| Fakat doğanın bu gücü bizi dünyaya geri döndürmekten... çok daha fazlasını yapmaktadır. | Open Subtitles | لكن هذه القوة من الطبيعة تقوم بأكثر من مجرد جعلنا نعود إلى الأرض. |
| - Teşekkür ederim. Aslında, bence birbirimize, daha fazlasını yapabiliriz. | Open Subtitles | في الواقع أعتقد أنّنا نستطيع القيام بأكثر من ذلك لبعضنا |
| Bu, Taylor'a bize saldırması için daha fazla sebep verecektir. | Open Subtitles | بالإضافة لتزوديها بأكثر من عذرٍ لشنّ هجوم عسكري وقائي ضدنا |
| Majesteleri, ben yaşayan her adamdan daha fazla düello kazandım. | Open Subtitles | مولاتي، لقد فزت بأكثر من قتال في حياة أي رجل |
| Şimdiye kadar akıntıya ve rüzgâra karşı şavaşarak, 200.000'den fazla kürek çekti. | TED | حتى هذه النقطة، قامت بأكثر من 200000 تجذيفة، تتصارع مع التيار والرياح. |
| Bu durumlardan birkaçında, üçte ikisinde, başarabilmek için birden fazla yolumuz mevcut. | TED | وفي مختلف تلك الحالات، في اثنين من أصل ثلاثة، نستطيع تحقيق ما نصبو إليه بأكثر من طريقة. |
| Bu görevden en fazla 50 yumurtayla dönecek ama en azından yemek için beklemek zorunda değil. | Open Subtitles | لن تخرج هذه المهمة بأكثر من قرابة 50 بيضة، لكن أقله لا حاجة لحمل صرّة غداء |
| Fakat berberde yüksek tansiyonu konuşmaktan daha fazlasını yapabilirsiniz. | TED | لكن يمكنكم القيام بأكثر من مجرد الحديث حول ارتفاع ضغط الدم في صالون الحلاقة. |
| Öyle mi? Bundan çok daha fazlasını yapabilecek. | Open Subtitles | نعم، سيكون قادراً علي القيام بأكثر من ذلك. |
| Beni kapı dışarı edemezsin! Bana daha fazlasını borçlusun! | Open Subtitles | لا تدفعنى للخارج أنت تدين لى بأكثر من ذلك |
| daha fazlasını söyledin. Mercan Yılanı grubundan bahsettin. | Open Subtitles | لقد أخبرتني بأكثر من ذلك لقد أخبرتني بفريق الأفعى المرجانية |
| Üzgünüm, keşke daha fazlasını söyleyebilseydim. | Open Subtitles | لكن أعذرني، وددتُ لو أخبرتك بأكثر من هذا |
| milli gelirin yüzde sekizinden daha fazla bir payı elinde bulunduruyor. | TED | اليوم يستأثرون بأكثر من 8 في المئة من الدخل القومي. |
| Bence 1 milyon dolardan daha fazla para istememiz lazım | Open Subtitles | -ألا تعتقد انه بأمكاننا ان نطالب بأكثر من مليون دولار |
| Eğer hayatına bir kaç torba tozdan daha fazla değer veriyorsan, bana nerede saklı olduğunu söyle. | Open Subtitles | إذا كنت تقدر حياتك بأكثر من مجرد بعض أكياس المخدرات سوف تخبرني أين هو |
| Şimdi 32.000'den fazla aktif kurtarma işlemini tamamladık. | TED | قمنا إلى الآن بأكثر من 32.000 إنقاذ نشط. |
| Aslında o kadar çok severiz ki, 7000'den fazla farklı yüz ifadesi yaratabiliriz. | Open Subtitles | في الحقيقة إننا نحب ذلك كثيراً يمكننا أن نقوم بأكثر من 7000 تعبير وجهي مختلف |
| - Demek ki başka birine yer açılacak. Ama birden fazla gönderirler. | Open Subtitles | و لكنهم سوف يبعثون إلينا بأكثر من واحدة إنهم دائماً ما يفعلون ذلك |
| Ben tünelde hiç olmadım çünkü arabada birden fazla kızla olamıyorsun. | Open Subtitles | لم أعبر النفق بنفسي من قبل لأنه من غير المسموح أن تعبر بأكثر من فتاة واحدة في السيارة |
| Yarınki maçta en fazla yedi fark atabilirsiniz. | Open Subtitles | لا يمكنك الفوز غداً بأكثر من 7 نقاط |
| Galiba Morty'nin robotu, hafta sonu kaçamaklarından daha fazlası için tasarlanmış. | Open Subtitles | أظن أن آلة مورتي مُصممة للقيام بأكثر من توفير اللذة الفطرية. |
| Daha kaç kişi ölecek? | Open Subtitles | وهل مستعدين للتضحية بأكثر من هؤلاء الرجال ؟ |
| Beni adamların yanına döndürmek için daha çok dua etmen gerek. | Open Subtitles | وددت أن أقوم بأكثر من الصلوات لتعيدني إلى الرمال بجانب الرجال |
| hesaplayabiliyor. Sadece bu değil daha fazlasının yapabiliyor | TED | تستطيع الحوسبة. لا تستطيع فقط الحساب. تستطيع القيام بأكثر من ذلك. |
| Geçen sene, elli milyardan fazla bir kazanç elde etmişler. | Open Subtitles | العام الماضي أداروا أصول تُقدر بأكثر من 50 مليار دولار. |