"بالغة" - Translation from Arabic to Turkish

    • yetişkin
        
    • yetişkinim
        
    • büyük
        
    • olgun
        
    • ciddi
        
    • yetişkinsin
        
    • derece
        
    • ağır
        
    • kötü
        
    • şekilde
        
    • büyüdün
        
    Sen, sevişme hakkında bir şey bilmeyen yetişkin bir kadınsın. Open Subtitles انت امرأة بالغة لا تعلم شي عن ممارسة الجنس مطلقا
    yetişkin rolü yapıyormuşum gibi hiç Bayan Coco Leger olmamışım gibi. Open Subtitles كأنني كنت اتظاهر بأني بالغة وانا لم أكن السيدة كوكو ليجير
    Dışarıda yetişkin bir tane varsa daha büyük bir kutuya ihtiyacımız olacak diyebiliriz. Open Subtitles لنقل فقط, أنه لو كانَ يوجد طيور بالغة في الخارج فسنحتاج لصندوق اكبر
    Evet, yetişkinim ama ben basit bir mürebbiyeyim. Open Subtitles أجل أنا بالغة لكنني لستُ سوى مربية بسيطة المظهر
    Emma'nın sayesinde yetişkin, düşünceli ve sorumluluk sahibi biri oldu. Open Subtitles بسببها هو يزداد عقلانية حتى تكون ناضجة, مهتمة, بالغة مسئولة
    Pekala, atari oyunlarına ayıracak iki haftası olmayan bir yetişkin olduğumu farz edelim. Open Subtitles حسناً، دعني أفترض أنني إمرأة بالغة التي لا تمتلك أسبوعين لتلعب ألعاب ألكترونية
    yetişkin biri olduğumu ve davranışlarımın sorumluluğunu almam gerektiğini söyledi. Open Subtitles لقد قال أنني امرأة بالغة وعلي أن أتحمل مسؤولية أفعالي.
    Yağ-kökenli kök hücreler yetişkin kök hücreleridir. TED الخلايا الجذعية المستمدة من الدهون هي خلايا جذعية بالغة.
    Ama vücudumuzun hemen her yerinde yetişkin kök hücreler var. Biz bunları, benim alanımda kemik iliği naklinde kullanıyoruz. Geron, daha geçen yıl insan embriyonik kök hücrelerini TED لدينا أيضا خلايا جذعية بالغة في جميع أنحاء الجسم. في مجال عملي، نستعمل هذه الخلايا لزرع النخاع العظمي. بدأ غيرون ، خلال السنة الماضية فقط، أول محاولة
    Dolly Edinburgh’ta yapıldı, ve Dolly yetişkin bir kök hücreden ilk klonlanan memeli örneğiydi. TED لذا دولي قد صُنعت هنا في أدنبره ودوللي هي المثال الأول من استنساخ حيوان ثديي من خلايا بالغة.
    Böyle tipik bir suç mahallinde, kovanda, yalnız bir kraliçe ve diğer birkaç kurtulanı saymazsak neredeyse hiç yetişkin arı kalmaz. TED مسرح الجريمة الاعتيادي لا يتوفر تقريبا على أي نحلة بالغة متبقية في الخلية، باستثناء، ربما ملكة وحيدة وقليل من الناجين الآخرين.
    Tıpkı mantıklı ve bilgili bir yetişkin her fikrinin gerçekleşmesini beklemeyeceği gibi, dokuz yaşındakiler de beklemiyor. TED ولكن تمامًا كما لا تتوقع امرأة بالغة عاقلة ومطلعة أن تُطبَّق كافة أفكارها، فابنة التسع سنوات لا تتوقع ذلك أيضًا.
    O, medeni bir yetişkin değil, asi bir çocuk. Open Subtitles نحن لا نتعامل هنا مع بالغة متحضرة ولكن طفلة مشاغبة
    Sana milyon kere söyledim baba, ben yetişkinim. Beni izlemene gerek yok. Open Subtitles للمرة الزليون اخبرك ياابي, انا بالغة لست بحاجة لمطاردتي
    Ama ben artık bir yetişkinim ve buna saygı duymalısın, tamam mı? Open Subtitles و أنتِ، تعلمين بأنني بالغة الان ويجب أن تحترمي ذلك، حسناً؟
    Bu tasarım ilkelerinden biri, daha büyük roketler icat etmek yerine onları bir araya getiriyorsunuz. TED هذا جزء من مبدأ التصميم ليس مجرد اختراع صواريخ بالغة الضخامة، ولكن الجمع بينها.
    Aşırı zarar görmemişti, fakat kızın yüzünde suyun neden olduğu renk bozukluğu büyük bir incelik ve hassasiyetle onarılmalıydı. TED لم تكن متضررة جدا، ولكن حيث سبب الماء زوال التلون هذا على وجه الفتاة كان يجب أن يتم إصلاحه بدقة وحساسية بالغة.
    Belki, Daniel'ın tahmin ettiği gibi bir zihin nakli, veya yaratıcısı onu olgun yaratmak istemiş olabilir, fakat programlamayı doğru yapamamıştır. Open Subtitles حسنا, مثلما إقترح دانيال ربما نقل اليها وعي أو أن ذلك الصانع قصد أن تكون بالغة لكن لم يضع البرنامج الصحيح
    ciddi bir olağanüstü hâlin yaklaşmakta olduğunda ve bunun insan nedenli olduğunda hemfikirler. TED إنهم يتفقون على أننا نواجه حالة طارئة بالغة الأثر، قد تسبب بها البشر.
    Bunlardan çoğu kullanılmaz çünkü artık bir yetişkinsin. Open Subtitles اغلب هذه اصبحت لا قيمة لها بما انك اصبحت بالغة بالفعل
    Bu 5.5 gün boyunca el sallayan TV oldu. Sevdiklerine canlı bir mesaj gönderdiklerinde insanlar son derece mutlu oldular TED كان هذا تلفاز تلويح على مدار خمسة أيام ونصف، ويشعر الناس بسعادة بالغة عندما يستطيعون إرسال رسالة حارة إلى أحبابهم.
    İyice açtığımızda, ortaya bedeni ağır şekilde yanmış küçük bir kız çıktı. TED عندما ألزلنا الخرق وجدنا فتاة صغيرة .. كانت محروقة الجسد بصورة بالغة
    Yarından sonra boş bir günüm var ve İngilizce'm de çok kötü. Open Subtitles سأصبح قريبًا سيدة بالغة فلغتي الإنجليزية ومستواي في الرياضيات ليسا جيدين أبدًا
    Evet, şimdi ise bunu yapamayacak kadar büyüdün. Open Subtitles نعم انتِ بالغة جداً على فعل هذه الاشياء الآن

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more