Ve sonra da, filmlerdeki basıncı tersine çevirirsek işte yemeğinizi yaptınız. | TED | وتقوم بعكس الضغط المطبق على الغشاء وبمجرد أن تطبخه. أظهره فجأة. |
İç Savaş'ta, Güney'in yenilgisini tersini çevirerek kendi duygusal talihsizliklerini de tersine çevirecek. | Open Subtitles | أعني، بعكس هزيمة الجنوب في الحرب الأهلية، فهو بدوره سيعكس انتكاسته العاطفية. |
Ne kadar aksini söylemek istesem de bizim kontrolümüzde olmayan şeyler vardır. | Open Subtitles | يوجد أشياء خارج نطاق تحكمنا، وكم كنت أريد أن أخبركم بعكس هذا. |
Bu yüzden burada bu kitleye karşı hiçbir mazeretimiz yok. | TED | لذا لا يوجد اي عذر لاي شخص هنا بين الجمهور بان يفكر بعكس هذا |
Tam tersini söyleyen birisi ya savaştadır ya da dangalaktır. | Open Subtitles | ومَن يُخبرك بعكس هذا فإمَّا أنّه مُنتفعٌ منها أو غبيٌ |
Annem saatin ters yönünde hareket ettiğimi söyledi. | Open Subtitles | الأمّ قالتْ بأنّني ذَهبتُ بعكس عقرب الساعة أَو شيء. |
Tam tersi kürtaj yaparken ya da komada olan birini makinaya bağladıklarında? | Open Subtitles | أو بعكس ذلك بمعنى عملية الإجهاض، أو بوضع شخصٌ خامل بموضع يتلقى به دعم حيوي؟ |
Senin şehrinin aksine, ...biz geceleri sokaklarımızda ve parklarda rahatça yürüyebiliyoruz ve güvendeyiz. | Open Subtitles | بعكس مدينتك, يمكننا أن نمشي في شوارعنا وحدائقنا في الليل ونحن نشعر بالأمان |
Bazı haberlerin tam tersine, bizim bu kentte yumurtalar olduğuna inanmamızı gerektiren bir şey yok. | Open Subtitles | بعكس التقارير غير المسئولة لا يوجد لدينا أى معلومات تجعلنا نصدق أنه يوجد أى بيض لهذا المخلوق فى المدينة |
Bahçe hortumumu saat yönü yerine tersine mi doladım? | Open Subtitles | لففت خرطوم حديقتي بإتجاه عقرب الساعة بدلا من بعكس عقرب الساعة؟ |
Birçok oyundakinin tersine, oyun saat yönünün, tersine ilerleyecektir.. | Open Subtitles | الآن، في أوّل العديد مِنْ التجاعيدِ، اللعبة سَتَمْضي بعكس عقرب الساعة. |
Pekala. Ama bunun aksini hissettiğim an seni pişman ederim. | Open Subtitles | حسناً لكن لو شعرت للحظة بعكس ذلك فسأجعلك تندم |
CTU LA, aksini gösterebilecek kanıtlar toplama sürecinde. | Open Subtitles | الوحدة بصدد الحصول على معلومات تفيد بعكس ذلك |
Ama okyanusu aşıp 400 mil yol katediyorlar ve rüzgara karşı. | TED | ولكنها تعبر 400 ميل في المحيط، بعكس اتجاه الرياح. |
Hepimiz kolunu camdan çıkaran çocukla ilgili trajik hikayeyi biliyoruz... karşı yönden gelen büyük kamyon kolunu koparmıştı. | Open Subtitles | جميعنا نعرف قصة الشاب المأساوية الذي أخرج ذراعه من النافذة، وقطعته شاحنة كبيرة كانت تسير بعكس الإتجاه |
tersini düşünen dünya liderleriyle konuştum. | Open Subtitles | لقد تحدثت مع زعماء العالم الذين يفكرون بعكس ذلك |
bayanda dahil. Bu yıkık binalardan ters yönde gidiyorlar. | Open Subtitles | وفقًا لخطاهم، فهم 5 أو 6 وبينهم نساء، ويتّجهون بعكس تلكَ المباني البالية. |
Doktorun sana su an verdigi ilac ise tam tersi bir sey. | Open Subtitles | أما المخدر الذي أعطاك أياه هذا الطبيب يقوم بعكس ذلك |
Ama para için savaşan benzerlerinin aksine, bu süvari katliamı sevdiği için savaşıyordu. | Open Subtitles | لكنه بعكس مواطنيه الذين أتوا من أجل المال الفارس أتى لحبه فى المذابح |
İnançlıyım, mesela Orta Doğu'daki barış olası; karşıt görüşü destekleyen bir sürü kanıta rağmen. | TED | عندي إيمان، مثلا، أن السلام في الشرق اﻷوسط ممكن على الرغم من الدلائل المتراكمة بعكس ذلك. |
Freddy korkunç bir çocuk. Gelecek vaat etmeyen bir genç. Kızkardeşinden ne kadar farklı. | Open Subtitles | أنه فتى فظيع.شاب غير واعد بالمرة بعكس أخته |
Baban gibi değilim. Tahminim yaptığın her hatada sinirleniyordu. | Open Subtitles | بعكس والدك، والذي حسب ما أظن كان ينزعج من كل غلطة ترتكبها |
Olasılık dahilindeki tüm sebepler ancak alfabetik olarak tersten sayılırsa etkileyici olur. | Open Subtitles | إن استعراض كافة الأسباب لن يبهرني إلا إن قمتم به بعكس الترتيب الأبجدي |
Bana kalırsa Henry'nin en büyük gücü diğer rakiplerine nazaran, her zaman skandalsız bir hayatı olmasıdır. | Open Subtitles | النقطة التى فى صالحنا أن هنرى خالى تماماً من الفضائح بعكس كل خصومه هذا يمكن أن يهدم كل شىء |