المدفعية بأسرها والرشاشات تغطي الجهة الخلفية |
| Zavallı ve lezzetli bir bufaloyu! Bütün tren için akşam yemeği olacak. | Open Subtitles | جاموس مسكين لذيذ سيكون طعام العشاء لقافلة العربات بأسرها |
| Sadece cenazesinde Bütün ailesiyle bir arada olmuştur. | Open Subtitles | الوقت الوحيد الذي قضاه مع عائلته بأسرها كان في جنازته |
| Bu insanlar, koca bir millet yeni başbakanlarının hürmet konuşmasını bekliyor. | Open Subtitles | هؤلاء الناس، والأمة بأسرها يتوقعون من رئيسهم الجديد أن يقدم ثناء. |
| 1959'dan beri Antarktika'nın tamamı uluslararası bir antlaşmayla korunuyor. | Open Subtitles | منذ 1959، أنتاركتيكا بأسرها مصونة وفق معاهدةٍ دولية |