"بدون أن" - Translation from Arabic to Turkish

    • etmeden
        
    • vermeden
        
    • almadan
        
    • edilmeden
        
    • hiç
        
    • sormadan
        
    • olmadan
        
    • şekilde
        
    • çekmeden
        
    Seni davet etmeden, hiçbir şey yapamıyor, hiçbir yere gidemiyoruz. Open Subtitles لا تستطيع الذهاب بدون أن تبدي رغبتها لكي تجلبك معها
    Bir şey yemeden ve tek kelime etmeden gidersen, ne düşünmeliyim? Open Subtitles ماذا يفترض أن أفعلإن غادرتي بدون أن تأكلي أو تقولي شىء؟
    Çok uzun dedi, hiçbir şey için söz vermeden kesintiler yapmamı istedi hödük. Open Subtitles و لكن بدون أن يعدني بشيء أو يدفع لي مقدما .. ذلك اللعين
    Ayrıca bir sürü polisi ateşe vermeden kaçmak dışında bir yol da göremiyorum. Open Subtitles ولا يمكنني التفكير في طريقة أخرى للفرار بدون أن أحرق الكثير من الأشخاص
    Senin yapamayacağın şekilde... başıma bela almadan işleri yürütmeye bakıyorum. Open Subtitles الأمر الذي لا تستطيع فعله بدون أن تعرض نفسك للأذى
    Bir kız serseriler tarafından rahatsız edilmeden burada oturamaz mı? Open Subtitles ألا أستطيع أن أجلس هنا بدون أن يزعجنى حثالة القوم؟
    Ben üç kere hapse girdim. Oysa cinayetlerine hiç rahatsız edilmeden devam ediyor. Open Subtitles دخلت السجن 3 مرات بينما يواصل القيام بعمليات القتل بدون أن يزعجه أحد
    Niye benim fikrimi hiç sormadan kafana göre hareket ediyorsun? Open Subtitles لماذا تفعل دائماً ما يحلو لك بدون أن تطلب رأيي؟
    Son anda direksiyonu kırdım ve... bir şey olmadan yoluma devam ettim. Open Subtitles و انحرفت في اخر لحظة و عندها استمريت بطريقي بدون أن أخدش
    İtiraf etmeden bütün her şeyi öten ilk terörist olma şerefine nail olacaksınız. Open Subtitles أنتِ لكِ التميز بأن تكوني أول أرهابية تسلم أسرارها بدون أن تضطر للأعتراف
    Hadi ama, Harris, ona şahsen teşekkür etmeden savaşa gidemem. Open Subtitles هيا هاريس لا يمكنني الذهاب للحرب بدون أن اشكره شخصياً.
    Aniden yazar kapı aralığında göründü, sıra aralarında gezindiğini hatırlıyorum. Tek kelime etmeden çocukların masalarına bakıyor ve ilerliyordu. TED وفجأة الكاتب ظهر على بابنا، و أتذكره يتجول في الممرات، من طفل لطفل ناظراً إلى طاولاتهم، بدون أن يقول أي كلمة.
    Bu da, yaptıkları müthiş şeyleri, kendi döllerini koruyacak yeri yok etmeden yapmanın yolunu buldukları anlamına gelir. TED وهذا يعني أن تجد طريقة لتقوم بما تقوم به بدون أن تدمر المكان الذي سيعتني بذريتها.
    Canını sıkma, biz herşeyi ayarlayacağız böylece sürekli manastırda kalabileceksin ve kendini perişan etmeden bizleri tatmin edebileceksin! Open Subtitles لا تقلق سنرتب كل شئ لكي تبقى في الدير دائما و ترضينا جميعا بدون أن تقتل نفسك
    Yani hareket etmeden evrenin herhangi bir yerine seyahat etmek. Open Subtitles وهى القدرة على السفر إلي أي جزء من أجزاء الفضاء بدون أن يتحركوا
    Atık haznelere girdiğinde ERVIS atıkları analiz ediyor, ayırıyor ve sıkıştırıyor ve süreç içinde deniz yaşamına hiçbir zarar vermeden süzülmüş suyu okyanusa geri pompalıyor. TED بمجرد دخول النفايات إلى الغرف، إيرفيس يحللهم ويفصلهم ويضغطهم ويضخ المياه المصفاة لتعود إلى المحيطات، كل ذلك بدون أن تضر بالحياة البحرية في هذه العملية.
    Bizi herşeyden ayrıcalıklı kılan, ... ... bu yiyecekleri mücadele vermeden hergün yiyebiliyor olmamızdır. TED كل شيء يجعلنا مميّزين جدّا، يمكننا الحصول على هذا الطعام ، بدون أن نكفاح من أجل ذلك كلّ يوم.
    En ufak bir zarar vermeden seni en can alıcı noktandan vuracağız. Open Subtitles سوف نتمكن منك من حيث تتألم و بدون أن تمسه أيدينا
    Köpekler kokumuzu almadan ne kadar yaklaşırsak, o kadar iyi. Open Subtitles كلما اقتربنا بدون أن تكتشفنا الكلاب كلما ما كان أحسن
    Onlar tarafından fark edilmeden ve kendi büyüleyici gücünden habersiz yanlarında duruyordu. Open Subtitles فهى تقف لا مبالية بدون أن يلحظها أحد غير واعية بقوتها الساحرة
    Tüm hayatım boyunca hiç kimsenin kocasına dokunmadan yaşamayı başardım. Open Subtitles استطعت أن أحيا حياتي كلها بدون أن ألمس زوج غيري
    Savunma avukatının bir soru bile sormadan iyi bir vatandaşı reddetmesine itiraz ediyorum. Open Subtitles إننى أعترض أن محامى الدفاع يرفض مواطن ذو قيمة بدون أن يسأله أى سؤال
    Belki de bu davayı tarafsız olmadan da çözebilirsiniz; bir defalığına. Open Subtitles ربما، من أجل التغيير، حاولي حل القضية بدون أن تكوني موضوعيه
    Tercümanın talimatlarını doğru şekilde deşifre edebilseydim baş rahipe parşömenin bir kopyasını çıkarmadan teslim edecek kadar aptal olduğumu düşünmedin, değil mi? Open Subtitles إذا تمكنت من فك شفرة مترجم اليونانية بشكلٍ صحيح لست أحمقاً حتى أسلم الرق لرئيس الدير بدون أن أعمل نسخة منه ؟
    Hayır, Kodoroff'un dikkatini çekmeden araştırma yapamıyorum. Open Subtitles لا،أنا لا يمكننى التحرى بدون أن يتنبه كودروف لذلك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more