Tüm hayal kırıklığı, korku ve yalnızlık, bir zamanlar hissettiğim ... | TED | اذ ان كل الإحباط والخوف والشعور بالوحدة والذي كنت أشعر به |
Seni yeniden gülümserken görmek güzel. tek başıma mutlu olurken yalnızlık hissediyordum. | Open Subtitles | أمر طيب أن أراكِ تبتسمين مجدداً، كنت أشعر بالوحدة وأنا سعيد لوحدي |
yalnızlık çekiyorlardı. Bu yüzden her zaman buluşabilecekleri başka bir çift arayıp durdular. Fakat ortada bir sorun vardı. | Open Subtitles | يشعرون بالوحدة ، لذا هم دائماً يبحثون عن أزواج لكي يكونوا معهم موعد مزدوج ، ولكن هناك مشكلة واحدة |
Buranın yabancısıyım ve yalnızım. Bana bir yemek ısmarlar mısın? | Open Subtitles | ،أنا جديدة في المدينة وأشعر بالوحدة هل بإمكانك أن تدفع لي قيمة وجبة الغداء؟ |
CTU'da çalışıyorsun, yani elimde 4 adet daha nükleer bomba olduğunu biliyorsundur. | Open Subtitles | أنت تعمل بالوحدة اذاً أنت تعلم أن لدىّ 4 قنابل نووية صغيرة |
Beni izole etti ve her zamankinden daha yalnız hissetmeme yol açtı. | TED | حيثُ قام شريكي بعَزلي، وتركني أشعر بالوحدة أكثر من أي وقتٍ مضى. |
Hava sabah ayazı gibi, ki bu yoğun yalnızlık hissimi artırıyor. | Open Subtitles | مثل هذا الهواء الصباحي الذي فقط يزيد من شعوري بالوحدة الشديدة |
Bu boşlukta bir yalnızlık var, ve bir değişim olacağı hissi var. | Open Subtitles | أنهُ يشعرك بالوحدة في هذا الفضاء وبمعنى آخر, أن هناك تغيرات آتية |
Sen de yalnızlık çekecek olursan istediğin zaman ziyaretimize gelebilirsin. | Open Subtitles | و ان شعرت بالوحدة يمكنك القدوم لزيارتنا بقدر ما ترغبين |
Seni daha iyi hissettirecekse söyleyeyim ben de zaman zaman yalnızlık çekiyorum. | Open Subtitles | لو كان ما سأقوله سيهون عليك الأمور، أنا أيضاً أشعر بالوحدة أحياناً. |
Hayatın ne kadar zorlaştığından, ne kadar yalnızlık çektiğimden ve o aptal iltifatların benim için ne kadar değerli olduğundan bahsettim. | Open Subtitles | عن كيف كانت الحياة تزداد صعوبة و مدى شعوري بالوحدة و كيف أن هذه المجاملات الغبية كانت تعني لي شيئاً حقيقة |
yalnızlık ve anlam arayışı, insanı topluluk vaat eden cana yakın insanlara duyarlı kılar. | TED | الشعور بالوحدة والبحث عن معنى يجعلان الشخص أكثر تقبلاً للأشخاص الودودين الذين يعرفونهم بجماعات. |
Bir, hastaları çoğu zaman tamamen makul nedenlerden ötürü depresyondaydı, yalnızlık gibi. | TED | لأسباب منطقية ومفهومة تمامًا، كالشعور بالوحدة. |
Herşey yerli yerinde. Belki biraz yalnızım ama bilmiyorum. | Open Subtitles | كل شيء في مكانه، قد أكون أشعر بالوحدة قليلاً، ولكن لا أعلم. |
Almanım ve çok yalnızım. | Open Subtitles | الأمر فقط.. أنني أشعر بالوحدة الشديدة كوني ألمانياً |
Karımı korumak için CTU'daki herkese güvendiğimde onu kaybettim. | Open Subtitles | لقد وثقت بكل العاملين بالوحدة على ان يحموا زوجتى وخسرتها |
Mike, son dakikada CTU'yu aradığın için tekrar teşekkür ederim. | Open Subtitles | مايك أريد أن اشكرك مرة ثانية لإتصالك بالوحدة |
Herkes bütün gün dışarıdayken bu apartmanda yalnız kalmaktan sıkılıyorum. | Open Subtitles | أشعر بالوحدة في هذه الشقة عندما يغادر الجميع طوال اليوم. |
Hep tek başımaydım ama yalnızlığı ilk kez bugün hissettim. | Open Subtitles | لقد كنت دائما وحدها ولكن للمرة الأولى، شعرت بالوحدة اليوم. |
Hayır, sensiz kendimi yanlız hissederim Seni korkunç özleyeceğim. | Open Subtitles | لا، سوف أشعر بالوحدة من دونك.. مسبقاً، أعرف أنِ سوف أفتقدك بشدة.. |
Fakat bir başımaydım, yalnızdım. Yorgundum ve korkmuştum. | Open Subtitles | ولكنني كُنت أشعر بالوحدة لأنني لوحدي كُنت متعبة وخائفة |
Hikâyemizde, yalnızlığın birçok farklı dışa vurumunu gösteriyoruz. | TED | في قصَّتنا، نُقدّم أوجُهًا مختلفة ومتعددة للشعور بالوحدة. |
Yine de bu mesafesiz ilişkilerin verdiği yalnızlıkta iyidir. | Open Subtitles | حسنا، فإنه لا يزال أفضل من الشعور بالوحدة العلاقة لا المسافة. |
Çoğumuz herkesin bildiğinden daha fazla yalnızız. | Open Subtitles | العديد من الأشخاص يشعرون بالوحدة أكثر ممّ تتخيلون |
Acında yapayalnız hissettiğin için üzgünüm ama ben de öyleyim. | Open Subtitles | أنا آسفة لشعورك بالوحدة بينما تعانين، لكنني أشعر بالوحدة أيضاً |
Yazarı, romanın yalnızlığa karşı mücadele için yazıldığını söylemişti. | Open Subtitles | تعلم , لقد قال ان الغرض من الخيال كان لمكافحة الشعور بالوحدة |