| Basil'in annesi bir kutu bisküvi bıraktı, yani bizim de keyfimiz yerinde. | Open Subtitles | من الممتع ان والدة بيسيل احضرت علبة بسكويت وها نحن نستمتع هنا |
| Bütün o meyve ve sebzelerin arasında birkaç paket bisküvi buldum. birkaç paket bisküvi buldum. | TED | وجدت علب بسكويت قليلة جداً وسط الخضروات والفواكه وكل شيء آخر موجود هناك. |
| Çok çeşitli kurabiyeler üretiyoruz. İstediğiniz ne varsa. Fıstıklı var, çubuk kraker var. | Open Subtitles | ونصنع العديد من أنواع البسكويت، أيما تريد لدينا بسكويت بالفستق، والبسكويت المملح القاسي |
| 400 dönüşünde Sea Biscuit önde ve Şanslı Gün oldukça arkada. | Open Subtitles | بسكويت البحر يقترب من نصف السباق واليوم المحظوظ ما زال متأخراً عن المجموعة |
| Vanilyalı kurabiyesi, erik şarabı ve şarkıyı baştan alarak. | Open Subtitles | أكل بسكويت الفانيليا وشرب الخمر بكثرة ، وابدأوا مجدداً |
| Kağıttan bir kanser sensörü yapmak bayıldığım çikolatalı kurabiyeleri yapmak kadar kolay. | TED | صنع مستشعر للسرطان من ورق هو أمر سهل جداً كصنع بسكويت رقائق الشوكولاتة، التي أحبها. |
| İstemek küçük çocuğunuz gibi, sürekli peşinizden gelir, bir bisküvi daha ister. | TED | تشبه الرغبة طفلك الصغير الذي يلاحقك في كل مكان، ليطلب قطعة بسكويت أخرى. |
| Çürümüş bisküvi, domuz eti ve... sabah, öğlen, akşam tepene binen lordluk payesi hariç hiçbir şey. | Open Subtitles | لا شيء سواء بسكويت و لحم خنزير عفن. و سيادته يأمرك بالعمل في الصباح و الظهر و الليل. |
| - Sen her türlü çöpü yiyorsun diye mi? - Gerçek bisküvi! | Open Subtitles | فقط لأنك تأكلينأيَّ نوع من القمامة أوه , سمك , بسكويت |
| - Hey, sence bisküvi üzerine sümük müdür? | Open Subtitles | ماذا تظنه سيكون؟ بسكويت محشو مخاطا جافا؟ |
| Sosis, yumurta ve peynirli bisküvi, sorduğun için teşekkürler genede. | Open Subtitles | لأجل السجق و بسكويت الجبن بالبيض شكراً لك |
| Tatlı olarak da anasonlu bisküvi ve bir termos dolusu espresso. | Open Subtitles | وللتحلية لدي قطع بسكويت بالعسل وكأس اسبريو |
| İşte sizin adınız, ve onaylanmış yiyecek listesi... ve kraker yok. | Open Subtitles | وهذا اسمكم وها هي قائمة الطعام لا يوجد بسكويت |
| Pardon, fakat bir kutu kraker için çılgına dönen sizsiniz. | Open Subtitles | أرجو المعذرة ولكن أنت من ارتعب من علبة بسكويت |
| Bağırmak yok, çikolatalı sütten sonra bırakırız, tereyağlı kurabiyeler.... | Open Subtitles | بدون صراخ ، سنأخذ إستراحة لاحقا لشوكولاتة الحليب، بسكويت الزبدة |
| Ve Fish Fingers geliyor Sea Biscuit takipte ve Şanslı Gün kazanıyor. | Open Subtitles | وها هو يقترب اصابع السمكة بسكويت البحر صاحب الذيل الاصفر |
| Böyle para kazandığım son seferde izci kurabiyesi satıyordum. | Open Subtitles | آخر مرة كسبت مبلغا ضئيلا كهذا كنت أبيع بسكويت مع فتيات الكشافة |
| Ben ülkenin öbür tarafına gittim bu restoranlara bakmak için bu insanlar kendi kazandıkları şans kurabiyeleri | TED | ذهبت إلى جميع أنحاء البلاد ، ابحث عن هذه المطاعم حيث كان هؤلاء الناس قد حصلوا على بسكويت الحظ. |
| Bayım, o kampanya otuz yıl önce sona erdi. Artık hayvan bisküvisi yapmıyoruz. | Open Subtitles | سيدي هذه المسابقة انتهت منذ 30 عاماً نحن لا نصنع بسكويت الحيوانات الآن |
| gözleme için portakal kabukları mı kullandın? | Open Subtitles | هل استخدمت قشور البرتقال في بسكويت الوفل؟ |
| Tabii ya, annemin balık bisküvileri kadar iyi. - Berbatlar. | Open Subtitles | نعم، كجودة مذاق بسكويت السمك الذي تعده والدتي |
| Altı tane tuzlu krakeri bir dakika olmadan yemeye çalışıyor. | Open Subtitles | يحاول أن يـأكــل ستة مجموعات بسكويت في أقــل من دقيقة |
| Benimle fındıklı çörek yapmak isteyen var mı? | Open Subtitles | أي أحد يريد أن يصنع بسكويت "تول هاوس" معي؟ |
| Sonra yan masada oturan çocuk yediği waffle'ları kustu. "Korkunçtu." | Open Subtitles | والطفل الذي بجانبنا، ترك خلفة بسكويت وافل، لقد كان رائع. |
| İki yıl Graham krakerleri yiyerek ve dekoratif yastıkların üzerinde uyuyarak yaşadım. | Open Subtitles | لقد عشت على بسكويت غراهام ونمت على وسادات صغيرة لمدة سنتين |
| Ödül olarak da, o çok sevdiği çikolatalı kurabiyelerden alabilecekti. | TED | وكمكافأه له يمكنه شراء بعض بسكويت الشوكولاته، لأنها المفضلة لديه. |
| Ama bazı noktalarda, all these people had a very similar experience Bu şans kurabiyelerini bir Çin restoranında birleştirdi | TED | ولكن عند نقطة ما ، وكان لجميع هؤلاء الناس تجربة مماثلة جدا التي تلاقت في بسكويت الحظ و مطعم صيني ، |