"بالمكان" - Translation from Arabic to Turkish

    • yerde
        
    • yeri
        
    • yer
        
    • yere
        
    • Buraya
        
    • yerini
        
    • yerdeydi
        
    • burayı
        
    • yerdeyiz
        
    • etrafı
        
    • mekan
        
    • mekana
        
    • yerinde
        
    • yerdesin
        
    • ortalığı
        
    Sonra da bana çalıştığı yerde iş görüşmesi ayarlamak için kendini suçlu hissettirdi. Open Subtitles ثم جعلته يشعر بالذنب كي يرتب لي مقابلة عمل بالمكان الذي يعمل به
    - Eskiden yaşadığım yerde olan bir sorun değildi bu. Open Subtitles هذه إحدى المشاكل التي لم ارتكبها. بالمكان الذي عشت به.
    Kiliseden hacı aldım, ve oraya götürdüm... öldükleri yeri işaretlemek için. Open Subtitles أخذتُ الصليب من الكنيسة ووضعتهُ هناك.. وضعتهُ بالمكان الذي ماتوا فيه.
    Baldızım sahilde bir yer almak istiyor. O bölgeyi sever misiniz? Open Subtitles ابنة زوجتي تريد شراء منزل على الشواطئ ما رأيك بالمكان ؟
    Bir yere fazla bağlanmamaya çalışırım... ya da nesnelere... insanlara. Open Subtitles دائما ما أحاول ألا أتعلق بالمكان أو بالأشياء.. أو بالناس
    Meraktan soruyorum. Aile dostu mu yoksa doğru yerde, doğru zamanda mı? Open Subtitles من باب الفضول, أهو صديق للعائله ام الوقت المناسب بالمكان المناسب ؟
    Her yerde üst rütbeli Nazi subayları vardı. Open Subtitles وكبار المسؤولين من الحزب النازي منتشرين بالمكان
    Hergün görüyorum. Çalıştığım yerde kullanıyoruz. Open Subtitles أراها كل يوم، إنها موجودة بالمكان الذى أعمل به
    Depolama alanı da mutlu bir dinlenme yeri değildi. TED مكبّ النفايات ليس بالمكان الجيد للمكوث فيه أيضا.
    Beş yıldır burada çalışıyorum. Her yeri tanıyorum. Open Subtitles . لقد عملتُ هنا طيلة 5 سنوات ينبغي أن أكون على دراية بالمكان
    Boşandıktan sonra, burada kalabileceğimizi söyledi... ona karşılık olarak da bu yeri temiz tutuyoruz. Open Subtitles بعد الطلاق قال بأمكاننا البقاء هنا مقابل الأعتناء بالمكان
    Kızılderililer, buranın kale için kötü bir yer olduğunu söylediler, ama onlar dinlenmedi. Open Subtitles الهنود قالوا لنا أنه ليس بالمكان الجيد لبناء قلعه ولكننا لم نصغى لهم
    Etrafa bir göz atıp iyi bir yer olup olmadığına bakabilirim. Open Subtitles يمكنني أن ألقي نظرة بالمكان لأري إذا كان هناك بقعة جيدة
    İdeal bir yer sayılmaz biliyorum ama eşyaların için bolca alanın olacak. Open Subtitles أعلم أنه ليس بالمكان المثالي ولكن سيكون لديك مساحة وفيرة لتضع أثاثك
    Üstelik, tekme, ilgili herkes için faydası en dokunacak yere inecekti. Open Subtitles أيضا ، من شأنه الاستقرار بالمكان الذي ستفعل به الأفضل لكل المعنيين.
    Yaşlı bir bunağın bir yere nasıl duygusal olarak bağlı olabileceğini, ve ayrılmak istemeyeceğini anlayabilirim. Open Subtitles بالتأكيد أفهم تفكير امرأة تعاني من الشيخوخة ربما لديها ارتباط عاطفي بالمكان ولا ترغب في تركه
    Zor anlar geçirdiğini biliyorum ama Buraya yaptığın şeyler inanılmaz. Open Subtitles أعرف أنك تمرين بوقت صعب لكن ما فعلته بالمكان مدهشاً
    Her zamanki gibi sadece sen ve ben şahidin yerini bileceğiz. Open Subtitles وكالعادة أنا وأنت فقط سنكون على علم بالمكان المحدد لهذه الشاهدة
    Kurbanın cep telefonu tam olarak senin söylediğin yerdeydi. Open Subtitles تليفون الضحية المحمول كان تماماً بالمكان الذى قلت عنه
    Ayrıca burayı neşelendirmek için çiçek ve çim ekiyoruz. Open Subtitles فهمتِ؟ إننا نزرع الأزهار والعشب أيضا كي نرتقي بالمكان
    Aslında bence doğru yerdeyiz. Ama yanlış katta. Open Subtitles أظننا بالمكان الصحيح لكن على الارتفاع الخاطئ
    Metropolis' ten transfer olmuştu ve ona etrafı göstermekle görevliydim. Open Subtitles كانت قد جاءت من العاصمة لتوها وتم تكليفي بتعريفها بالمكان
    Sokak sanatı ile alakalı bir çalışma yapmaya kalktığımda çalışmanın teşhir edileceği mekan ile gerçekten uyumlu olmasını istedim. TED وفي كل مرة أصنع عملاً فنيًا شعبيًا أريد عملاً يرتبط بالمكان الذي سيوضع به
    Bu sabah dispanserin yakınlarında çekilmiş bir fotoğraf bulabilecek miyim diye mekana göre sosyal medya fotoğraflarını aradım ve bir adam kendisiyle kirpisinin selfiesini çekmiş. Open Subtitles مرحبًا. بحثت بالمكان عبر صور المواقع الاجتماعية لكي أرى إن كان أحد متواجدًا عند المستوصف هذا الصباح،
    Yakın tehlike durumu sadece polisin olay yerinde bir boğuşma duyduğu zaman geçerlidir. Open Subtitles الخطر الوشيك يتحقق فقط إذا سمعت قوات القانون تهديداً عنيفاً أو صراعاً بالمكان
    Eğer öyle biriysen, yanlış yerdesin. Open Subtitles إن أردت أن تمشي على هواك فأنت بالمكان الغير مناسب
    Bu insanlar Buraya gelir, banyo yapar, ortalığı batırır, tuvalet kağıdını çalar. Open Subtitles هؤلاء الناس يدخلون لهناك، يستحمّون ويعيثون بالمكان فساداً، ويسرقون محارم المرحاض

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more