| Bakın, biliyorum bu onu geri getirmez fakat bu sadece bir jest olsun. | Open Subtitles | انظر, أعرف أن هذا لن يعيده للحياة و لكن اليك هذه بادرة حسنة |
| Sanırım adamlara büyük maşrapalarla bira ısmarlamak mükemmel bir jest olacak. | Open Subtitles | اعتقد بأنها ستكون بادرة طيبة ان اشتريت للرجال بعض مشروبات البيرة |
| Hem bir jest olarak diğer adayları da davet ederiz. | Open Subtitles | وستكون بادرة طيبه نحو المرشحين الآخرين الذي يجب علينا دعوتهم |
| Bu zalimliğinizin göstergesi olacak ve zayıflığınızın eğer öldürmezseniz gene iradesiz diyecekler 1340. | Open Subtitles | سيعتبر ذلك بادرة قسوة وعقم فكري وإن لم تقتلوني... سيعتبر ذلك بادرة ضعف |
| Varlıklı biri olduğunu bildiğimi biliyorsun, bu sadece küçük bir saygı jesti. | Open Subtitles | أنا وأنت نعلم انك رجل له قيمه هذه فقط بادرة من الاحترام |
| Ve ben de senin ona ne kadar seviyesiz davranmış olduğunu göz önüne alarak ona "eve hoş geldin" partisi vermenin kibarca bir hareket olacağını düşündüm. | Open Subtitles | وأنا فكرت نظراً للطريقة الفظة .. التى تعاملت بها معها فإنها ستكون بادرة طيبة .. |
| Ve çiçeği almadıklarında Hüzün ve özlem dolu bir jest yaptım benden uzaklaşırlarken. | TED | ولو لم يأخذوا الزهرة، ابدي بادرة من الحزن والشوق كلما ساروا بعيداً. |
| Maskenin benim için düşünceli bir jest olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | اعتقدتُ أن القناع بادرة منك لمراعاة شعوري |
| O'na dışarı çıkmayı teklif etsen güzel bir jest olur bence. | Open Subtitles | أعتقد أنها ستكون بادرة طيبة إذا طَلبتَ الخروج معها |
| Onun ölümü sadece kullanılmayan bir derinin atılması gibi, tatlı bir meyvenin çekirdeğine yaklaşılması gibi bir jest olacak. | Open Subtitles | فقتله سوف يكون بادرة لمتعة إلقاء رجل بعيداً كقشرة عديم الفائدة لفاكهة ترمى ببطء إلى حفرة |
| Ne düşündüğünü biliyorum. İnan bana, altı üstü bir jest. | Open Subtitles | أعرف مالذي تفكر به، صدقني انها مجرد بادرة |
| Güzel bir jest yaptığını düşünmüştüm. Ama sanırım yanılmışım. | Open Subtitles | ظننت أنها بادرة لطيفة ولكن واضح أنني كنت مخطئاً. |
| Bir gün Maxine'i yemeğe çağıralım siz ikiniz ortaksınız. Bu güzel bir jest olurdu. | Open Subtitles | لأنكم شركاء وأعتقد أن ذلك قد يكون بادرة طيبة جدا. |
| Şunu söylemeliyim ki çocuklar, bu mükemmel bir jest olur. | Open Subtitles | سأقول رأيي، أنتم يا شباب، تلك بادرة مدهشة. |
| Babanızın yaptığı jest hakkındaki bilgi çok işime yaradı. | Open Subtitles | التقييم العميق لوالدك مجرد بادرة , لقد ساعدني ذلك حقا |
| Ama Danny ve sana olanlardan sonra değer verdiğim insanlara yalan söylemenin bir sevgi göstergesi olduğu gerçeğini kabul ettim. | Open Subtitles | لكن بعد داني والذي حدث إليك، قبلت ذلك هي بادرة الحبّ لخدع الناس أهتمّ به. |
| Mürettebat üç gönüllüden oluşacak ve tek istedikleri bir iyi niyet göstergesi. | Open Subtitles | الطاقم سيكون مكون من ثلاث متطوّعين ينتظرون بادرة حسن نيّة |
| Tıpkı rüyamdaki gibiydi. Her jesti, her sözü. Tüyler ürperticiydi. | Open Subtitles | إنه كان مثل حلمى , كل بادرة كل كلمة , إنه كان مخيف جداً |
| Bu istasyona karşı asilerce yapılabilecek herhangi bir saldırı gereksiz bir hareket olur. | Open Subtitles | أى هجوم من قِبل الثوار على المحطة ستكون بادرة عديمة الفائدة |
| Sesin her tonu bir yalan, her davranış bir aldatmaca, her gülümseme aslında yüz ekşitme. | Open Subtitles | كل نبرة صوت حولك كاذبة كل بادرة باطلة كل ابتسامة تجهم |
| Baksana Steven, Eric'e bileti alman çok tatlı bir hareketti. | Open Subtitles | تعلم يا ستيفن ، كانت بادرة لطيفة منك ، إحضار تلك التذكرة لإريك |
| İlk tehlike belirtisinde herkes sıçrayama hazır olmalı mutlaka. | Open Subtitles | فقط تاكدي ان الجميع مستعد للعبور عند اول بادرة من اي مشكلة |
| Benim gösterebileceğim en iyi niyet, en değerli hediyemi sana vermek. | Open Subtitles | لذا ، أكبر بادرة من جهتي هو أعطائك أفضل هدية لك |
| Ama benim aklımdan böyle bir jestten daha fazlası geçiyor. | Open Subtitles | لكني لديّ أكثر من بادرة في عقلي. |
| Ama Senatör'ün gelişi bir merhamet jestiyle taçlandırılmalı. | Open Subtitles | لكن زيارة السناتور يجب أن تكون بادرة جيدة |
| Sen hiçbir şey getirmek zorunda değlsin ama çok düşüncelisin. | Open Subtitles | ليس عليك إحضار أيّ شيء و لكن هذه بادرة جميلة منك |