Arkadaşlarını aradım onlar da haber almamışlar. | Open Subtitles | لقد اتصلت بأصدقائه وهم لم يسمعو شيئ عنه أيضا |
Arkadaşlarını çağırmayı denediğini biliyoruz ve biz de bunun bütün gerçekleşme ihtimalini yok ettik. | Open Subtitles | نعلم أنه حاول الاتصال بأصدقائه ودمرنا إمكانية حدوثه |
Ancak bunun bu kadar önemli olmasının nedeni, bu resmin burada olmasının nedeni, bu özel hayvanın Arkadaşlarını etrafına toplaması ve açıklarda yüzen canlılardan olmak yerine kendilerine komşu olan ve planktonlarla bazı işler yapan yeni yabancıları merak etmeye başlamalarıydı. | TED | ولكن لماذا الأمر بهذه الأهمية، لماذا هذه الصورة مهمة، لأن هذا الحيوان أتى بأصدقائه إلينا، وبدلًا من كونها الحيوانات البحرية المعتادة، بدؤا الأهتمام بنا، بهؤلاء الغرباء الجدد الذين انتقلوا للسكن بالجوار، يفعلون أشياء بالعوالق. |
O zaman, bunu hatırla: Bart Simpson Arkadaşlarını görür. | Open Subtitles | إذن تذكر هذا ، (بارت سمبسون)، يعتني بأصدقائه خير عناية |
Rasgele bir kaç yemeğe çıkıp birbirimizi tanımaya çalışırız, bana duygusal krizlerden kurtulmama yardım eder, sonra arkadaşlarıyla tanışırım, eğer varsa tabi, sonra bana bir şeyler öğretmesine izin veririm... | Open Subtitles | سنتعرف على بعض سيساعدني على عبور أزمة عاطفية ثم ألتقي بأصدقائه |
Hiç şaşmamalı. Lumen'la Arkadaşlarını bir bir ortadan kaldırıyoruz. | Open Subtitles | "لا غَرو في ذلك، فأنا و(لومن) نطيح بأصدقائه واحداً تلو الآخر" |
Arkadaşlarını ne sanıyor bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف كيف يفكر بأصدقائه |
Arama çocuğun Arkadaşlarını. | Open Subtitles | لا تتصلي بأصدقائه |
Bill Stearn Arkadaşlarını satsaydı piyasaya adımını atamazdı. | Open Subtitles | لا يستطيع (بيل ستيرن) المشي في الشارع إذا وشى بأصدقائه |
Diaz'ı Arkadaşlarını ele vermemesi için ikna etmeye çalışmamdan önceydi, beni dinlemedi. | Open Subtitles | هذا قبل ان اتوسل الى (دياز) ان قبوله للصفقة يعني انه سيشي بأصدقائه ولم يستمع لي |
Arkadaşlarını aradı... | Open Subtitles | . . إتصل هو بأصدقائه . . |
Gönüllülük yapmaya başladı ve orada arkadaşlar edindi, kiliseye gitmeye başladı ve orada arkadaşlar edindi, Noel'e beni ve eşimi evindeki partiye davet etti ve evi arkadaşlarıyla doluydu. | TED | بدأ بالتطوع وكسب الأصدقاء هناك وبدأ بالذهاب للكنيسة وكسب الأصدقاء هناك وفي الكريسماس وجه دعوة لي ولزوجي لحضور حفلة في شقته وقد امتلأ المكان بأصدقائه |
Terörist arkadaşlarıyla bilgi ticareti yapıyor. | Open Subtitles | إنه يتاجر بأصدقائه الأرهابيين |