Kuzey yarımküredeki Coriolis etkisi nedeniyle, saat yönünde dönmeliydi. | Open Subtitles | قوة كوريوليس في نصف الكرة الأرضية الشمالية يمليه يجب أن يهبط بإتجاه عقرب الساعة. |
Quilamaguery'lerden şimdi geldim. Onlarda da saat yönünde akıyor. | Open Subtitles | عدت من كويلامقري، وبواليعهم كلها تدور بإتجاه عقرب الساعة أيضاً |
Burası tek yönlü bir cadde. Caddenin sonuna kadar gitmeliyiz. | Open Subtitles | أنه شارع بإتجاه واحد يجب أن ألتف الى المبنى |
Bu kuyrukluyıldız, Güneş'e doğru bir dalış yaparak yüz binlerce yıl süren kesintisiz bir serbest düşüşle hız kazanıyor. | Open Subtitles | تهبط هذه الأخيرة بإتجاه الشمس وتكتسب سرعة في سقوط حر غير منقطع ويستمر هذا السقوط لمئات الألاف من السنين |
Artık, bu endüstride değişim yaratma ve daha sürdürülebilir bir yöne itmenin vakti geldi. | TED | هذا هو الوقت المناسب لإحداث التغير المبدع في هذه الصناعة وأن ندفع بإتجاه الاستدامة. |
TK1, yedi numaralı yönü takip et. Hedef binanın arka girişinde. | Open Subtitles | بإتجاه رقم 7 في الساعة الهدف يخرج من الباب الجانبي للبناية |
12 yönündeki esmer. Seni kesip duruyor. | Open Subtitles | السمراء بإتجاه الساعة الثانية عشر إنها تنظر إليك |
Arkasında bıraktığı büyük hazine One Piece'i bulmak için birçok erkek Grand Line'a doğru yola çıktı. | Open Subtitles | من أجل العثور على الكنز الأسطوري ون بيس بدأ القراصنة رحلة بإتجاه طريق الماء العظيم : جراند لاين |
Şüpheli beyaz bir erkek, saat dokuz yönünde. | Open Subtitles | مشتبهٌ به, ذكر أبيض بإتجاه الساعة التاسعة |
Ama o yöne bakmıyoruz, tam tersi yöndeyiz. Şurası 12, bu durumda o da saat 2 yönünde. | Open Subtitles | ولكننا لسنا كذلك , نحن لن نواجهها بهذه الطريقة إنها الساعة 12 , إنها بإتجاه الساعة 12 |
Evet, onu saat yönünde yüzmesi için eğitebiliriz. | Open Subtitles | نعم، نحن يُمْكِنُ أَنْ نُدرّبَه. لسِباحَة بإتجاه عقرب الساعةِ. |
Saat 9 yönünde 4 mil güneyde trafik var. | Open Subtitles | لديك طائرة بإتجاه 9 على بعد 4 أميال للجنوب الغربي |
Balinalar artık daha derindeler, saat iki yönünde bir kilometre kadar ilerinizde. | Open Subtitles | الحيتان هي الآن أعمق ، أقل من كيلومتر واحد من موقعكم بإتجاه الساعة الثانية |
Kurbanın kanıyla, sağ elinin üç parmağıyla saat yönünde, | Open Subtitles | والمرسومة بدم ضحاياه، بإتجاه عقارب الساعة، 3 أصابع من يده اليمنى |
Avrupa ziyaretimiz cehenneme tek yönlü gidiş geliş olacak. | Open Subtitles | حَسناً، زيارتنا الأوروبية فقط حَصلَ لها تغيير ستكون بإتجاه واحد للجحيم والعودة |
Fikrin değişirse ben batıya Wyoming'e doğru gidiyorum. | Open Subtitles | إن غيرت رأيك، يمكنك أن تلحق بي سأسير بإتجاه الغرب للأثر توجه شمالاً إلى وايمونج |
Bahçe hortumumu saat yönü yerine tersine mi doladım? | Open Subtitles | لففت خرطوم حديقتي بإتجاه عقرب الساعة بدلا من بعكس عقرب الساعة؟ |
Saat iki yönündeki şu eve doğru gideceğiz. | Open Subtitles | .سنتوجه إلى ذلك المنزل بإتجاه الساعة الثانية |
Sadece söylediğimi yap. Arabaya binip Las Angeles'a doğru yola çıkmanı istiyorum. | Open Subtitles | أحتاج منك أن تركبي سيارة و تبدأي القيادة بإتجاه لوس أنجليس |
Oraya bir bayrak as ve kısa zaman sonra Kanada ya da Grönland'a doğru sürüklenmeye başlayacak. | TED | فعندما تنصب علماً هناك، أتركه هناك، حتماً سينجرف قريباً بإتجاه كندا أو الجرين لاند. |
Ama ikimiz de biliyoruz ki, nereye gidiyorsan, yolculuğun tek yön olacak. | Open Subtitles | لكن كلانا نعرف أنه أين كان إتجاهك، يحتمل أن يكون رحلة بإتجاه واحد. |
Tek gidiş olacağını bilerek girdik... ama burada bulacaklarımızın riske değer olduğunu düşünmüştük. | Open Subtitles | فقد كنا نعلم أنها ستكون رحلة بإتجاه واحد لكننا إعتقدنا أننا سنجد ما يوازى حجم المخاطرة |
Köpeklerden biri bu tarafa, diğeri de öbür tarafa gidiyor. | Open Subtitles | أحب هذه الصورة، أحد الكلبين يذهب بإتجاه والثاني يذهب بالإتجاه الآخر |
Amerikan Los Angeles-sınıfı saldırı denizaltısı kerteriz 0-1-5-- | Open Subtitles | غواصة أمريكية هجومية من طراز "لوس أنجلوس" بإتجاه 5 |
6 yönümde olamazsın. O halde 12 yönündeyim. | Open Subtitles | قمت بمناورات المراوغه لا يمكنك أن تكون بإتجاه السادسه |
Bu kulağa çok da cinsel gelmiyor. Sadece, meme yönüne doğru saptırılmış bir sarılmaymış. | Open Subtitles | هذا لا يبدو جنسياً إنه مُجرّد عِناق إنحرف بإتجاه ثديها |