| Biliyorum bu seni suçlu hissettiriyor ama beni de öyle. | Open Subtitles | و أعلم بأن هذا يشعرك بالذنب أنا أيضاً أشعر بالذنب |
| Babası kendisini o kadar suçlu hissediyor ki yaptığı her şeyi affediyor. | Open Subtitles | لكن ذلك مستحيل. والده يشعر بالذنب أيضاً إنه يغفر له كل شيء. |
| Canının istediğini yapabiliyorsun, ve kimse seni suçlu hissettirmiyor çünkü kimsenin umrumda değil. | Open Subtitles | يمكنك فعل ما تريده دون أن يشعرك أحد بالذنب لأن لا أحد يهتم |
| Walter'a yaptıklarımdan suçluluk duyuyorum, ama o kadar da değil. | Open Subtitles | أنا أشعر بالذنب عما حدث لوالتر لكن ليس لتلك الدرجة |
| Pelerinin senin ölümüne yol açtığını anladığında, suçluluk duygusu tüm benliğini kapladı. | Open Subtitles | عندما أدركت أن العباءة قد صيرتك للموت قد كانت مغلوبة بالشعور بالذنب |
| Birden fazla kişiden hoşlandığın için kötü hissetmene gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليك الشعور بالذنب لأن لديك مشاعر لأكثر من شخص |
| Demek istediğim, ayrılmam konusunda beni suçlu hissettirmeye çalışıyosun, ama işe yaramayacak. | Open Subtitles | أنـا أقول أنـك تحـاولين إشعـاري بالذنب بسبب مغـادرتـي و لـن ينجح ذلك |
| Sonra da bana çalıştığı yerde iş görüşmesi ayarlamak için kendini suçlu hissettirdi. | Open Subtitles | ثم جعلته يشعر بالذنب كي يرتب لي مقابلة عمل بالمكان الذي يعمل به |
| Çünkü kadın suçlu hissediyor, benden bu acısını sinsice tedavi etmemi istiyor. | Open Subtitles | إذ أنّ المرأةَ تشعرُ بالذنب وتريدني أن أعالجهُ سراً من كربه النفسيّ |
| Kendimi suçlu hissedecek hiçbir şey yapmadım ben. Babanın, hafıza seviyesi çok düşük. | Open Subtitles | لم أفعل شيئاً لأشعر بالذنب عليه والدكِ ذاكرته صغيرة, يتنكر بزي ضمير حي |
| Katılmayı reddederseniz, bütün iddialardan suçlu sayılmayı kabul ettiğiniz anlamına gelecek ve ceza aşamasına geçmekten başka çaremiz kalmayacak. | Open Subtitles | إذا رفضت المشاركة سيكون بمثابة اعتراف بالذنب من جميع النواحي ولن يكون لدينا خيار إلا المضي في إصدار الحكم |
| - Arkasında ise suçlu olduklarını söyleyen bir mektup bırakıyor. | Open Subtitles | يترك اعترافات مكتوبة بخط اليد بالذنب معلقة على كل منهما |
| Kendimi zaten suçlu hissediyorum. Bunun için beni mi suçluyorsun? | Open Subtitles | لقد شعرت بالفعل بالذنب ، هل تحاول لومني على ذلك؟ |
| Eğer birisi benim suçlu olduğumu ve bir polisinde ateş ettiğini söylüyorsa. | Open Subtitles | أنا إذاً أقر بالذنب إذا قلت بأن ذلك الشرطي أطلق النار أيضاً. |
| Bir milyon yıI da geçse... suçluluk ve pişmanlık duygusu... | Open Subtitles | منذ ملايين السنين وهذا الندم اللعين والشعور بالذنب وهذه الأمور |
| Bir milyon yıI da geçse... suçluluk ve pişmanlık duygusu... | Open Subtitles | منذ ملايين السنين وهذا الندم اللعين والشعور بالذنب وهذه الأمور |
| Yeni evliyken, teşekkür kartlarını göndermesi 3 hafta sürdüğü için suçluluk duyardı. | Open Subtitles | و هي متزوجة حديثاً، شعرت بالذنب لقضائها 3 أسابيع ترسل بطاقات شكر |
| Ve ben de kendi işimi yaptığım için suçluluk duygusuna kapılmayacağım. | Open Subtitles | وأنا لن أَشعر بالذنب لكوني أقوم بعمل شغلي نعم لن تشعري |
| Sen buraya müzik konusunda tavsiye almaya değil, suçluluk duyduğun için geldin. | Open Subtitles | أنت لم تأتى لهنا لتطلبى نصيحة موسيقية بل أتيت هنا لإحساسك بالذنب |
| Masum insanlar kötü savunma tekliflerini her zaman kabul ederler. | Open Subtitles | الناس البريؤون يقبلون بعروض الإقرار بالذنب دائما إذهبي وإجعليني فخورة |
| Ama. Kendini suçlu hissetmeye başıyorsun.sonrada biz kavga etmeye başlıyoruz ve suçu hep bana atıyorsun.. | Open Subtitles | لكنك تبدأ فى الشعور بالذنب حيال ذلك ثم نبدأ فى الشجار و تلقى باللائمه على |
| suçunu itiraf et ve kendini mahkemenin merhametine bırak. | Open Subtitles | اعترف بالذنب والق بنفسك الى رحمة المحكمة |
| Fakat onunla ilişkimiz pek de yürümedi. Tanrı bana çok fazla suç yükledi. | Open Subtitles | ولكن الأمر لم ينجح فالرب جعلنى أشعر بالذنب كثيرا من جديد |
| Param yüzünden bana vicdan azabı çektirecek biri ile çalışamam. | Open Subtitles | لا أستطيع العمل مع شخص سيجعلني أشعر بالذنب بسبب أموالي، |
| Dağılmış bir yuva, şiddet ve suçlulukla dolu hayaller. | Open Subtitles | نشأ في عائلة محطمة، مليئة بالشعور بالذنب والعنف الخيالي |
| İtaatkâr partner yakalandığı zaman hemen diğerini suçlama eğilimine girer. | Open Subtitles | بمجرد شعـور الشريك الضعيف بالذنب فستحـاول إلقاء الذنـب على الآخر |
| suçun hafifletilmesi için temyize gidildiğinde, 3 yıl hapis cezası iyi halle 12 ay sonra şartlı tahliyeye dönüşebiliyor. | Open Subtitles | أتدرك أن إقرارك بالذنب سيخفف التهمة والمحكمة بأسم القانون قد تحكم عليك من 3 إلى مدى الحياة مع إعفاء بعد 12 شهراً. |
| Ama rahiplerle birlikte olurken hiç de... günah işliyormuşum gibi gelmiyordu. | Open Subtitles | لكن وانا مع الرهبان لا أشعر بالذنب ابدا لانهم رجال الرب |
| Chi'n suçluluktan bulanık hâle gelmiş ama bunu görmezden geliyorsun. | Open Subtitles | طاقتك الحيوية ملوثة بالشعور بالذنب لكنك ما زلت ترفض مواجهته |
| "Suçumu ve beni ezen kaderimi bildiğinizde sırf bunun için değil de, daha büyük bir suçlulukla öleceğim". | Open Subtitles | عندما تعرفت بشأن جريمتي . . والمصير الذي يرهقني سأموت محملا بالذنب |
| Eroinden dolayı suçluyum dersem herşey ortaya çıkar. | Open Subtitles | إذا أقريت بالذنب بقضية الهروين كل الثغرات تسد ليس لديه شيء ضدكم |