Çünkü görüldüğü gibi yakında aile olacağız ve bebeğin kız olacağına dair içimde güçlü bir his var. | Open Subtitles | لأنه .. من الواضح أننا سنحظى بطفل و لدي أحساس قوي بإنها ستكون فتاة |
Tüm yemekleri kendine sakladığına dair ne kadar bahse girersin? | Open Subtitles | بكم تود أن تراهن بإنها تقطع من جميع الحصص؟ |
- O hâlde bunu yaptığına dair elinizde bir kanıt yok. | Open Subtitles | إذن ليس لديكِ أي دليل بإنها فعلت ذلك |
Bazıları bunun Tanrı tarafından gönderilen bir kod olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يرى البعض بإنها رموز أرسلت إلينا من الرب |
Kadının kaybını bildiren adam bu sabahtan beri onu görmediğini söylüyor. | Open Subtitles | أجل، ذلك الرجل يقول بإنها مفـقودة قال بأنه لم يرها منذ الصباح |
Polisle konuş. Senin hatan olmadığını anlat. | Open Subtitles | تحدّث مع الشرطة وإخبرهم بإنها لم تكن غلطتك |
Dışişleri Bakanlığı bugün de kapalı çünkü isyancıların dün akşamki saldırılar esnasında uzun zamandır konuşulan biyolojik silah stoklarının en azından bir kısmını kullanmış olabileceklerine dair kanıtlar çoğalmakta. | Open Subtitles | وزارة الخارجية مازالت مُغلقة ليومِاً ثانً كدليل يتصاعد أن المتمردين رُبما إستخدموا على الأقل بعض من مخزونِهِم الإحتياطي من الأسلحة الكيماوية التى يشاع بإنها لديهم مُنذُ فترة طويلة |
İçimde inandığına dair bir his var. | Open Subtitles | لدى إحساس بإنها فعلت |
İçimde bunun rastlantı olmadığına dair bir his var. | Open Subtitles | لدي شعور بإنها ليست مصادفة |
Bana, daha sonra görevden çekileceğine dair söz verdi. | Open Subtitles | لقد أعطتني وعدها بإنها ستتنحى |
Libby, cinayetleri Ben'in işlediğine dair tanıklık etti. | Open Subtitles | شهدت (ليبي) بإنها رأت (بن) يرتكب جريمة القتل. |
Clio'nun şehirde olduğuna dair bir not var elimde. | Open Subtitles | لديّ ملاحظة هنا من (كيلو) لإخبارك بإنها في المدينة. |
Ama Barney, bunun çok aptalca olduğuna dair onu ikna etti. | Open Subtitles | ولكن(بارني)،أقنعهُ بإنها فكرة غبية جدا |
Gerçek bir sanatçı olduğunu herkese hatırlatmak istiyor. Ama cidden iyi şarkı söylüyor. | Open Subtitles | لكى تذكر كل شخص بإنها مغنية ولديها تلك الاغانى |
Hayır, Chloe her zaman alabildiğini söylüyor. | Open Subtitles | لا, كلوي تعتقد بإنها ستشرب هناك طوال الوقت |
Öğrenci kimliği Hoyt Üniversite'sinde birinci sınıfta olduğunu ve kredi kartlarıyla nakit parası da bunun bir soygun olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | بطاقتها الجامعية تخبرنا بإنها طالبة في سنة أولى في جامعة "هويت" و بطاقته المصرفية و النقد يخبراني هذه ليست سرقة. |
Soyulduğunu söylüyor, ama doğru zamanda oradaymış. | Open Subtitles | تزعم بإنها تعرضت للسرقه لكنها كانت في نفس المنطقه وقت وقوع الجريمه |
Ona dövüşlerin gerçek olmadığını söylemeye yüreğim el vermedi. | Open Subtitles | لم يجسر قلبي على إخبارها بإنها ليست حقيقية |
- Eğer okulda beni dinleseydin işimizin çatışma ya da araba takibinden ibaret olmadığını anlardın. | Open Subtitles | بالمدرسة ستفهم بإنها ليست كلها عن النزعات المسلحة ومطاردة السيارات |