Bu Nihai Gücün gücünün bizi delirtmek olduğunu düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | أنا بدأتُ أعتقد أن قوة القوة المطلقة ستقودنا إلى الجنون |
Gerçi yeni bir tarz bulmaya ihtiyacım olduğunu görmeye başlıyorum. | Open Subtitles | أيضاً بدأتُ أفكّر أنّني قد أحتاج إلى شيءٌ .. جديد. |
Muhtemelen onun benden öğrendiğinden daha fazlasını ondan öğrenmeye başlamıştım. | Open Subtitles | بدأتُ بالتعلم منه بقدر ما كان هو ربما يتعلم مني |
Farkında olmadan Üreme Adaletinin yapısını ve Siyah Hayatlar Hareketini birleştirmeye başlamıştım. | TED | ودون معرفة ذلك، بدأتُ في الربط بين إطار العدالة الإنجابية والحركة من أجل حياة السود. |
İkinci veya üçüncü sezon sonunda gerçekten de diyaloglar anlam kazanmaya başladı. | TED | بعد الموسم الثاني أو الثالث، جديًا، بدأتُ أفهم الحوار. |
Bana bir iyilik yap ve hastalar üzerinde hatalar yapmaya başlarsam ama yine de ameliyat etmeye devam edersem, beni vur. | Open Subtitles | أسدي لي معروفاً وأطلقي النّارَ عليّ إن بدأتُ أخطئ في عملي مع المرضى وظننتُ أنّ عليّ الاستمرار في العمل |
Seni sevmeye ilk kez ne zaman başladım biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلمين متى كانت المرة الأولى التي بدأتُ أحبكِ فيها؟ |
Biliyorum, bu yüzden seni destekçisi yaptım, ama onu Em City'ye getirerek hata yaptığımı düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | نعم، أعرفُ ذلك. و لهذا جعلتكَ مسؤولاً عنه لكني بدأتُ أظنُ أني اقترفتٌ خطأً في إحضارهِ إلى مدينة الزمرد |
Ama 38 yıldır yalnızım, ve kaybettiğim zamanı telafi etmeye yeni başlıyorum. | Open Subtitles | و لكني كُنتُ وحيداً لمُدة 38 سنة و قد بدأتُ لتوي بالتعويضِ عن الوقت الماضي |
Görüyor musun, seni ve taş gibi sağlam etik kurallarını öğrenmeye başlıyorum. | Open Subtitles | بدأتُ أتعرّف عليك وعلى جدار أخلاقك المنيع |
Ama galiba ritmimi yakalamaya başlıyorum. | Open Subtitles | لكن أعتقد أنّي بدأتُ بإيجاد إتّزاني الآن. |
Ben de aynı şekilde düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | نظن إن إبنها قد يكون على شيء. بدأتُ بظن ذلك أيضاً. |
Buranın içini hiçbir zaman göremeyeceğimizi düşünmeye başlamıştım. | Open Subtitles | أنا بدأتُ أعتِقد بأنّنا ما كُنْا سنرى داخل هذا المكان أبداً أنا آسف. |
Ben de her şey ne kadar da kolay oluyor diye düşünmeye başlamıştım! | Open Subtitles | كنتُ قد بدأتُ بالتفكير أن هذا كان سهلاً للغاية. |
Ne güzel. Tam da bacaklarımı hissetmeye başlamıştım. | Open Subtitles | رائع، عندما بدأتُ أستعيد الشعور بأطرافي السفلية. |
Paranoyak gibiydi. "Böyle büyük bir kampanya için çok mu deneyimsiz acaba?" diye düşünmeye başlamıştım. | Open Subtitles | لدرجة بدأتُ أتساءل إن كانت قليلة الخبرة للقيام بحملة كبرى. |
Tam düğünün ortasında deli gibi kusmaya başladı. | Open Subtitles | تماماً في وسط حفل الإستقبالِ بدأتُ بالتَقَيُّأ |
Eğer onlara danışmadan seçmeye başlarsam dürüstlüğümü kaybederim. | Open Subtitles | إذا بدأتُ بالانتقاء والاختيار، فسأكون مخادعة أنا آسفة |
Tuhaf olansa bu konuda ben de şüpheye düşmeye başladım. | Open Subtitles | الأمر الغريب هو أنّني بدأتُ أتساءل عن ذلك أنا أيضاً |
Örneğin, bir konuşma başlattım ve öncesindede ne kadar spontane olduğuma dair bir örnek verdim. | Open Subtitles | مثلاً، بدأتُ الحديث قبل أنْ يكون لديّ مثال عنْ كيف أنا تلقائيّة |
Bu, bana cinsiyet dönüşümüme ilk başladığım zaman olduğunu düşündüğüm şey. | TED | هذا ما أعتقد أنه كان يحدث لي عندما بدأتُ لأول مرة عملية تحولي الجنسي. |
Evet, bence değdi çünkü az çok çözmeye başlıyor gibiyim. | Open Subtitles | نعم، وأظنّه كان يستحقّ السهر لأنّي أعتقد أنّي بدأتُ أحلّها |
Ama başladığımı bırakamayacağımı da biliyordum. | Open Subtitles | كما علمتُ أيضاً أني لا يُمكنني التوقُّف عما بدأتُ بِه |
Burada çalışmaya başladığımdan beri altıncı sınıftasın. | Open Subtitles | كُنتَ في الصَف السادس ، منذُ أن بدأتُ أن أُعلّمَ هُنا |
Bilemedim, belki bebek bizde kalir. Kizi sevmeye basladim. | Open Subtitles | لستُ أدري، ربّما نحتفظ بالطفلة، بدأتُ أُعجب بهذه الفتاة. |
Demek bu turnuva için tenis oynamaya başladın? | Open Subtitles | اذا ، أنت بدأتُ لعب التنس لهذه البطولة؟ |
2006 yılında Google'da işe başladığımda Facebook henüz iki yaşındaydı, Twitter ise henüz doğmamıştı. | TED | عندما بدأتُ عملي في جوجل في عام 2006، كان عمر الفيسبوك عامين فقط، ولم يكن للتويتر وجود بعد. |